Çoğu zaman çok boş konuşup saçmalarım.

Artık susmak istiyorum.

Balkona oturup gökyüzünü seyrederken boğulduğum düşüncelerden kurtulmak istiyorum.

Düşünceler...

Onlar çok fazla ve beni günden güne öldürüyorlar.

Onlardan kurtulmanın tek yolu ölüm mü?

Belki de. Gerçi pek yaşıyorda sayılmıyorum ki.

Kesik kesik aldığım nefesler var sadece.

Yazmak rahatlatır yaz diyorlar da ben kime yazacaktım ki.

Yazıp yazıp sildiğim onlarca satır oldu kimse bilmedi.

O satırları silmek yerine atsaydım onların başlarını ağrıtırım gibi hissettim.

Zaten iyi değiller bir de benimle uğraşmalarını isteyemezdim onlardan.

Kendim hallederim sanmıştım, üstesinden gelirim diyordum. Hiçbir şeyi halledemedim değil tabi.

Üstesinden gelip alıştığım çokça şey var sonuçta ama işte onların da bir bedeli olurmuş onu öğrendim.

Etrafıma örmüş olduğum duvarların altında kalarak bedelin birazını ödemiş oldum böylece.

Ne harika artık bi harabeden farkım kalmamış oldu.

Deniyorum arada yazmayı ama işte hep sustuğumdan sanırım ne diyeceğimi, nasıl anlatacağımı bilmiyorken ne diyecektim ki?

O yüzden susmayı tercih ettim bunca zaman.

Bundan sonra da konuşacağımı sanmam.

Düşünceler ile sessizliğin çığlıklarına alıştım, tıpkı diğerlerine alışmış olduğum gibi.

Bazen acının en dibe vurduğu yerdesindir.

Ne ileri ne geri tek bir adım bile atamazsın.

Tüm hayallerin, uğruna vazgeçtiğin her şey tek bir cümle ile yok olup gider ve öylece kalakalırsın.

Çok ağlamakta fayda etmez çok içmek de.

Ya sonsuza kadar uyumak istediğin ki buna en basit yolla ölüm denir ya da hissizleşmek.

İkisi de aynı şeydir nasıl olsa. O acı tekrar yakana yapışmıştır.

Ve aynı filmi aynı acıyla, hayal kırıklığıyla ve ıslanmış gözlerle izlersin.

Hayat denilen şey budur işte.

Kessen kan akmaz denilecek kadar acır canın.

Ve ağzından tek bir cümle dökülmez artık.

Çünkü bu sefer her şey bitmiştir.

Selam ve Dua ile Esen Kalın....

Zekiye Arslan