ERDEM DEDİĞİN, SINANIRKEN BELLİ OLUR

Kötü günde insanların ne olduğu ortaya çıkarmış.

Asıl doğruyu, eğriyi, yamuğu, eğilip büküleni o zaman tam net olarak görürmüş insan. 

Kaypak insanlar hiç vakit kaybetmeden ortadan sıvışıverirler mesela...

İşler tıkır tıkır yolunda giderken, hava güneşli iken şemsiye uzatan çok olur. 

Asıl tufan bir yağmura tutulduğunuz zaman bir bakmışsınız ki, etrafınızda şemsiye uzatanı bırakın, şemsiyeyi kapan çoktan arkasına bakmadan kaçmış, gitmiş...

SEN DOĞRU DUR, EĞRİ ELBETTE BELASINI BULUR

Elbette kişisel çıkar ve ispiyonculuk amaçlı dost ve arkadaş görünümlü kişilerden fazla bir beklenti içine girmek saftiriklik olur. 

Bu tarz kişiler hayatlarını üç beş kuruşluk menfaat üzerine kurmuşlardır. 

Böylelerine on kuruşluk değer vermeye sakın kalkmayın, çünkü verilen değeri taşıyamazlar ve son derece rahatsız olurlar... 

Kendilerinin o değeri etmeyeceklerini çok iyi bilirler.

İster yamuk, ister düzgün olsun; kişi, kendi değerinin farkındadır... Herkes kendi değerine paha biçer...

Lâkin bazı erdemli insanlar vardır, değerine asla paha biçilemez... 

Onların gözü makam ve mevkide asla değildir. Hak ve adaletten asla ayrılmazlar... 

Makama gelecekse bile hakkı ve liyakati ile gelirler. Üç kuruşluk insanlar gibi torpil peşinde koşmazlar. Kimsenin hakkına, hukukuna göz dikmezler, el uzatmazlar, tenezzül dahi etmezler... 

Bir insan bir mücadeleye girecekse, ilk önce kendi cesaretine, kendi gücüne, kendi kuvvetine, kendi bilgeliğine güvenerek girmeli... 

Kendinde olan 1, başkasındaki 9’dan, bin kat evladır... 

O yüzden bir başkasının “Gel havadan makam ve mevki var” demesi ile de bir yere gitmezler. Hakkı ile liyakati ile, bilgeliği ile gider ve hakkıyla, hakikatiyle o makamı yönetirler...

İcazet ile makama oturanlarsa, ancak kukla makamcı olur. 

Önemli olan bir makama başın dik, alnın açık oturabilmektir.

Hakkı ile makama oturmayan, torpil ile, birilerinin gel seni yönetici yapalım demesi ile oturmuş yöneticiden pek fazla bir şey beklemeyi bırakın, hiçbir şey beklemeyin... 

Çünkü kendi hakkı ile, mücadelesi ile, bilgeliği ile makama oturamayacak kadar yetersiz ve aciz birisi, o makamı nasıl yönetecek? 

Haksızlıklar karşısında nasıl sesi çıkacak? 

Kendisi zaten haksız şekilde o makama gelmiş, sesi çıkması mümkün mü?

“Burası adaletsiz olmuş, şurası haksız olmuş” demesi mümkün mü? 

Zaten, onu derse komik duruma düşer, kimse ciddiye bile almaz, “İşine bak, işine bak” derler. “Yap denileni yap, gerisine karışma” derler; o da paşa paşa yapar. 

Eli mahkum, yapmayıp ne yapacak? Torpil ile gelmişse ne bekliyor ki?

ERDEMLİ OLMAK HERKESİN HARCI DEĞİL 

Hakkınız yenmiş olsa bile, adeta hukuksuzca, ayak oyunları ile engellenmiş, köy kurnazlığı ile hakkınız elinizden alınmış olsa dahi...

Mücadelenin bile bir seviyesi, bir hakkı, hukuku vardır. 

Güzel ahlaklı kimse mertçe mücadele eder. Doğruluktan ayrılmaz. 

Çünkü bilir ki, er ya da geç, eğri belasını bulacaktır, yaptığı haksızlık, hukuksuzluk asla yanına kâr kalmayacaktır. 

Allah (C.C.) adaletsizlik yapanı yarına bırakır ama yanına bırakmaz. Allah (C.C.) adaleti emrediyor.

Mücadelede ölçüyü kaçıranlar da, ellerindeki son fırsatları da kaçırmış olur...

Her zaman ölçülü olur ve hak için mücadele edersen, asla kaybetmezsin.

Mücadele sırasında alçakgönüllülük göstermek olmaz...

Bilgelik ile, hanımefendilik ve yiğitlik ile mücadele edilir.  

Bir insanın ahlaki olarak, iyiye yönelerek mücadele etmesi, ruhsal bir yetkinliktir.

Ruhsal sorunları olan, ruhları kir pas tutmuş kişilerden ahlaki olarak iyiye yöneliş beklentiniz olmasın. 

Daha çirkinleşirler, daha çirkefleşirler, çamur oldukları için, git gide bataklığa dönüşürler...

İşte erdemlilik de asıl o zaman ortaya çıkar. İnsanı insan yapan insanın erdemidir. 

Zenginlikle, makamla, mevkiyle, ödülle sınanırken bunlarla ilgili erdemli bir insan haksızlığa uğramışsa veya bunlar kendisine vadedilmişse insanın kumaşının kalitesi işte o zaman ortaya çıkar.

Her insanın harcı değildir, sınanırken bile erdemli kalabilmesi... 

Bunu yalnızca hayat boyu erdemli yaşamış ve yaşamaya devam eden insanlar başarabilir.

Ne mutlu, hayat boyu erdemli yaşayabilenlere...