İhsan Şuuru

İlahi inayet, rahmet ve ebedi mutluluk kaynağı olarak insanlığa gönderilen İslam, insanın selim fıtratını koruyan ve akıl nimetiyle sahip olduğu üstün vasıflarını doğruya yönlendirerek dünya ve ahiret huzurunu temin eden ilahi ilkeler bütünüdür.

Can taşıyan her varlığa merhameti, yüce Allah’a teslimiyet ve itaati inanç sisteminin temel direklerinden birisi kabul eden dinimiz; insan, tabiat ve kâinatla ilişkilerimizi ideal seviyede tanzim ederek dünya ve ahiret dengesinin en ideal şeklini bizlere göstermiştir.

Her cuma günü hutbenin sonunda okunan ayet-i kerimede yüce Rabbimiz Müminlere adalet ve ihsanı emretmektedir. (Nahl, 16/ 90) Sözlükte “başkasına iyilik etmek” ve “yaptığını güzel yapmak” şeklinde kısmen iki farklı anlam taşıyan ihsan, dinî ve ahlâkî bir kavram olarak, “hayırlı bir işi bilerek ve en iyi şekilde yapma, Allah’a ihlâsla ibadet etme, başkalarına hak ettiklerinden daha fazlasını verme” gibi anlamlarda kullanılır.

Kur’an-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde ihsan kavramı hem Allah’a hem de insanlara nispet edilmektedir. Allah’a nispet edildiğinde, O’nun kusursuz yaratıcılığını (Secde, 32/7; Teğabün,  64/3) veya  kullarına lütufkârlarını, cömertliğini (Kasas, 28/77; Talâk, 65/11) ifade eder. Kullara nispetinde ise; kişinin her ne yapıyor olursa olsun fillerini “Allah’ın kendisini görüp gözettiği” düşüncesi ile gerçekleştirmesini ifade etmektedir.

İnsanın, fiillerinin Allah tarafından görülmediğini, bilinmediğini düşünmesi sorumluluklarını hakkıyla idrak edememesine, yaptıkları işleri “Allah beni görüyor, her yaptığımı biliyor.” şeklinde bir duygu ve düşünceye sahip olunduğunda ise daha duyarlı ve kontrollü olmasına sebep olur. 

Yüce Allah (c.c) her daim bizimle beraberdir. “… Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.”  (Hadîd, 57/ 4)

İhsan, müminin, yüce Allah’la arasında kuvvetli bir bağ kurarak davranışlarını bu eksende oluşturmasıdır.

İhsan, iyiyi kötüden, adaleti zulümden, ihlası riyadan ayıran mühim bir cevherdir.

İhsan, takva mertebesinin önemli bir eşiği konumundadır ama, ona erişen takvadan da üstün bir mertebeye yükselmiş olur.

İhsanın en güzel örneklerini bizlerle yaşayarak öğreten Peygamber Efendimizin (s.a.v.); “Allah her şeye karşı ihsanı farz kılmıştır…” (Müslim, Sayd, 57) hadisi ile konumuzun ehemmiyetini bildirmiştir.

İhsan bilinci, kulun Rabbiyle ve diğer varlıklarla ilişkisi bağlamında Müslümana dünya ve ahiret mutluluğunun yolunu göstermekle birlikte, günümüz dünyasının gerek bireysel, gerekse toplumsal birçok sorununa da çözüm sunmaktadır.

Bugün yeryüzünün merhamete, ahlak ve hukuka her zamankinden daha fazla muhtaç olduğunu hepimiz kabul ederiz. İnsanlık; sevgi, saygı, güven ve barıştan uzaklaşarak tefrika, bölünme, zulüm, şiddet, vahşet ve dehşet bataklığına saplanmış durumdadır.

Bugün, İslam âlemi de dâhil olmak üzere, yeryüzünde yaşanan ahlaki erozyon, kaybedilen huzur ve güven ihsan şuurundan uzaklaşmanın tabii sonucudur.

Cibril hasis-i şerifi diye bilinen sözlerinde Hz. Muhammed (s.a.v.) ihsanı şöyle açıklamıştır: “İhsan, Allah’ı görüyormuşçasına O’na kulluk etmendir. Her ne kadar sen O’nu göremesen de O seni görmektedir.” (Buhari, İman, 36.)

İhsan; kulun her an Allah tarafından denetlendiğini bilmektir.

İhsan; Allah ile muhteşem bir bağ kurma, O’nun her an bizi gördüğünün şuuruna varmadır.

İhsan şuuruna sahip olan kimse en başta kendi fıtratı ile barışıktır. Çünkü insan, yaratılışı itibarıyla “ahsen-i takvim” (en güzel kıvam) üzere yaratılmıştır. Bu kıvamını koruması, ihsan üzere yaşamasına bağlıdır. 

Allah Resulü (s.a.s.) Cibril hadisinde ihsanın iki derecesi bulunduğunu ifade etmiştir.

Bu derecelerin ilki ve daha üstünü “Allah’a görüyormuşçasına kulluk etmek” tir.

İhsanın ikinci boyutunu ise “Allah tarafından görüldüğünün idrakinde olmak” tır.

Herkes ihsanın birinci boyutuna ulaşamayabilir. Bununla birlikte her mümin kul, gayret etmesi hâlinde “Allah tarafından görüldüğü” bilincine ulaşabilir. Zaten bu, onun imanının gereğidir. Kur’an, kişinin bu şuura ulaşabilmesi için gönlüne işleyecek dokunaklı ifadeler kullanır.

Rabbimiz şöyle buyurur: “Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Hadid, 57/4.)

“İhsan şuuru” ister birinci isterse ikinci derecesi ile bir kimsenin gönlüne yerleştiğinde o kimsenin bütün davranışları iyi ve güzel olur. Böyle bir kimse Allah’a ihlas ile ibadet eder. İnsanlara karşı her daim iyilik yapma gayretinde olur. Kendisi iyilik yaptığı gibi başkalarını da iyilik yapmaya teşvik eder. Yaptığı iyiliği başa kakmaz, bunun için insanlardan övgü, teşekkür ve karşılık beklemez.

2024 Yılında ihsan şuuru ile hareket etmemize yardımcı olması için yüce Allah’a çokça dua ve niyazda bulunalım. Yüce Allah yar ve yardımcımız olsun.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü