Çok değil bundan on, on beş yıl evveline kadar sosyal medya yoktu. İnternet Sosyal Medyadan biraz daha eski ama cep telefonları akıllı değilken etkinliği de bu kadar değildi. Önceden gazete, dergi, kitap, radyo ve televizyon vardı. Bugün de var ama etkinliği eskiye göre azaldı kişilere ve kesimlere özgü dizileri saymazsak. 

Gazeteler, tv'ler hiç güvenilir haber kaynağı değildi. Her kitap okunmazdı. Yaşlılar radyo dinler, gençler maçları takip ederdi.

İslami hassasiyeti olanlar magazin kültüründen uzak durur ve politik çekişmelerden de imtina ederdi. Temel eserleri okumaya gayret eder, toplumun takip ettiği gündemi "boş işler" olarak görürdü. Allahın Rasulünün hayatını okur, o'na benzemeye gayret ederdi. Hadis kaynaklarını irdeler her hadis denilene itibar etmez kaynağını araştırırdı. Her kitabı da okumaz hatta kütüphanesine bile sokmazdı. Mutlaka sağlam bir yayınevi ve yazara ait olmalıydı. Hak ile Batıl' ve Doğru İle Yanlış'' Edille-i Şeriyye'ye göre belirlenirdi. Bunlar Kuran, Sünnet, İcma ve Kıyastı. Bugün bunlara kimler ve neler ilave edildi yazmaya gerek yok herkes kendini biliyor.

Günümüzde ise Sosyal Medya revaçta. Kullanmayan yok gibi. Neredeyse herkes yazar oldu. Gerçek kişi, sahte hesap, trol hesap ve her türlü gruplar mevcut. Bilginin, haberin her türlüsü kirlendi. Her hesabı olan yazabiliyor. Hiçbir kural da yok. Resim, photoshop, resimli yazı, düz yazı serbest. Yalan, iftira, gerçek hepsi karma karışık. Yetmedi hakaretler, küfürler, müstehcenlik, kişi ve aile mahramiyetinin ihlali vesair her şey orta yere saçılmış durumda...

Dün duyduğu, okuduğu bir hadisin kaynağını dahi araştıran müslüman evladı bugün önüne gelen her kirli bilgiyi rahatça paylaşabiliyor. Doğru kabul edip yorum yapabiliyor. Hiçbir hassasiyet ihtiyacı duyulmuyor.

Toplumsal erozyon tüm değerlerimizi götürdü. Geri getirmek elimizde. Elimize ve irademize sahip çıkalım. Özümüze dönelim ve değerlerimize değer verelim. Kendimize gelelim.