BİRİLERİ KEDİ KÖPEK İŞİNİ KEDİ KÖPEK KAVGASINA DÖNÜŞTÜRMENİN DERDİNDE 

Yazıma başlamadan önce şunu özellikle belirtmek isterim; her hayvan doğasında yaşayınca güzel ve her hayvan doğasına özgü yaşam alanında yaşama hakkına sahip olmalıdır.

Şahsen, kuşların yakalanmasına, kafeslerde beslenmesine, kendilerine özgü tüm dünyalarından koparılmasına dahi karşıyım...

Akvaryum balığı adı altında o güzelim ahenkli balıkların okyanustan, denizden veya yaşadıkları nehirden yakalanmasına, doğal ortamlarından ve yaşam alanlarından koparılmasına aklım erdi ereli her zaman karşı olmuşumdur...

Fakat günümüzde Akvaryum AVM'ler dahi kurulmuştur. Bu AVM'lerin tüm duvarları akvaryum haline getirilmiş, doğal yaşam alanlarından yakalanmış balıklar süs halinde sergilenmeye başlanmış ve balıkların güzelliğini kullanarak girişinde ücret ödenen bu AVM'lere daha fazla müşteri çekmek hedeflenmiştir...

Bazı AVM'lerin altında dev akvaryumlar kurulmuş, köpekbalıkları, yunuslar dahi yakalanmış, rant ve gelir kapısına dönüştürülmüştür...

Hatta bizim jenerasyonun gençlik döneminde hakiki deri mont çılgınlığı almış başını gitmişti. Derileri için türlü çeşit hayvan öldürülmüş, derileri işlenerek mont haline getirilmiş ve mağazalarda oldukça yüksek meblağlardan satışa sunulmuştur.

Bu gibi nedenlerle avlanan birçok hayvanın nesli, maalesef tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.

Dünyada ve ülkemizde önlenemez orman yangınları da bir başka vahşeti acı gerçeğimiz haline getirmiştir: çeşitli nedenlerle, ki bunda kasıtlı kundaklamalar da dahil, birçok hayvanımız yine maalesef yanarak can vermiştir...

Bırakın, Allah'ın yaratmış olduğu her canlı, kendi doğal ortamında, kendi güzelliğinde, kendine özgü yaşama hakkı bulsun...

Birileri, hayvanlar üzerinden, gerek süs balığı adı altında, gerek muhabbet kuşu adı altında, kendilerine rant kapısı çıkarıyor...

Ve mama şirketleri dev devasa paraları bu yolla kazanıyor...

Her zaman olduğu gibi, hayvanların da birilerinin esareti altında değil, birilerinin bakımına muhtaç hale zorla getirilerek değil, doğaları gereği, yaratılmış doğal dengeleri içinde, özgürce yaşama hakları olduğunu savunuyorum...

Hayvanlar, hayvanat bahçelerinde para karşılığı girilerek müzelik bir meta gibi sergilerde sergilenmek için değil, kafeslerde değil, kendi doğal ortamlarında, gönüllerince, özgürce yaşamalıdır.

İşte gerçek hayvan hakları ve gerçek hayvan sevgisi, hayvanların kendi doğalarında, özgürce yaşamalarına imkan ve fırsat tanımaktır...

Olaya bu pencereden, bu minvalden küresel sözde hayvan hakları savunucuları bakar mı sizce? Elbette bakmaz. Çünkü ortada büyük bir pasta var ve burada çok ciddi bir rant dönüyor.

Rantçıların işine nasıl ve ne şekilde geliyorsa olaya o yönde bakılıyor, o yönde bir bardak su ile fırtına koparılması isteniyor...

Hayvan haklarını ve olması gereken esaslı hayvan sevgisini bu şekilde belirttikten sonra...

GELELİM BAŞIBOŞ SOKAK KÖPEKLERİNE…

Toplumsal bir sorun ve mesele haline gelmiş durumda maalesef başıboş sokak köpekleri ve toplumsal huzuru çok ciddi anlamda bozuyor. Kimi insanları da epey rahatsız ediyor.

Kimse kimseye kedi ve köpekleri zorla sevdiremez. Kimsenin böyle bir görevi, böyle bir misyonu olamaz. Kimsenin böyle bir hakkı da yok, haddi de yok, onu en başta belirtmek isterim. Zorla güzellik olmaz.

Ha! “Hoca Hanım, ben kedi ve köpekleri çok seviyorum, onlara bayılıyorum” derseniz, amenna, çok güzel, çözüm basit. Alırsınız, edinirsiniz, sahiplenirsiniz, çok seviyorsunuz madem, sahip çıkarsınız, hakkıyla tüm bakımını üstlenirsiniz, tasmasını takarsınız, istediğiniz gibi mamasını verir, evinizde beslersiniz, harika, çok da sevap zaten, bir cana yoldaş olursunuz, o da size arkadaş olur, gül gibi yaşarsınız...

Kimse size, “Bu köpeğe neden tasma takıyorsunuz, neden bakıyorsunuz, neden sokakta gezdiriyorsunuz, neden besliyorsunuz, niye sahip çıkıyorsunuz?” diye karışıyor mu? Karışmıyor.

SORUN; BAŞIBOŞ SOKAK KÖPEKLERİ

Toplumda yaşamanın bir takım kuralları vardır. Bunlar gerek Kanun ile belirlenmiş kurallar, gerek gelenek görenek örf adetlerimiz ile belirlenmiş etik kurallardır. Kanun ile belirlenmiş kuralların dışına çıkan bir insanı ne yapıyor emniyet kuvvetlerimiz? Yakalıyor, “Topluma aykırı olarak neden böyle böyle yaptın?” diye hesap soruyor. Sormalı da, görevi o. Gerekli görülürse, Sayın Savcılarımız ve Hakimlerimiz tarafından, Kanun ile kendilerine tanımlanmış olan görev ve yetkileri gereği, bulgular ve delillerin ışığında o kişiyi hapishaneye atıyor.

Olması gereken, yapılması gereken zaten budur.

Toplumun gelenek, görenek, örf ve adetlerine göre davranışlar sergilemeyen insanlar, biri toplum içinde aleni küfür ettiğinde örneğin, çevredeki duyarlı insanlarımız o zaman n’apıyor? “Hooop, şişşşşşt, aile var, kadınlar, çocuklar var, kendine gel kardeşim” diye uyarıyor. Yani toplum yaşantısına uygun birtakım kurallar geliştirmiş toplumumuz ve devletimiz, kendi içinde.

TOPLUMDA BAŞIBOŞLUK ASLA KABUL EDİLEMEZ

Adı üstünde, “başıboş sokak köpeği” sayısı almış başını gitmiş. Türk Veteriner Hekimleri Birliği 2023 yılı verilerine göre yaklaşık 8,5 milyon… Doğası ve yaratılışı gereği saldırgan bir hayvandır, köpek dediğimiz...

Yüzyıllarca emek verilerek evcilleştirilmeye ve insanlık yararına uygun hale getirilmeye çalışılmıştır. Ama doğası, yani fıtratı gereği vahşidir. İnsanlar tarafından yanlış beslenme alışkanlıkları (bilinçsizce, çiğ etle beslemek gibi) veya uzun süre aç ve başıboş bırakılmaları nedeniyle her an bu formata dönebilmektedir.

5-6 yaşlarında, masum, minicik bir çocuğumuzu düşünün. Dünyada karşılaşabileceği türlü çeşit tehlikeden ne kadar habersizdir, korunup kollanmaya ihtiyacı vardır, değil mi? Canımız, evladımız, annesinin ve babasının gözünün bebeği, yeri geliyor öpmeye bile kıyamıyor, değil mi? Tertemiz yıkamış, paklamış annesi. Eğitim öğretim görmesi için, hem kendine hem toplumuna, milletine, devletine yararlı insan olması için, cehaletin pençesinden kurtulması için; kimsenin yönlendirmesi ile değil, kendi özgür düşüncesi ile hareket etmeyi öğrenmesi için, bilim ve ilim tahsili yapsın diye, evine yakın olan okuluna yolcu ediyor annesi, biricik evladını. Kendine özgüveni gelişmesi için, okuluna kendi gitsin gelsin diyor. Eeeee sonra? Başıboş sokak köpeklerinin saldırısına uğruyor… Minicik, minnacık yavrucak ne yapsın? Kendini nasıl korusun? Korkudan ödü patlıyor. Masum bir yavrumuz, toplumun içinde asla olmaması gereken, başıboş bırakılmış sokak köpeklerinin saldırısına uğruyor; ya canından oluyor, ya da şansı varsa, çevresinde onu kurtaracak cesarette birileri varsa, ancak yaralı olarak kurtuluyor...

Yaralı kurtulmuş olsa dahi, o minicik çocuktaki korku ve panik duygusunu, o hayat boyu üzerinde taşıyacak olduğu travmayı düşünebiliyor musunuz?

Peki, o öpmeye, koklamaya dahi kıyamadığı yavrusu başıboş köpekler tarafından parçalanarak öldürülen çocuğun annesinin ve babasının tarifsiz acısını düşünebiliyor musunuz? Allah herkesi evladının acısından korusun.

Annesi dahi okula götürmüş olsa evladını, doğası ve yaratılışı gereği saldırgan olan köpek yine köpekliğini yapacak, çünkü başıboş köpek sonuçta, yine saldıracak. Bu onun suçu da değil üstelik. Muhakeme edebileceği bir fıtratı yok. Başıboş bırakılmak köpekler için de başka bir eziyet…

BÖYLE BİR ACI NE İÇİN YAŞANACAK? 

Bu yavrucak ne için ölecek, bu anne ve baba, bu tarifi asla mümkün olmayan acıyı ne için yaşayacak? Birileri sözde hayvan seviyormuş… Hadi ordan! Bırakın tatavayı! Böyle bir merhametsiz sevgi olabilir mi? Eziyet ve sevgi ne zaman bir arada bulunabilmiş? Allah aşkına, sen hayvan seviyorsun diye, masum çocuklar veya yaşlılar başıboş köpekler tarafından parçalanarak ölecek, öyle mi?

Senin çocuğun köpekler tarafından parçalanarak ölseydi, ne yapardın? Biraz empati lütfen… O zaman diyebilecek misin “Ben sokak köpeklerinin toplumda başıboş bir şekilde yaşamasını istiyorum” diye...

Böyle kimselerin ne insan hayatına saygısı var, ne yaşanan onca acıya saygıları var… Bir bencil terbiyesizlik almış başını gitmiş durumda...

Toplum içinde bir kere başıboşluk olmaz, olmamalı! Herhangi bir başıboşluğun bulunduğu bir toplumda huzur ve mutluluk kalmaz. Kim kime, dum duma… Kimin kime gücü yeterse ilkelliğine, kim kimi yakalarsa parçalayıp öldürürseye döner iş...

BAZILARININ KAFASI, ESKİ ROMA İMPARATORLUĞU KAFASI GİBİ 

Eski Roma İmparatorluklarında kral ne yapıyordu? Sadece keyfinden insanları aslanlara parçalatıyordu, kendisi de türbinlerden oturup keyifle izliyordu ve aslanı da aferin payı olarak alkışlıyordu...

ŞİMDİ VAHŞETTE ASLAN GİTTİ, KÖPEK GELDİ 

Birilerinin eminim elinde imkan olsa, yine insanları aslanların önüne yem olarak atar, sonra da oturup keyifle izler, arkasından da büyük bir tezahüratla alkışlar...

Onu bu çağda yapamayacakları için de (Kuzey Kore lideri hariç) başıboş sokak köpekleri ile, sözde hayvan sevgisi maskesini takarak hayvan hakları savunuculuğu adı altında yapmaya çalışıyorlar. Kameraların çekmiş olduğu bu vahşet görüntülerini de oturup sosyal medyadan keyifle izlediklerine eminim ne yazıkki… Çünkü bir insan canına karşı hiçbir merhamet, saygı ve sevgi gösterme emaresi taşımıyorlar. Bu tarz trajik olaylara tepki gösteren olursa da, “Sakın ha! Başıboş sokak köpeklerine dokunmayın, bırakın, çocukları parçalarsa parçalasın, insanları öldürürse öldürsün” mantığı ile hareket ediyorlar, bunun adına da utanmadan hayvan sevgisi diyorlar...

DAHA EVVEL CAMİLERİMİZİN İÇİ KEDİ DOLU DİYE BİR KÖŞE YAZISI YAZMIŞTIM 

Birtakım kendini bilmez, sözde hayvan hakları savunucuları bu yazım sonrasında şahsımı hedef almış, aman Allah'ım, ağza dahi alınmayacak küfürler, hakaretler, tehditler gırla gitmişti...

Seviyesiz, ahlaksız, terbiyesiz, namusuz, şerefsiz birtakım kişiler şahsımı belli mecralarda hedef göstermiş ve şahsıma yönelik sosyal medyadan büyük bir saldırıya geçmişlerdi...

Olumlu yapıcı eleştiriler başım üstüne her zaman. Yok, diğer türlü hadsizlikler ise tabii ki hukuki olarak hakkımı arayıp mahkemeye şikayetçi olmamla sonuçlanıyor. Yasal haklarımı elbette bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sonuna kadar kullanıyorum ve her gerektiğinde de kullanacağım, bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın.

Bazı imam efendiler de sosyal medyada TT olmak adına, namaz kılarken üstüne başına kedi alıyor, video çektiriyor, onu sosyal medyadan paylaşıyor. “Ooooo imam efendiye bakın, ne kadar Allah dostu, ne kadar iman sahibi, kedi kafasında namaz kaldırıyor cemaatine” yorumlarıyla karşılanıyor. Gösteriş yapmakla Allah dostu olunmaz. Onu en başta belirtmiş olayım da...

Madem imam efendi olarak kafanda kedi ile namaz kılmayı çok seviyorsun, onu toplumda değil, kimsenin göremeyeceği bir şekilde, evinde namaz kılarken de yap, samimiyetinize öyle inanalım. Tabii evde hanımı, kedi kılı tüyü ile hemhal olmak ister mi, bu da hocalarımızın ev özeli, bizi ilgilendirmez…

DÖNEMİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI SAYIN ZİYA SELÇUK, BİR GÜN BİR KANGAL KÖPEĞİ İLE FOTOĞRAFINI PAYLAŞMIŞTI 

Böylece ister bilinçli olarak, isterse müdürlerin kendisine hoş görünme çabası ile genel akıştan kaynaklı, okullarda hayvan sevgisi adı altında kedi köpek beslenmesi projesine sebep olmuştu…

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk Beyefendi’ye 20 yıllık uzman akademisyen bir ilköğretim matematik öğretmeni olarak şunu belirtmek istiyorum; hayvan sevgisi, okullara hijyen ve güvenlik açığı oluşturacak şekilde kedi köpek sokmakla değil, ancak Eğitimle olur.

Okullara, sınıflara, ders esnasında dahi kediler köpekler girdi bu paylaşımın ardından. En hijyenik olması gereken okullarımızda her ummadığınız yerde kedi, köpek pisliği oldu. Okullar leş gibi hayvan dışkısı ile koktu. Yaz, kış… Dönemin Bakanı Sayın Ziya Selçuk, bu okullardaki pisliğe hiç şahit olmadı. Gelip kendi temizlemedi, o kadar da olmaz elbette, ama emekçi hademelerimize yüklendi bu külfet de. O pisliğe, o kokuya kendisi maruz kalmadı. Küçücük anaokulu öğrencilerinden tutun da lise öğrencilerine kadar büyük bir kesim etkilendi bu durumdan, kiminin alerjisi tetiklendi, kiminin astımı, bronşiti, kimi de saldırıya uğradığı için nur topu gibi bir travması oldu, en güzel anılarını biriktirmesi gereken okulunda… Boncuk boncuk gözyaşlarını biz sildik yavrularımızın. Annesi gelinceye kadar biz avutup kucak verdik, ilk tedavisini yaptık. Sahadaydık çünkü. Evet görevlerimizden ve vicdani sorumluluklarımızdan biri, ama tüm bunlar niye olsundu?

Karşıdan haa! Ne kadar güzel, “Okullarda hayvan sevgisi büyüyor” demek, güzel ve kolay...

İlkokula giden, büyüme ve gelişme çağındaki öğrencilerin astımı var mı, hayvan kokusuna karşı alerjik reaksiyonu var mı? Veya köpek korkusu var mı? Hiç araştırma yapılmadı, öylece ortaya atıldı bir anda, ne yazık ki...

Astım olan oldu, hasta olan oldu, okuldaki köpekler tarafından ısırılıp kedilerce tırmalanıp travma geçiren oldu, olan yine gelişim sürecindeki bazı çocuklara oldu… Sürekli hasta oldukları için bazıları derslerinden, eğitim ve öğretim hayatlarından geri kaldılar ne yazık ki...

Okuldaki köpek, dışarıdan gelen biri tarafından kaçırılınca saatlerce kapıda oturup ağlayan, içeri girmeye bir türlü ikna edemediğimiz merhamet tanesi çocuklarımız oldu bizim…

Birtakım torpilci ve aferin delisi müdürler bunu canla başla desteklediler, her zaman olduğu gibi...

Yalnız kaldıklarında mecbur hissettikleri için üstlendikleri bu sorumluluk yüzünden mırıl mırıl söylendiklerini de kimseler duymadı…

TÜRK VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ:

Bir haber sitesinde çıkan habere göre:

“Sokak hayvanlarının itlaf edilmesini içeren yasa teklifi kabul edilse bile, asla uygulamayacağız.” şeklinde bir açıklama yaptı.

Türk Veteriner Hekimler Birliği’ne şunu belirtmek istiyorum:

Devletimiz, Kanunlar ile yönetilen bir hukuk devletidir.

Siz kimsiniz ki, kendinizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu Gazi Meclis’ten üstün görüyorsunuz?

Bu tavır en başta Atatürk'ün kurmuş olduğu TBMM'ne saygısızlıktır, hakarettir ve böyle bir söylemi asla kabul edilemez buluyorum, bunu da belirtmek istiyorum.

Kimse TBMM'den çıkan Kanun ve yasalardan üstün değildir!

Herkes, kafasına göre bu işten kendine bir görev çıkarma derdine düşmüş durumda, anlayacağınız...

Kimisi aferin peşinde, kimi şöhret, kimi bağcıyı dövmek… 

Son olarak şunu belirterek yazımı bitirmek istiyorum:

Hayvanların tamamı, biz insanlar için Allah'ın yaratmış olduğu nimetlerdir.

Hiçbir hayvan derisi veya kürkü için öldürülmemeli…

Hiçbir hayvan kafeste yaşamamalı...

Toplumu tehdit edecek, toplumun güvenliğini tehlikeye sokacak, bireyleri ve toplumu huzurusuz edecek, insan hayatına son verecek, insanlara saldıracak başıboş köpekler için merhametli ve akılcı çözümler üretilip toplumda oluşturdukları tehditlerin tamamı, salgın hastalıklar da dahil, ortadan kaldırılmalı....

İnsan hayatı her şeyin üstündedir ve bir insanın bile hayatı, tüm başıboş sokak köpeklerinden daha değerlidir...