28 ŞUBATÇILARA HAKKIM HARAM OLSUN

 

20 yıllık ilköğretim matematik öğretmeni olarak binlerce öğrenci yetiştirdim, o binlerce kişi arasından bir tek öğrencim çıkıp “Hocam bana ayrımcılık yaptın” diyemez, çünkü hiçbir öğrencime ayrımcılık yapmadım. Sınıfımda en çok değer verdiğim şey öğrencilerimin arasında adaletli olmak. Hiçbir öğrencimin hakkının diğer öğrencinin hakkına geçmemesine çok dikkat ederim. Başarılı öğrencimin çok daha başarılı olması için, başarısız öğrencimin de başarılı olması için çalıştım, gayret gösterdim. Bu öğrencim tembel, bu öğrenciden hiçbir şey olmaz diyerek en arkaya atıp görmezlikten gelmedim. Çünkü kul hakkından korkan, yüreğinde Allah (C.C.) korkusu olan biriyim. Elbette, hiç şüphesiz, Allah (C.C.) sınıftaki öğrencilerimin her birinin hakkını benden tek tek soracak, her zaman bunun bilincinde hareket ettim, tam 20 yıldır...

 

N’OLDU 28 ŞUBATÇILAR?

 

Doğmuş, büyümüş olduğum ilde, daha çocuk yaştayım, lise birinci sınıfa gidiyorum. İmam hatip lisesinde okuyorum, liseler arası bilgi yarışmasında birincilik hakkımız elimizden alındı, o da yetmedi, dönemin Valisi bir emriyle okuduğum okuldan beni komple attırdı. Bu hukuksuzluğu, bu yetkiyi, bu adaletsizliği, bu keyfiliği nereden alıyordu? Tabi ki 28 Şubatçılardan...

 

O dönemde ulusal gazetelerde manşet olmuştum...

 

Başarılı olduğumu anladı ya, maksat önümü komple kesmek, eğitim öğretim hayatımı tamamen bitirmek... Ama çok şükür öyle olmadı. Yine de yılmadım, liseyi tam puanla birincilik ile bitirdim. Tabi ki okul birincisi olduğum da gizli saklı tutuldu.

 

Daha sonra üniversite sınavında aldığım netlerle ilk %4’lük dilim ile tüm üniversitelerin tüm bölümlerine girebilecek puan ortalamasına sahip iken, o zamanın en yüksek puanlı tam burslu İngilizce Bilgisayar Mühendisliği dahil, her bölümü kazanabilecek neti çıkarmışken, katsayı adaletsizliği yüzünden neredeyse üniversiteyi kazanamaz hale getirildim. Liseyi tam puanla birincilikle bitirdiğim için okul birinciliği kontenjanından ilköğretim matematik öğretmenliği bölümüne girebildim. Puan dilimi bölümümün %24’tü o zaman.

 

Okuduğum üniversitede tam sınav üstü, üniversitenin o zamanki genel sekreteri, sırf başörtülü olduğum için benimle tartışıp üniversitenin girişinden bodrum kata kadar arkamdan kovalayıp beni koşturmuştu. Ne acayip şeyler değil mi? Mantık dışı. Başörtüsü mü ve peruk mu diye sınav girişi saçımız yolarcasına çekiştirilirdi başka öğrenciler tarafından, bir yetkili veya hoca da engel olmazdı. Bu insan haklarına aykırı olayları say say bitmez...

 

Tek maksat, başarılı kızların onların istediği şekilde yaşaması ve giyinmesi. Zorbaca… Siz kimsiniz ki, ben sizin istediğiniz gibi giyinip yaşamak zorunda olayım? Allah (C.C.) insanı hür bırakıyor, bunlar zorla ve zorlama ile ipotek koymaya kalkıyor...

 

28 Şubatçılara ve onların zihniyetindeki tüm kişilere, yaptıkları zorbalıklar yüzünden, emeklerimin üzerinde tepindikleri bu insanlık dışı tutumları nedeniyle, zerre kadar var olan hakkım dahil, tüm hakkımı haram ediyorum.

Hesap günü mizanda, terazi önünde, zerrece açık ve gizli tüm yaptıklarınızla hesaplaşacağız, bekleyin...

 

ZORLUKLAR KARŞISINDA PES ETMEK YOK

 

İmtihan dünyası burası, cenneti kazanmak kolay değil, cehennem ki hiç boşuna değil. Asıl zorlu imtihan ahirete geçişte. Çetin bir imtihan dünya hayatı aslında. Bunun bilincinde olunca, diğer zorluklar ve mücadeleler insana ağır gelmiyor. Hatta dinç ve diri tutuyor. Neden başarılı olman gerektiğini bir kez daha idrak ederek bilinçli yaşıyorsun.

 

EEEE N’OLDU? BEN BURDAYIM, KALEM VE SÖZ HAKKI BENİM ELİME GEÇTİ, N’ABER?

 

İki yıl önce, yine bir takım engeller, baskılar ve olması gerekenlerin çok dışında gelişen yanlışlıklar yüzünden EKYS sınavına girmeye ve yönetici olmaya karar verdim. Birileri, yine aynı zihniyet, istemezükçüler, Bremen mızıkacıları gibi, “Seni yönetici olarak istemiyoruz” diye tutturmakla kalmayıp 20 yıllık tertemiz sicilimi bozmaya ve yönetici olmamın önüne geçmeye canhıraş bir şekilde uğraşıyorlar, tam iki yıldır… Maddi ve manevi zarar vermeyi başardılar ve ahbap çavuş ilişkilerine bağlı olarak, dirsek teması ile hareket ederek yönetici olmamı şimdilik engellediler. Tabi ki göstermelik şirinliklerinin altında ne büyük kin ve nefret yattığı da, söz konusu makam ve mevki olunca ortaya çıkmış oldu. Kazandık sanmayın! Sizinle de mizanda elbette hesaplaşacağım...

 

Elimden ek dersler marifeti ile matematik öğrencilerimi aldınız. Bu işin içinde payı olan her kim varsa, sizlere de zerre kadar hakkımı helal etmiyorum, yüzsüzlük yapıp helalleşmeye teşebbüs dahi etmeyiniz.

 

Allah (C.C.) büyük, adaleti ve terazisi asla şaşmaz!

 

SAYIN MEB 

 

Sahi ben neden yönetici olamıyorum? Başörtülü olduğum için mi? Yoksa başarılı olduğum için mi? Bulunduğum il MEM'de, üst düzey başörtülü kadın yönetici hiç yok, neden acaba? Başörtülü okuyabilirsiniz, hatta öğretmen olabilirsiniz ama başörtülü üst düzey yönetici olamazsınız mı deniliyor? Yok, öyle değilse, ben neden yönetici olamıyorum ve neden hiç başörtülü müdür yok? Değişen ve gelişen anlayış nedir? Benim için yasak yasaktır, engel engeldir, biri de bini de bir... O zaman da engeller ile mücadele vardı, e yine aynı, engel ve engelciler ile yine mücadele ediyorum...

 

Göstermelik EKYS yapmakla, münhal listede okul adı gizlemekle, sonra torpil ile görevlendirme yönetici ataması yapmakla kimseye hak vermiş olmuyorsunuz, söyleyeyim, de sonra, senin ne hakkın vardı da hakkını alamıyorsun, demeyin…

EKYS yazılı sınavına ve mülakata girdim, kazandım.. Hele söyleyin, anlayalım, ben neden yönetici olamıyorum? 28 Şubatçılar gibi derdiniz başörtülü olmam mı? Doktoralı olmam mı? Kadın öğretmen olmam mı? Yoksa hepinizden daha çok tahsil hayatımın başarılı olması ve liyakat sahibi olmam mı?

 

Sayın MEB, yazılarımı lütfen görmeyin, okumayın, duymayın olur mu? Ben zaten siz görün, duyun, okuyun diye yazmıyorum. 

İş olsun, torba dolsun diye yazıyorum...

Dr. Meryem ÇILDIR