NE YİYİP NE İÇİYORUZ
Yetkililerin gün olmuyor ki bir firma ile ilgili açıklama yapmasın.
Her yediğimiz ve içtiğimiz hatta giydiğimiz giysiler bile sıkıntılı.
Peki bu kadar duyumlardan sonra halk olarak ne yiyip ne içelim ve ne giyelim.
Bu katliamın önüne geçmek için neler yapılıyor. Aklımıza gelen bir çok soruyu kimler açıklığa kavuşturacak? Elde edilen veriler sonunda bu dükkanlar, bu kuruluşlar bir daha açılmamak üzere kapanıyor mu? Yoksa verilen cüzi cezalar sonunda tekrar faaliyete geçiyor mu?
Biz ne yiyip ne içiçez peki. Bu kadar katkı maddesi olan gıdaların hangi birinden kendizi nasıl korumalıyız. Bu kadar giyim malzemelerine dahil edilen maddelerden nasıl muhafaza edicez kendimizi.
Zaten sınırlı sayıda tükettiğimiz gıdalarda bile bulunan bu maddelerin vücudumuza girmesin diye nasıl bir şey yapmalıyız.
Girdiğimiz marketlerde, avmler de, alıveriş yaptığımız bakkal, manav, kasaplarda bizi nasıl tehlikeler bekliyor.
Aklımız o kadar karışmış durumdaki, bazen “artık ne yapalım alabileceğimiz şeyler zaten sınırlı” diye düşünüp “yapacak bir şeyimiz kalmadı” deyip azda olsa zarardan korunduğuna inandığımız gıdaları evlerimize almak zorundayız.
En basitinden ekmek; her gün muhakkak tükettiğimiz, normal ekmeğin bile fiyatı çok gelirken farklı ekmek ürünlerine yönelmek maalesef kolay olmuyor.
Bizler ekmeği çok tüketen bir millet olarak asla vazgeçemeyeceğimiz bu ürünü her ne olursa olsun evimize almak zorundayız.
Ekmeğin içine katılan maddeleri; gluten, peyniraltı suyu, okside edici maddeler, amilaz preparatları, şeker, yağ, yüzey aktif maddeler, süt tozu, proteince zengin katkı maddeleri olarak sayılabilir.
Sadece ekmekte bu kadar madde varsa diğer gıdalarda adını bile duymadığımız veya yenmesi helal olmayan, sağlığa zararlı ne kadar madde var siz düşünün.
“Şüpheli şeylerden kaçının.” Buyuran peygambere sanki inat her elimizi attığımıza şüphe ile bakmak zorunda kaldığımız bu günlerin artık son bulması duası ile.
SELAMETTE OLUN SELAMETLE KALIN
SABRİYE TÜRKMEN KAYA