ACISI VE AÇISI İLE ERBAKAN
Erbakan Hocamızı anma ve anlama haftasındayız.
14 yıl olmuş onu uğurlayalı.
Onun yokluğunun bizde oluşturduğu acı dinmek bir yana, belki de 14’e katlanmış durumda. Bu acıyı tarif etmeye çalışmayacağız.
Onun acısını içimize atarak, açısı hakkında birkaç cümle yazmamız gerekirse:
İçeride ve dışarıda hangi sorunlar varsa o geniş açısıyla bunların önce teşhisini yapar, sonra da çözüm önerilerini sıralardı. Çözüm önerileri derken sadece başkalarına önerilerde bulunmak yerine, kendisi ve çevresi ile konu hakkında elinden gelenleri yapar yaralara merhem olmaya çalışırdı.
Örnek olarak Afganistan’daki zalim Sovyet işgaline karşı bir avuç yoksul ve desteksiz mücahitlere hem liderlik yaparak taktikler veriyor, hem de maddi manevi desteklerle onların yanında oluyordu.
Cezayir’deki zalim mütegallibelerin; seçim kazandığı halde mağdur ve mazlum konuma düşürülen İslami Selamet Cephesi lideri Abbasi Medeni ve ekibi için taktik, maddi ve manevi desteklerini esirgemezdi.
Bosna’da Müslümanlara, acımasız Sırp ve Hırvat zalimlerinin, bugünkü Gazze’dekine benzer katliam ve zulümlerine karşı hem yönetim desteği, hem maddi ve manevi takviyelerin yanında elindeki imkanlarla silah ve mühimmat desteği de veriyordu.
Bugünkü iktidarın hep zalim ve güçlüden yana olduğu gibi, o engin bakış açısıyla asla bu duruma düşmemişti.
Onun dünya görüş açısı, D-8’in kuruluşundaki umdelerde özetlenmişti:
Savaş değil; barış, çatışma değil; diyalog, çifte standart değil; adalet, üstünlük değil; eşitlik, sömürü değil; işbirliği, baskı ve tahakküm değil; hürriyet ve insan hakları.
Onun her konuda bakış açısı vardı.
İlim, teknoloji, yönetim, İslami bakış, kadın, çocuk, yaşlı, iki dünya saadeti, cihat, ibadet, ahlak, maneviyat, ekonomi, istihdam, sanayileşme… Velhasıl akla gelebilecek her konuda bakış açısı bulunur ve onu hayata geçirmeye çabalardı.
Çünkü o gerçek bir dünya lideri idi.
Anma ve anlama haftasında ona ve ailesinden Ahiret’e göçmüş olanlara rahmet olsun dualarımızı gönderiyoruz.
Bir manzum çalışmamızla sözü noktalıyoruz.
BU DÜNYADAN BİR ERBAKAN GEÇTİ
Sildi umutların pasını,
Güneş gibi çağdı geçti;
Keçiler tepti süt tasını,
Hep tekeleri sağdı geçti.
Aldırmadı kışa, kurağa,
Su verdi kurumuş yaprağa,
Fidan dikti çorak toprağa,
Tepe başından ağdı geçti.
Mücedditlerin bir eşiydi,
Cihadın motor ateşiydi,
Mücahitlerin güneşiydi,
Nur topu gibi doğdu geçti.
Kafalarda vardı örümcek,
“Mümin neden cihad edecek?”
Beyinlerde açtırdı çiçek,
Yanlışı tutup boğdu geçti.
Teşhis koydu hastalıklara,
Yol gösterdi ustalıklara,
Yön verdi kalabalıklara,
Kuru dalları eğdi geçti.
Her geleni bastı bağrına,
Tek tek hazırladı yarına,
Çoğu sızmış dünya uğruna,
Bu molozları yığdı geçti.
Durup dinlenmeden hareket,
Bir adam gördü bu memleket,
Kısa sürer derler ya rahmet,
Bahar yağmuru yağdı geçti.
Bilgi birikimi kallavi,
Önce teşhis, sonra tedavi,
İlacın kaynağı semavi,
Derde çareydi, değdi geçti.
Hukuk savaşı her anında,
“Savunan adam” var şanında,
Kum tepecikleri yanında,
Büyük bir sıradağdı, geçti.
Dört yanımız barut fıçısı,
Barıştı onun her açısı,
İçimizde durur acısı,
Tüm dünyaya çerağdı geçti.
Tüm mazlumların onuruydu ,
Liderlik nedir, cihan duydu,
Rabbine dön, emrine uydu,
Küçük bir kabre sığdı geçti.
Ekrem Şama
...