Saadet Partisi Çorlu İlçe Başkan Yardımcısı- Eğitim başkanı ve araştırmacı yazar lshak Beyazay ile Paris İklim anlaşmasını, tarım kanununu ve karbon izini konuştuk.

Dünyada bir pandemi yaşandı ve ülke olarak bide bundan nasibimizi büyük bir şekilde aldık. Gelinen süreçte bunun gerçek anlamda bir pandemi olmadığını ve küreselcilerin bir oyunu olduğunu gördük. Geçtiğimiz günlerde 09-10 Eylül 2023 tarihleri arasında Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de yapılan  G20 zirvesinin sloganı, “Tek dünya, tek devlet ve tek aile” olduğunu göz önüne alırsak, Paris’te imzalanan iklim anlaşmasının küreselcilerin bir başka oyunu olabileceği ister istemez, yeni bir pandemi için bir oyun mu tezgâhlanıyor sorusu akla gelmektedir. Uzun zamandır küreselcilerin ulus devletlerini parçalamak için her türlü çalışmayı yaptığını biliyoruz.  Bu çalışmaları genelde halk tepki vermesin diye komplo teorisi adı altında kendi basınları vasıtasıyla seslendiriliyor ve bize bu algıyı dayatıyorlar. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki, komple teorisinden çıkmış ve gerçek anlamıyla hayata geçirilmeye başlanmıştır. 

Dünya’nın ırzına geçtikten sonra küreselciler Paris’te 22 Nisan 2016 tarihinde imzaya açmış oldukları iklim anlaşmasını 195 üye ülke imzalamış olsa da,2020 tarih itibariyle sözleşmeyi imzalayan ülke sayısı 190’a düşmüştür. 

Konuya vakıf olan ülkeler bu üyelikten imzalarını çekerek vazgeçmişlerdir. Türkiye olarak anlayıp dinlemeden, gerekli tartışmaları yapmadan İklim Anlaşmasını TBMM’den geçirip yasa haline getirmeyi düşünüyor.  Yasallaşması durumunda ister istemez bir karbon vergisi beraberinde gelecektir. 

Küresel şirketler, Sera gazından bahsediyorlar. Geçtiğimiz günlerde sera gazlarının azaltılması için Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi çalıştay düzenledi. Halkın anlayacağı şekilde izah edersek; dünyanın atmosferindeki çeşitli gazlar, yeryüzünden uzaya yayılan ısının bir kısmının tekrar yeryüzüne dönmesini sağlar. Bu kızıl ötesi ışığın önce soğurulması daha sonra tekrar yayılmasıyla gerçekleşen ve sera etkisi olarak adlandırılan bir süreç, dünyanın ısınmasına neden olur. Çalıştayın sonucunu kitap haline getirilip halka dağıtılması gerekir. Böylece bizlerde bu bilgilerden faydalanmış oluruz.

Ülkemizde de STK’nın eliyle bu konularda çalışmalar yapılmaktadır. 25 Ekim 2022 tarihinde Gaziantep’in Şehitkâmil ilçesinde Mehmet Adil Kasap Seçkin İlkokulu’nda Vahşi yaşamı Koruma Vakfı Doğa Öncüleri semineri adı altında öğretmenlere seminer verdiler. Konu böcek yenmeli, inekler azaltılmalı ve yapay et yemeliyiz. 

Vatandaş olarak bilinçlenmezsek, şirketlerin kontrolünde köleden bir farkımız kalmaz. Artık okumalı, araştırmalı ülkemize zarar veren uygulamalara tepki göstermeliyiz. Çorlu dün tarım ve hayvancılık konusunda üretirken, bugün sanayileşen bir Çorlu’ya dönmüştür. İnsanların yaşamında gıdanın yeri sorgulanmayacağına göre, özellikle sağlık acısından doğal gıda her geçen gün önem kazandığı günümüzde doğayı bozan sanayileşmeye dur dememiz gerekmiyor mu? Hükümet 16.04.2006 tarih 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun “Yetki” başlıklı 7’nci maddesine göre hazırlanan Tarımsal Üretim Planlaması hakkında yönetmenlik 14.09.2023 tarih 32309 sayısıyla Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yasa ne diyor?

İster hayvan besle, ister tarım yap, bakanlıktan izin almadan yapamayacaksın.

Yaparsan ne olur? 5488 Sayılı Tarım Kanununun 7’nci maddesi bu konuda şunları söylüyor.

7442 Sayılı Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2.maddesiyle 18.4.2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanununun 7 nci maddesi değiştirilmiştir. 

“MADDE 7- Tarım sektörü ile ilgili politikaların tespit edilmesi, planlanması ve koordinasyonu ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak uygulanmasında Bakanlık yetkilidir. Tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin temin edilmesi, verimliliğin artırılması, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin tesis edilmesi için Bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce Bakanlıktan izin alınır. Bakanlık, arz ve talep miktarı ile yeterlilik derecesini dikkate alarak hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceği ile tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirler. Bu maddenin ikinci fıkrasına aykırı faaliyette bulunanlardan; a) Bu maddenin ikinci fıkrasına aykırı faaliyette bulunduğu ilk kez tespit edilenler, bu madde hükümlerine uygun şekilde faaliyet göstermeleri için Bakanlık tarafından yazılı olarak uyarılır. b) Bakanlık tarafından yazılı olarak uyarılan ancak uyarı tarihinden itibaren 12 ay içerisinde bu maddeye uygun faaliyette bulunmayanlar, uyarı tarihinden itibaren beş yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmazlar. c) Bu fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilen ancak bu maddenin ikinci fıkrasına aykırı olarak bir sonraki takvim yılında da faaliyette bulunduğu tespit edilenlere, ürün grubuna göre bu faaliyetten elde edilecek yıllık brüt hasılasının yüzde birinden beşine kadar idari para cezası verilir. ç) Çok yıllık üretim faaliyetlerinde yazılı uyarı ve destekten yararlandırmama işlemlerinin tesis edilmesine rağmen bu maddenin ikinci fıkrasına aykırı olarak üretime devam edenlere, aykırı faaliyette bulunduğu tespit edilen her yıl için bu faaliyetten elde edilecek yıllık brüt hasılasının yüzde birinden beşine kadar idari para cezası verilir. İdari para cezasının hesaplanmasına esas brüt hasıla, bir önceki takvim yılında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan üretimin yapıldığı il genelinin ortalama verim değeri ile rayiç fiyat dikkate alınarak hesaplanır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından verim değeri yayımlanmayan ürünlerin ortalama verim değeri Bakanlık İl Müdürlüğünce belirlenir. Bu maddede yer alan idari yaptırımlar mahalli mülki amir tarafından uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”

Aslında devlet yapması gereken toprağı incelemek ve iklim şartlarını göz önüne alarak ekilmesi daha faydalı olacak meyve ve sebzeleri belirlemek ve köylüyü bu konuda yönlendirerek eğitim vermek değil midir? Bu şekilde izne tabi ekip biçmek köylerin boşalmasına neden olmayacak mı? Belki bu durumun kendi içinde bir mantığı olabilir. Zaman içerisinde yapılan bu uygulamanın ülkemize ne kadar fayda ne kadar zarar vereceğini göreceğiz.