Gazze'ye 7 Ekim'den bu yana hastane, ibadethane, sivil yerleşim, mülteci kampı demeden sivillerin üzerine bomba yağdıran İsrail, uluslararası hukuk normları açısından savaş suçu işliyor. Gazze'de 30 günde yaklaşık 10 bin kişi İsrail ordusu tarafından katledilirken kimi doktor kimi gazeteci 9 sivilden geriye hayat hikayeleri kaldı. İşte kahreden

Hamas'ın 7 Ekim'de Tel Aviv'e başlattığı saldırının ardından savaş ilan eden İsrail’in bir aydır üç koldan saldırdığı Gazze'de sivil kayıpları 10 bine dayandı. Güvenlik endişeleri nedeniyle savaşın sivillere etkisini haberleştirmeye çalışan gazetecilerin sayısı çok fazla değil.

İsrail'in saldırılarında katledilen 9 kişinin ailelerine ulaşan BBC, öldürülen yakınlarının hikayelerini dinledi. İşte Gazze’de katledilen binlerce sivilden yalnızca dokuzunun hikayesi...

YUSUF ABU MOUSA

Yusuf ve iki büyük kardeşi, uzun elektrik kesintilerinin yaşandığı Gazze Şeridi'nde, kendilerini şanslı görüyorlardı. Han Yunus şehrindeki Nasır hastanesinde radyografi uzmanı babaları Muhammed Abu Musa, çocukları televizyonda en sevdikleri çizgi filmleri izleyebilsin diye, evlerine güneş panelleri yerleştirmişti.

Babalarının anlattığına göre evleri 15 Ekim’de İsrail hava saldırısında vurulduğunda çocuklar televizyon karşısındaydı.

7 yaşındaki Yusuf’un büyük kardeşleri Jury ve Hamid bir şekilde hayatta kalmayı başardı ama Yusuf evin çöken çatısı altında kalarak hayatını kaybetti.

ad.jpg

Kapısı Rawan hastaneye en küçük oğullarının ismini çağırarak girdiğinde Muhammed 24 saatlik bir vardiyada nöbetteydi.

Acılı anne 9 yaşındaki oğlu Hamid’i bulabilmiş, 13 yaşındaki kızı Jüri de enkazdan başına aldığı darbeye rağmen sağ çıkarılmıştı.

Anne Rawan’ın hastane koridorlarında “kıvırcık saçlı, yakışıklı oğlunu” arayan anlarının videosu sosyal medyada çok paylaşıldı. Ancak baba ve anne oğulları Yusuf’un cesedini hastanenin morgunda bulacaktı.

"Yusuf'u en son, işe gitmeden hemen önce evin girişinde bana sarılmak için koştuğu zaman gördüm” diyen Muhammed, son anlarını şöyle anlattı: Ona biraz bisküvi ve muz verdikten sonra beni öptü ve veda etti. Doktor olmak istemesinin sebebi belki de beni sürekli hastaneye giderken görmesiydi...

DOKTOR MİDHAT SAİDAM

15 Ekim akşamı Doktor Midhat Saidam'ın dinlenmeye ihtiyacı vardı. 47 yaşındaki cerrah, Gazze Şehri'ndeki El Şifa hastanesinden bir haftadan fazla süredir ayrılmamıştı.

O gece meslektaşlarına eve gideceğini söyledi. Birkaç saat sonra ise evinde düzenlenen saldırıda öldürüldü. Meslektaşı Doktor Adnan Albursh, "Bu sakin, esprili ve iyi kalpli insan, ertesi sabah hastaneye cansız bir beden olarak döndü" dedi.

doktor.jpg

Albursh, 20 yılı aşkın süredir tanıdığı Midhat Saidam’ın, işine olan bağlılığından dolayı “durmak bilmeyen cerrah" olarak anıldığını anlatıyor.

El Şifa Hastanesi Plastik Cerrahi Bölümü Başkanı Doktor Ahmed El Mohallalati, "Doktorlardan herhangi biri herhangi bir zorlukla karşılaşırsa, bunu çözecek kişinin Dr. Saidam olduğunu bilirdi” diye anlatıyor.

"Onun ölümü sadece bu hastane için değil aynı zamanda mesleğimiz için de büyük bir kayıp" diyor.

NUR YOUSEF AL-KHARMA

17 yaşında bir öğrenci olan Nur, amcasının anlatımına göre, 11 Ekim'de İsrail hava saldırısında öldürüldü. Gazze Şehri'nin 14 kilometre güneyindeki Deir al-Balah kasabasındaki aile evi vurulmuştu.

Muhammed el-Kharma, yeğeninin bombardıman nedeniyle başka bölgedeki akrabalarının yanına gitmek istediğini, "Babası ondan evinde kalmasını istedi. O ev ertesi sabah bombalandı. Bu onun kaderiydi" sözleriyle anlatıyor.

Nur, bombardımanda yeğeni Yazan'la birlikte öldürüldü. İkisi de o anda oturma odasındaydı. Anneleri Jamalat ile kahvaltı hazırlayan ablaları Ola ve Huda ise hayatta kaldı.

nur.jpg

Nur lise sona gidiyordu ve her zaman doktor olmak istemişti. Amcası, evin enkazından okul çantasının çıkarıldığını söyledi.

İçinde kitaplar ve bir günlük vardı. Sayfalardan birinde şöyle yazıyordu: "Ailemin benimle gurur duymasını istiyorum ve Allah'ın izniyle yüksek notlar alacağım."

LURİN AZZAM ABUHALİMA

Lurin, nişanlısı Halid el-Masri ile son görüşmesinde, savaş nedeniyle sürekli yer değiştirmekten ne kadar tükendiğini anlatmıştı.

30 yaşındaki genç kadın, teyzesinin yanında kalmak için Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nusayrat Mülteci Kampı’na yeni gelmişti.

16 Ekim’de, yakın ailesiyle birlikte yaşadığı binayı yerle bir eden saldırıda öldürüldü.

Lurin, Gazze’de ailesiyle birlikte yaşadığı binayı yerle bir eden 16 Ekim'deki saldırı dahil iki bombardımandan sağ kurtulmuştu.

Halid som konuşmalarını, "Bana duş alacağını, dua edeceğini ve dinleneceğini söyledi" diye hatırlıyor.

Çalışmak için Kıbrıs’ta olan nişanlısının ifadesine göre, Lurin bulunduğu ev vurulduğunda bir odada namaz kılıyordu.

Nişanlısı, “Namaz kılarken öldürüldü" diyor.

Lurin ve Halid, Gazze'deki istikrarsız durum nedeniyle düğünlerini birkaç kez ertelemişti.

Çift Aralık ayında evlenip Kıbrıs'a taşınmayı planlıyordu.

Yıkılmış durumdaki Halid şunları söylüyor: “Eskiden bir beyaz elbisesi vardı ve onu giyerdi ama şimdi beyaz bir kefen giyiyor."

FEKRİYA HASSAN ABDUL A'AL

Gazze kentinin Radwan bölgesinde nişan kıyafetine ve gelinliğe ihtiyaç duyan kadınlar, doğrudan Fekriya Hassan Abdul A'al'ın evine giderdi.

Fekriya'nın kızı Nevine, "Evimizin salonu, anneme provaya gelen gelin adayları ve nedimeleri dolardı. Annem olağanüstü yetenekli bir kadındı” diye anlatıyor.

65 yaşındaki terzi, 23 Ekim'de, içinde oldukları evin hava saldırısında vurulması sonucu iki kardeşi, iki çocuğu ve iki torunuyla birlikte hayatını kaybetti.

hassan.jpg

Bir arkadaşının evinde saklanan Nevine, annesinin ailesine çok düşkün olduğunu ve her hafta büyük toplantılarla aileyi bir araya getirdiğini anlatıyor.

Ancak Nevine, annesinin ruh halinin aralıksız bombardımandan ciddi şekilde etkilendiğini söylüyor:

“Son telefon görüşmemizde bana şunları söyledi: 'Sonu gelmeyen bir savaş gibi görünen bu durumdan dolayı depresyondayım ve bitkin durumdayım'."

MAZEN VE AHMED ABU ASSİ

17 Ekim'de El Ehli Hastanesi'nde meydana gelen saldırıda hayatını kaybedenler arasında 17 yaşındaki Mazen ve 13 yaşındaki Ahmed kardeşler de vardı.

Filistinli yetkililer patlamanın İsrail'in hava saldırısı kaynaklı olduğunu savunuyor.

Ancak İsrail ordusu bunun Filistin İslami Cihad'ın başarısız roket saldırısının sonucu olduğunu iddia ediyor. Örgüt bu iddiayı reddediyor.

Mazen ve Ahmed'in babası Arafat Ebu Massi, iki kardeşin "birbirlerine çok yakın" olduklarını ancak farklı kişiliklere sahip olduklarını söyledi.

mazen-001.jpg

Lisede okuyan ve diş hekimi olmak isteyen ilk çocukları Mazen’e kavuşabilmek için Arafat ve eşi, sekiz yıl boyunca tüp bebek tedavisi görmüştü.

Babası, “O, tüm çocuklarım arasında en zeki olandı” diyor.

Öldürülen diğer oğlu Ahmed’i ise, “Ailedeki en güçlü, en cesur ve girişimci kişiydi. Evimizin yakınındaki küçük bir tezgahta oyuncak ve okul malzemeleri satardı” diye anlatıyor.

ahmet.jpg

Acılı babanın geride üç yaşında bir oğlu kaldı. Arafat, küçük Faraj’ın ağlayarak kardeşlerini sorduğunu anlatıyor: "Ona, Allah’ın onları cennet için seçtiğini söylüyorum. Benim akıllı ve nazik oğullarım için orası daha iyi bir yer”

SALAM MEMA

32 yaşındaki Filistinli gazeteci Salam Mema'nın, BBC’ye konuşan arkadaşı, 10 Ekim'de Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye’deki evinin İsrail hava saldırısında vurulması sonucu öldürüldüğünü söyledi.

O saldırıda kocası, iki yaşındaki kızları Şam, yedi yaşındaki oğulları Hadi ve ailenin diğer üyeleri de öldürüldü. Hayatta kalan tek kişi beş yaşındaki oğulları Ali'ydi.

31 Ekim itibarıyla Salam, İsrail-Hamas savaşının başlamasından bu yana öldürüldüğü doğrulanan 31 gazeteciden biriydi.

salam-001.jpg

SAFAA NEZAR HASSOUNA

26 yaşındaki eczacı Safaa Nezar Hassouna, 17 Ekim'de güneydeki Refah kentinde düzenlenen hava saldırısında öldürülmüştü.

Evleri vurulduğunda üç aylık kızı Elyana ve kocasının yanında uyuyordu.

İnsanlığın Vicdanı Sokakta:‘Sokağın Vicdanı’ Sesini Yükseltti. Avrupa ve ABD  Şehirlerinde Meydanlar Hiç Boşalmadı İnsanlığın Vicdanı Sokakta:‘Sokağın Vicdanı’ Sesini Yükseltti. Avrupa ve ABD Şehirlerinde Meydanlar Hiç Boşalmadı

Safaa İngiltere'de emekli doktor olan amcası Ömer Hassouna, genç eczacının aynı evdeki anne ve babasının saldırıdan kurtulduğunu ancak perişan olduklarını anlatıyor.

safaa.jpg

Amca Ömer, yeğenini en son Ocak ayında Gazze'deki tatili sırasında gördüğünü anlatıyor ve "Safaa kibardı, yardımseverdi ve herkes tarafından seviliyordu” diyor:

“Bir yeğenimi kaybettim. Gazze'deki sivillerin tamamının ölümü gibi onun ölümü de adil değil. Şu anda onlarla Gazze'de olmayı tercih ederdim, burada kendimi çok umutsuz hissediyorum."

Kaynak: Karar