BİLSEM MÜDÜRLERİ, BİLİM İNSANI ÖĞRETMENLERDEN OLMALIDIR

BİLSEM ya da tam ismiyle Bilim ve Sanat Merkezleri, Türkiye'deki özel yetenekli öğrencilerin yetenekli oldukları alanları fark etmeleri ve yetenekleri doğrultusunda gelişebilmeleri amacıyla, okullarına ek olarak eğitim alabilecekleri kurumlar olarak tanımlanıyor.

BİLSEM’in faydaları nelerdir?

Bilim ve Sanat Merkezlerindeki en temel amaç erken yaşlarda tanılanan özel yetenekli öğrencilerin yetenek alanının keşfi ve keşif sonrası bu alanda derinlemesine bilgi, beceri sahibi olmasını sağlamaktır. Bu süreç farklılaştırılmış, zenginleştirilmiş etkinliklerin yer aldığı dersler, çeşitli atölyeler ve proje süreçleri ile gerçekleştirilir.

Kısa adı Bilsem (Bilim ve Sanat merkezi)

Bilsem; öğrencilerine ulusal ve uluslararası projeler yaptıran Bilim öğretmenlerine sahip bir kadrodan oluşur.

Kimseyi incitip rencide etmemek adına kendimden örnek vereyim: Bilsem öğretmeni olmak için bizzat Bakanlığın mülakatlarına girmiş, alnımın teri ve yüzümün akı ile doktoralı ilköğretim matematik öğretmeni olarak Bakanlık ataması ile Bilsem öğretmeni olmuş biriyim... 

Küçük bir ayrıntı: kurumumuzun ilk doktoralı öğretmeniyim.

BİLSEMDE GÖREVLENDİRME SİSTEMİ OLDUĞU SÜRECE 

Müdür beyler tarafından uygulanan en bariz mobbing sistemi, Demokles’in kılıcı gibi ek dersler adı altında bilsem öğretmenlerinin başında sürekli sallanır...

Çünkü görevlendirme sistemi var...

Bir gün içinde senin ek derslerini alırlar...

Dışarıdan görevlendirme ile canı kime isterse eşine, dostuna, arkadaşına, itimaslı kişiye, torpilli kişiye senden aldığı ek dersleri verir...

Bunda bir sakınca yönetmeliklere göre var mı, tabi ki yok...

Yönetmeliklerin ihtiyaçlara ve teknolojik gelişmelere göre sistematik olarak güncellemesi gerektiğini düşünen bir bilim öğretmeniyim...

Görevlendirme ile gelen öğretmen bilsemde ne yapacak peki? Kurumun etkinlik yapısı gereği; hiççç… Müfredat eğitimi ile öğretmenlik yapmaya alışık olan bu öğretmenler “bilsem öğrencilerine” ancak toplama-çıkarma “öğretecek”... Şaka gibi…

Peki, toplama-çıkarma bilmeyen veya öğrenemeyen öğrenciler üstün yetenekli öğrenci statüsü kazanabilir mi? Tabi ki kazanamaz...

Bilsem öğrencisi olabilir mi?

Tabi ki olamaz...

Görevlendirme sistemi yüzünden, müdür beylerin keyfine göre, torpilli bir kişi bilsemle alakası olmasa dahi, veli-öğrenci-öğretmen profilini hiç bilmese dahi, tepeden inme, anında müdür yardımcısı oluveriyor... Maalesef bunu da gördük, yaşadık…

Görevlendirme sistemi demek; keyfe keder sistem demek...

Canı isterse ilçe milli eğitim müdürü yapar...

Canı isterse milli eğitim şube müdürü yapar...

Ne olacakkk ki?

Liyakatli kişiye yöneticilik var mı, yok. Ona bolca engel var, mobbing var; çünkü torpilli ve itimaslı değil...

BİLSEM ÖĞRENCİLERİ SINAVLA ALINIYORKEN

Bilsem öğretmeninin veya Bilsem yöneticilerinin “hiç sınavsız”, pat diye, anında, bir gün içinde, görevlendirme sistemi ile Bilsem’e alınması veya Bilsem’e idareci olması hangi mantık ve akıl ile izah edilebilir?

Madem öğrencileri özelse… 

Öğretmenleri ve yöneticileri de özel olmalıdır...

BİLSEMDE 10 YILDIR DOKTORALI BİLİM ÖĞRETMENİYİM...

Şahsen yönetici olmak için EKYS yazılı sınavına ve mülakatına girmiş, kazanmışken ve yönetici olamıyorken...

Benden çok sonra, Bilsem’e öğretmen olan 3-5 yıllık lisans mezunu öğretmenlerin yönetici olmaları sonucunda da ister istemez bu nasıl bir mantık, bu nasıl bir sistem diye insan kendi kendine sormadan, sorgulamadan edemiyor...

BİLSEMDE 10 YILDA İKİ TANE BİLSEM MÜDÜRÜ İLE ÇALIŞTIM

BİRİNCİ MÜDÜR BEY

Sınıf kapımdan doktora ünvanımı söktürmüş, 

Uluslararası sahada tanınan PhD ünvanıma saygı dahi göstermemiştir...

Sınıf ihtiyaç listemi, kırtasiye malzemeleri hariç, hiçbir zaman karşılamamıştır...

Tahta kalemimi dahi kendi bütçemden aldım yıllarca...

Halen kırık sandalyeler üzerinde öğrencilerime ders vermek zorundayım...

TÜBİTAK projesi yapacağım zaman “okula para kalmıyor, sen proje yapma” sistemini Bilsem’e ilk defa getirmeyi başarmış kişidir...

Öğretmenler arasında ayrımcılık kayırmacılık yapmış…

Doktoralı bilim öğretmeninin yapmak istediği TÜBİTAK projelerini engellemekle kalmamış… 

İtimaslı öğretmenler proje yaparken, çalıştaylara katılırken, ödülleri toplarken, “onların öğrencilerini idare et” diyerek zoraki benim sınıfıma göndermiş, bir doktoralı bilim öğretmenine “ çocuk bakıcılığı” muamelesi yapmakla kalmamış, o sırada sınıfta bulunan matematik öğrencilerinde kafa karışıklığına sebebiyet vermiştir...

Bilsem’de Fen dersi öğrencileri pat diye, ders ortasında matematik öğrencilerinin sınıfına geliveriyor...

O sınıfta daha matematik dersi kalır mı? O saatten sonra etkinlikten ziyade, sınıf yönetimi devreye giriyor zaten...

Şimdi gitti, ilçe milli eğitim müdürü oldu...

MEB’de terfi almak çok kolay; şahsımı engelle, iş yapamaz hale getir, terfi al, bitti, gitti, bu kadar basit...

Başka hiçbir şey yapamaya gerek yok terfi almak için...

Şahsıma müdür yardımcılığı dahi kapalı iken, maşallah kendilerine ilçe milli eğitim müdürlüğü makamları sonuna kadar açık...

İKİNCİ MÜDÜR BEY

Birinci Müdür Bey zamanında Müdür yardımcısı görevine geldi...

Öğretmenken ve müdür yardımcısı iken hak hukuk gözeten; ayrımcılık ve kayırmacılık sistemine karşı biri gibi gözüküyordu...

BAKANLIK’TAN BENİ REFERANS İÇİN ARADILAR

Birinci Müdür Bey’in görev süresinin bitmesine yakın, kurumumuzun oluşan müdür yardımcısı ihtiyacı için şimdiki Müdür Bey’in ismi geçiyordu, bizzat Bakanlık’tan aranıp kendisinin Bilsem’e idareci olması konusunda görüşümü, ne düşündüğümü sordular...

Öğretmenliği dönemindeki davranışlarına ve adalet sistemine bakıp olumlu yanıt verdim Bakanlığa… 

Bunu kimseye söylemedim, bende sır olarak kaldı yıllarca… Beni Bakanlık’tan aradılar, böyle dedim, şöyle dedim, falan diye hiç dile getirmedim...

GELİN GÖRÜN Kİ HAYAT NE GARİP 

EKYS yazılı sınavını ve mülakatını kazanmış; doktoralı 10 yıllık deneyimli uzman bilim öğretmeni olarak müdür yardımcısı olacağım vakit dilekçemi verirken “Seni istemiyorum” dedi, yüzüme karşı söyledi Müdür Bey… Ben de kendisine “Müdür Bey daha önce hiç açıklamadım, size dahi hiç kimseye söylemedim, fakat siz Bilsem müdür yardımcısı olacağınız vakit Bakanlık’tan bizzat şahsımı arayıp referans olarak fikrimi sorduklarında olumlu yanıt verdim sizin için, ben sizin adaletli ve hakkaniyetli bir insan olduğunuzu düşünüyorum çünkü” dedim...

“Teşekkür ederim ama ben sizi istemiyorum, dilekçe verseniz de, Vali Bey'e isminizi göndermeyeceğim” dedi...

Nedenini sordum Müdür Bey'e…

Daha önceden birlikte görev yaptığı, bir köy okulundan “Arkadaşıma söz verdim, görevlendirme ile o müdür yardımcısı olacak” dedi...

Sistemi ve işleyişini bildiğim için...

Uzatmak istemedim, “Siz bilirsiniz” dedim kalkıp odasından çıktım...

Neymişşşş, neymişşşş?

Bilsem ile alakası dahi olmayan bir arkadaşına Bilsem’de yönetici olması için söz vermiş… 

Hopppaaalaaa 

Eeeee ben neyim Bilsem'de, ırgat mıyım?

Yahu bu okullar milletin! 

Makamlar devletin!

Liyakat sistemi nerede? O çöp… 

Neden peki?

Çünkü; görevlendirme sistemi yüzünden...

Kaldır bakalım görevlendirme sistemini, MEB’de mobbing ve torpil kalıyor mu, kalmıyor mu?

BİLSEM MÜDÜRÜNÜN VE MÜDÜR YARDIMCILARININ, BİLİM İNSANI ÖĞRETMENLERDEN OLMASI ŞART 

Birinci Müdür Bey gitti, yerine gelen ikinci Müdür Bey…

Yine aynı sistemi devam ettirdi...

Bir öğretmen yüzlerce TÜBİTAK projesi yaparken, şahsıma yine TÜBİTAK projesi tamamen yok, yasak… Göreve giden öğretmenlerin derslerine giremeyen çocukların bakıcılığına devam sistemi… Neden peki? Çünkü ben TÜBİTAK projesi yaparsam Bilsem’e para kalmıyor...

Anaokulu öğretmeni muamelesi ile koskoca 10 yıl geçti...

Peki zarar gören kim oldu 10 yıl boyunca? Bilsem sınavınlarını hakkı ile, hukuku ile kazanmış gözümün bebeği bilsem öğrencileri, ulusal ve uluslararası matematik projeleri yapmaktan mahrum kaldılar...

Sayın MEB, açık seçik şekilde söylüyorum: 

Bilsem öğrencileri 10 yıldır TÜBİTAK matematik projelerinden marum kaldılar...

Kaybeden kim? Bilsem öğrencileri ve ülkemiz…

Denklem bu kadar basit...

Bir Bilsem bilim öğretmeni olarak TÜBİTAK projelerinde en verimli 10 yılım hiç oldu gitti, sırf mobbingler yüzünden...

ŞİMDİ BU MÜDÜR BEY DE TERFİ ALIRSA… 

SONRA YERİNE KİM BİLSEM MÜDÜRÜ OLACAK?

İki aday var...

BİRİNCİ ADAY

Sırf bir dilekçe vererek hiç EKYS'ye dahi girmeden müdür yardımcısı oldu, görevlendirme sistemi ile...

Şahsımdan 2-3 yıl sonra Bilsem’e geldi...

Müdür yardımcısı olduktan sonra EKYS'ye girdi...

Önce makam, sonra EKYS sınav sistemi...

Lisans mezunu. 

Daha sonra uzaktan, paralı tezsiz yüksek lisans yaptılar...

Bu paralı lisansüstü eğitim de gariplikler barındırıyor ama bu farklı bir yazının konusu olabilecek kadar vahim zaten…

Maksat akademik kariyer yapmak olsun diye çıkarılmış bir sistem...

İKİNCİ ADAY

3-5 yıllık öğretmen, lisans mezunu… 

EKYS’ye girmiş, Bilsem’de kimsenin haberi yok… 

Sessiz sedasız şekilde, anında müdür yardımcısı oluverdi...

Tabi ki son iki yılına bakmak lazım… 

Çünkü ben her alanda engellenirken… 

Diğerinin Ek-2 puanı fazla olsun diye, son iki yılda puan kazanması için ne tür çalışmalar yaptırdılar, orasını bilmiyorum. Hepsi gizli saklı işler...

Belli ki müdür beyler kendisini çok önceden kararlaştırılmışlar ve ona göre arkadaşı hazırlamışlardır diye düşünüyorum...

Çünkü icazet almadan, müdür beyler izin vermeden yönetici olmak mümkün değil...

Olmuş olsa, şahsen bu kadar akademik kariyer ile ben olurdum...

BİRİ TERFİ ALDI GİTTİ, DİĞERİ MÜDÜR OLDU, YİNE AYNI SİSTEM DEVAM ETTİ...

Kısaca anlatmak istediğim şu husus: 

Doktoralı bilim öğretmeni varken...

Lisans mezunularını yönetici yapmak ile bilim ve sanat maalesef ilerlemiyor… 

Yerinde saysa yine iyi, geriye gidiyor.  

Bizzat tam 10 yılda bunu gördüm, deneyimledim...

Akademik sahanın dinamiklerini bilmeyen, o alanda kendini kanıtlamayı bırakın henüz daha varlığını kimsenin bilmediği yöneticiler, bilimsel çalışmalarda öğrencilerin önünü nasıl açabilir? 

Yeniliklerle kuşanmış dünyada nasıl rekabet edebilir?

Proje çalışacak öğretmenlerini baskılamadan, yüklerini nasıl hafifletebilir? 

Akademik bağlantıları ahbap çavuş mantığından çıkarıp nasıl profesyonel bağlama taşıyabilir?

ŞİMDİ Kİ MÜDÜR YARDIMCILARINDAN BİRİ BİLSEM’E YENİ MÜDÜR OLSA NE DEĞİŞECEK? 

Çok açık söyleyeyim:

Elimden sırf yönetici olmak istiyorum diye ek derslerim alınırken...

Elimden caydırma yönetimi ile TÜBİTAK proje öğrencilerim alınırken...

Dilekçelerim sümen altına atılırken...

10 yıldır sınıf ihtiyaç listem dahi karşılanmazken…

Daha doğrusu çeşitli mobbinglere maruz kalırken… 

Hiç ses çıkarmamış…

Hiç destek olmamış…

Bir kere olsun “Hayırdır, sana neden böyle yapıyorlar arkadaşım?” diye sormamış…

Müdür yardımcıları…

Bilsem’e Yeni Müdür olacaksa, hiç gerek yok! 

Eskisi kalsın. 

Çünkü değişen ve gelişen hiçbir şey olmayacak… 

Deneyim ve tecrübe sahibi uzman bir öğretmen olarak görüşüm bu yönde...

İki yıl boyunca hiç sesini çıkarmamış, komple sessiz kalmış ve hiçbir şey olmamış gibi, herşey yolunda imiş gibi davranan müdür yardımcıları Bilsem’de ne gibi bir başarı veya müdür yardımcısı olarak yöneticilikte ne gibi başarı gösterdiler ki terfi alıp müdür olabilecekler? Burada asıl sorulması ve cevaplanması gerek soru, aynen bu...

Öğretmenlerin başarısını, sanki çok destek oluyorlarmış gibi yöneticilerin başarısıymış gibi algılamak da başka bir çarpıklık…

BİLİM ÖĞRETMENLERİNE ANCAK BİLİM ÖĞRETMENLERİ YÖNETİCİLİK YAPABİLİR...

10 yıl Bilsem olmak üzere, 20 yıllık işin mutfağında yetişmiş, tozunu dumanını yutmuş, akademik kariyer yapmış, deneyimli, tecrübeli, uzman bir bilim öğretmeni ve eğitimci bir gazeteci olarak benim naçizane fikrime Sayın MEB kulak verirse...

Bilim insanına ancak Bilim öğretmenleri yöneticilik yapabilir…

Onları bilimsel olarak yönlendirebilir, teşvik edebilir… 

Başta TÜBİTAK projeleri olmak üzere, ulusal ve uluslararası düzeyde projelerde bir kişinin tüm sorumluluğu ve zorluğu üstlendiği birbirinin neredeyse aynı projeler etrafında boşa kürek çekmek yerine, sağlam bir ekip çalışmasının kurgulanmasana yardımcı olabilir…

Çalıştayların, kongrelerin, konferansların, panellerin işleyiş sistemini bilen, çeşitli Bakanlık çalışmalarına katılmış, deneyimli, akademik bilim öğretmenleri bunu yapabilir...

Hatta ilçelerin ve illerin sadece evrak işi yapmasının dışına da ancak böyle çıkılabilir… 

Sayın MEB, naçizane fikrime kulak vermezse…

Bilsem öğretmenleri daha çok engellenir, daha çok mobbing görür, yapılabilecekken daha çooook TÜBİTAK projeleri yapılamaz, engellenir...

Kaliteli bilim öğretmenleri bu cendereden sıkılıp daha çoooookk bir bir kaybedilir… 

Buna bağlı olarak Bilsem öğrencileri TÜBİTAK projesi yapmak yerine, daha çoooook Bilsem’e gelir, gider; iş bilmeyenlerce daha çoooook toplama-çıkarma öğretilir...

Karar ve vebal Sayın MEB'in… 

Yoksa karar verici merci ben değilim, ben kimim ki? Naçizane fikrini, deneyim ve tecrübelerini söyleyen biriyim... Elçiye zeval olmaz…

Dr. Meryem ÇILDIR