‘’Akşamlardan gecelerden senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzaklarda esen
Durgun sular gibiyim, azalacağım
Bir gün birden bire çıkıp gelmezsen’’ (kendini arayanların yolculuğunu anımsatır bana)
Sezai Karakoç/MONA ROZA

ASGARİ ÜCRETE ZAM GELİR SENDEN SES GELMEZ ŞAİR

Ara ara yoklayan bir sancının esiri oldum. Ne doğurabiliyorum kelimeleri, ne de yokluğa gönderebiliyorum bir süredir.Yok saymanın tarifsizliğini anlatabilir misin? Araf’ta kalmak, susmakmış, dur-mak,özüne dönmekmiş. Arafat’ta vakfe böyledir olsa gerektir.
Hacer gibi Sa’y eder,İbrahim gibi tapındıklarımızı KURB’an eder, Meryem gibi susar,İSA gibi hakkı konuşuruz, değil mi? MERYEM gibi, MESİH’i doğurmamış olsam da ,anladım ki yazmak, boynumun borcu…Ezan sesi yüreğime esenlikler getirir şimdi. Yeniden Bismillahirrahmanirrahim öyleyse.
Bana kelimelerden dualar süsle şair,
Tüy gibi hafif olsun, ne saçlarımda izi ne ruhumda ağrısı kalsın.
Kadınlar; ağrılarını kelimelere sığdıramayanlardır,
Yaz bi kenara şair,heybende dursun…

Asgari ücrete ek bütçe istenmiş, 4 bedenimde şimşekler çakmış ,kapitalist sistemin uygulayıcısına anda haykıran bir yumruk atmışımdır. ’’Kelimelerin bittiği yer’’ kavramı bana göre değil. Yaşanan şok dalgası kelime dizilimi yapabilme yetisinin rotasını şaşırtmış olmalı, ne yazsam yakışmıyorlar yanyana.
Algılarıma sahip çıktım, kirletmesine izin vermedim kapitalizmin ve cici görünümlü oyuncaklarının. Toplumsal ya da bireysel algıları yanıltmak da haramdır şair, rengi fark etmeksizin yalan söylemek de. Haram varsa bir yerde Fitne vardır, bozgun vardır, iftira ise ,ısrarlı yalanların siyam ikizi olabilir. Aklını kullanabilen biri, ekonomide yalan söylemenin ve algılarla oynamanın kul hakkı olduğunu anlayabilir. Bu durumun El Cezeri’ye ,peygamberlere Kitaba var oluşa, milletime, şahsı manevime, mesleğime, Adil Düzen’e İnsan fıtratına daha nice nicelere hakaret olduğunun farkına varabilir. Ekonominin anlaşılması için ağız dolusu yabancı kelimeler kullanmam gerekmediğine inananlardanım çünkü, doğru olan, basittir kolaydır, Albert Einstein’e göre; 6 yaşındaki çocuğun anlayabileceği basitliktedir. Ek bütçe istemenin sırrını öğrenmek istersin değil mi? Tek cümle ile ’’biz bu işi bilmiyoruz’’ demektir.Öbür türlüsü vatana millete devlete ihanettir, bilgilerim dahilinde.
İns’an canlısının varoluş sebebinin; yeryüzünde dengeyi korumak, bozulunca da yeniden inşa etmek olduğunu oku emrine uyanlar kavrayabilir. Allah akıl nimetini herkese eşit vermiş. Akl etmez misiniz diye sorması boşuna değil. Haydi, Usta Fabrikatör’ün, (Yaradan) ısrarla vurguladığı aklımızı kullanalım da bozulan dengeyi yeniden inşa edelim.
Son yıllarda faiz giderleri yükselmeye başlayan Türkiye 2022 yılının ilk iki ayında 57,9 milyar lira faiz ödedi.
Bu miktar 2017 yılının tamamında ödenenden daha fazla. Faiz neydi peki? Haram değil mi? Peki haram ne? Allah’ın sınırları…
Allah’ın sınırını çiğneyenlerin yaptığı bütçe ile halkı yönetmek mümkün mü?
Devlet dediğiniz yapı, insan canlısının hayatını kolaylaştırmak, insana hizmet etmek, için vardır. Yani devletin varlık sebebi insandır.
80 milyonun hayatını her alanda kolaylaştıran, disipline eden istişare ile yön alan yön veren öngörü sahibi yöneticilerle DENGE yi koruma görevini baştacı eden, İNSAN canlısını merkeze alan, ben bilirim değil, birlikte daha iyi biliriz yaklaşımında bir sistem olmalı.
Nereden baksam her şey karmaşık bir hale gelmiş. İnsan canlısı, bu kadar mantıksız ve sonuca bir türlü ulaşılamayan zorluk karşısında kendini uyuşturmaya meyleder.TV ile madde ile, aşırı iktidar yanlısı ya aşırı muhalif olmak ile.

Denge bozulmuştur çünkü, akl’etme melekesi devre dışı kalmış, egoma sağlık dediğimiz zihin beden aşırı güç sahibi olmuş, tüm bedenlerimizi (duygu beden,zihin beden,ruh beden,fizik beden) ele geçirmiş ve negatiften beslendiği için çıkmaz sokaklarda tıkanıp kalmış, ruh aslında böyle olmadığının farkında olmasına rağmen bunu kanıtlayamamanın acısıyla, bedende sıkışıp kalmış hastalıklar ortalığa saçılmaya başlamıştır dünya fizik bedenin deneyim alanıdır. Devleti yönetenler dengeyi koruma görevini ihmal etmenin yanı sıra, çatışma yaratan, ötekileştiren davranışlar sergiliyorsa, milletin akıl nimeti hayli zarar görüyordur. Hayatın her alanında DENGE yi korumak adaletin gereğidir.
Peki asgari ücrete %30 zam yapılmasına bir göz atalım.en basit haliyle enflasyonu arttırır,her şeyde fiyat artışı olur,asgari ücretlinin alım gücünde hiçbir artış olmaz olmadı. Da nereden mi biliyorum çünkü,esnaf asgari ücret oranında ürünlere zam yaptı yapmak zorundaydı.Enflasyon ile ilgili temel bir bilgi(güvenilirdir yayabilirsiniz):
Enflasyon:
1.Normal olarak işleyen bir ekonomiyi etkilemez.
2.Siyasi irade öyle istediği için enflasyon olur.

İns’an canlısı tekamül yolculuğunda
1.Kendisinin donatıldığı yetenekleri farketmeden,
2.Başına gelen her şeyin sorumluluğunu almadan yol alamaz. Yani bu film senin,derhal başrolüne dön, Yaratıcıyı suçlama hakkın olamaz çünkü Cüz’i irade ile donatıldın.
Oy veren kim bir düşün istersen. Hakikati anlatanların iftiraya maruz kalmasını seyretmen’’en şerefli mahluk’’ olma özelliğine yakışır mı? Ya da doğru yanlış ayrımı yapmadan bilgiyi ölçüp tartmadan o’cu, şu’cu, bu’cu değil de biz birlikte güçlüyüz sinerjisini yakalaman gerekmez mi?

Devleti yöneten siyasa mekanizmasının 20 yıldır başında bulunanlar, kendini tanrı yerine koymaktan vazgeçebilmeli,1.maddeyi farkedip hayata geçirebilme duruşu önemlidir.
Efendim 1.maddeye baktığımızda ‘’sizin yaratıcı tarafından donatıldığınız yetenekler’’ arasında devleti adaletle yönetme yeteneği mevcut değil. Lütfen öz varlığınıza armağan edilen yetenekleri fark ediniz ve işin ehli (yönetme yetisine, bilgisine, ahlakına, ehliyetine sahip) olanlara anahtarları veriniz.
‘’Dünya lideri’’ lafzının, algılar uyandığında boş bir cümle olduğunu herkes görebilir. Mesleğim gereği Maliye bakanlığı ilgi alanıma girdiğinden Sayın bakan’ın, donatıldığı yetenekler arasında, komedyenlik ya da neşe kaynağı olma yetisini ilgili mecralarda kullanması en doğal hakkıdır. Ancak sayın bakan bu yetisini Maliye bakanlığında kullanmak suretiyle hem bize hem kendine hem de ilgili makama zulmetmektedir. Aslın maliyeyi kendisinin yönetmediğini biliyor olmak da ayrı bir acıtır sol yanımı.Toprağımız var; afrika’da toprak kiralanıyor, yem, gübre, şeker fabrikaları kapatıldı. Gerek çiftçilik gerekse fabrikasyon bazlı üretim 20 yıl içinde aşama aşama bitirildi. Teşvik yalanları ile hem esnaf, hem de çiftçi hem de millet kandırılıyor. Hangi teşvik?
İşyeri açarken Kosgeb teşvikleri var deniliyor,. Şartları sağlasanız da bir yerde bir mazeret ile teşvik alamıyorsunuz. Alabilenler kimler biliyor musunuz? İktidar tarftarı olanlar ve bunu il ilçe yönetimi tarafından hatta ileri seviye icazet ile belgeleyenler…

Haram varsa fitne olur, fesat olur. Helal’in hesabı haramın azabı vardır öyleyse cennet ile cehennem an’dadır değil mi? Akl’etme zamanımız geldi ey İns’an, bu beden ölümü tadacak bu nefs dünyadan ayrılığı yaşayacak. Gün içinde her nefes alışta dirilen,her nefes verişte ölen olduğunu da hatırlayabilirsin.
Ve biliriz ki ruh ölümsüzdür.

‘’Ölen beden imiş aşıklar ölmez’’kaidesinde, ruh bilir aslında yanlış yaptığını,gel özüne dön ruhunu dinle. Yaptıklarının sorumluluğunu al ve Rabbinden af dile. Her hastalığın şifa bulsun tövbe ile, hayatına tertemiz bir sayfa aç ve yenilen, yeniden başla Bismilahirrahmanirrahim ile.

Kınayanın kınamasına aldırmadan yap bunları…Dengeye gel ve Devlet idaresinin denge olduğunu hatırla lütfen.Hocası tarafından ‘’çerez dükkanı işletemezler’’ icazetini ve devlet idaresinin ‘’emanet’’ idare etme sanatı olduğunu hatırla.
İslam-selam-barış dini bilirsin ya hani.
Kadın erkek,eril ve dişil, iyi ve kötü, gece ile gündüz herşey zıddıyla kaim dualite alemindeyiz. Yani her şey bize DENGE yi hatırlatır. Seni yaratan Kudret sahibi Usta Fabrikatör, seni mutlu edecek olanı da mutsuz edecek olanı da biliyordur değil mi? DENGE de kal ey can,


Sana bugünlük bu kadar ağrı bıraksam yeterlidir zahir, sancılarım depreştikçe kelimeler coşuyor şair. Düşünsene ağrıya ağrıya güçlendiğimizi, yaşanabilir Bir Türkiye’yi birlikte el ele inşa ettiğimizi. Şair kim dersen SEN’sin.Meryem gibi susmaların vakti bitti,İsa gibi kundakta da olsan hakkı haykırma vaktidir. Sen Allah’ın kelimi değil misin ey can?

‘’Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden
Martılar konuyor omuzlarıma
Gözlerin İstanbul oluyor birden’’ İstanbul-Yavuz Bülent Bakiler