Allah’a ve Rasûlüne Karşı Savaş: Kredi Kartı Tuzağında Riba'nın Tahakkümü

​I. Giriş: Büyüme Paradigmasının Maskelediği Adalet ve Ahlak Krizi

​Modern finansal sistemin "büyüme motoru" olarak sunduğu Faiz (Riba), sadece bir maliyet kalemi değil; köklü bir ahlak, adalet ve sosyal huzur sorunudur. Risksiz sermaye getirisi olan faiz, paranın parayı doğurmasını meşrulaştırarak serveti küçük bir azınlığın elinde toplarken, emeği ve üretimdeki riski değersizleştirir.

​Faiz, toplumsal sınıflar arasındaki makası açarak sosyal barışı zedeleyen temel mekanizmalardan biridir. Bu düzenin en yaygın ve sinsi aracı ise, çağdaş finansal sistemin bir uzantısı olarak hemen her haneye sızan kredi kartları mekanizmasıdır.

​Bu yazı, Riba'nın sadece bireysel bir fıkıh meselesi değil; ilahi hükmün kesinliği üzerinden okunması gereken, ekonomik adaleti ve toplumsal etiği tehdit eden bir ulusal mesele olduğunu savunmaktadır.

​II. İlahi Hükmün Kesinliği: Mutlak Yasak ve Vahiydeki Uyarı

​İslam Hukuku, faiz (Riba) konusunda Kur'an ve Sünnet ışığında en katı ve belirleyici hükümleri getirmiştir. Bu yasak, toplumun temel ekonomik dengelerini ve ahlaki yapısını koruma amacını taşır.

​A. Kur'an'daki Hüküm: İman ve Sorumluluk

​Kur'an-ı Kerim, faizle muamelede ısrar edenleri, sadece basit bir mali ihlalde değil, bizzat ilahi otoriteye karşı bir meydan okuma ve kişinin imanını tehlikeye atan bir eylem içinde konumlandırır. Allah (c.c.) bu husustaki kesin uyarısını şöyle buyurmuştur:

​"Ey iman edenler! Eğer gerçekten mü'min iseniz Allah'tan korkun ve faizden arta kalanı bırakın. Eğer bunu yapmazsanız, Allah'a ve Rasûlüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tövbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş olursunuz, ne de haksızlığa uğratılmış olursunuz." (Bakara Sûresi, 278-279)

​Ayeti Kerime, faizi terk etmeyenleri doğrudan ilahi iradeye karşı bir eylem içinde konumlandırarak, meselenin fıkhî ciddiyetini vurgular. Bugün bu ilahi uyarının ekonomik yansımasını, milletin her ay ödediği somut faiz faturasında görmek mümkündür. Örneğin, Merkezi Yönetim Bütçesi'nden sadece 2025 yılının bir ayında (Nisan) 260 milyar TL'yi aşan bir faiz gideri gerçekleştirilmiştir. Bu rakam, bütçenin reel üretim, eğitim ve sağlık yerine finansal spekülasyona nasıl kurban edildiğini göstermektedir.

​B. Sünnet'te Suçun Kapsamı: Toplumsal Vebal

​Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu mutlak yasağı desteklemiş ve suçu bireysellikten çıkarıp toplumsal bir vebale dönüştüren lanetler bildirmiştir:

​"Faiz yiyeni, yedireni, faiz muamelesini yazanı ve ona şahitlik yapanı Allah lanetlemiştir. Ve buyurmuştur ki: 'Bunlar günahta eşittirler.'" (Müslim, Müsâkât, 106)

​Bu hadis, modern finansal sistemin aracılık eden tüm unsurlarını kapsayarak, faiz döngüsünün içinde yer alan herkesin bu büyük günaha ortak olduğunu net bir şekilde ortaya koyar. Nitekim, devletin sadece 2025 yılı için öngörülen toplam faiz faturası bile 2,0 trilyon TL seviyesindedir. Bu büyüklük, vebalin bireyselden ulusal boyuta ulaştığını ispatlamaktadır.

​III. Kredi Kartları: Riba'nın Çağdaş Mekanizması ve Meşrulaştırılması

​Kredi kartları, çağdaş finansal sistemin borçluluğu bireyselleştiren ve Riba mekanizmasını her haneye sızdıran en yaygın aracıdır. Geçici bir refah illüzyonu oluşturarak, kişileri gelecekteki emeklerini bugünden ipotek etmeye zorlar.

​A. Haram Sözleşme ve Sisteme Ortak Olma

​Kredi kartının haram olma hükmünün temel kaynağı, işlevi değil, tabiatıdır. Kart, özünde bir şarta bağlı faizli borçlandırma sözleşmesi üzerine kurulmuştur. Kartı kullanmak, temelinde faizli borç verme hükmü bulunan bir sözleşmeyi kabul etmektir.

​Aldatıcı Mekanizma: "Zamanında ödersen faize düşmezsin" argümanı, harcama alışkanlığını kontrolsüz hale getirerek İslami iktisat prensibi olan iktisatlı yaşamayı kökünden zedeler.

​Hükmün Kaynağı: Ödeme vadesinin aşılmasıyla devreye giren gecikme faizi, kesin olarak yasaklanmış olan Nesi'e Riba'sının (Vade Faizi) bizzat kendisidir. Faiz ödememek, günahın tamamından kurtulmak anlamına gelmemektedir; kartı kullanma eylemi, temelinde haram bir sözleşmeyi kabul etmek suretiyle kişiyi bu vebale ortak etmektedir.

​IV. Sosyo-Ekonomik Tahribat: Adaletin Yıkımı ve Ulusal İpotek

​Riba, sadece bireyin cüzdanını değil, ulusun mali ve etik yapısını da yıkan çok katmanlı bir vebaldir. Ekonomiyi reel üretimden uzaklaştırarak, rantiye sınıfını güçlendirir.

​A. Servetin Dikey Akışı ve Eşitsizlik

​Faiz sistemi, sermayeyi risksiz finansal spekülasyona yönlendirerek "Servetin Dikey Akışı"nı oluşturur. Parası olanın, emeği olmadan faiz getirisi ile daha çok kazanmasını sağlar. Bu sistematik sömürü, serveti toplumun alt ve orta kesimlerinden (üretim yapan, çalışan) sürekli olarak üst kesimlere (sermaye sahibi) doğru aktarır.

​Bu durum, İslam'ın temel iktisat prensibi olan "Servetin, zenginler arasında dolaşan bir meta olmaması" ilkesine (Haşr, 59/7) doğrudan aykırıdır. Faiz, toplumsal eşitsizliği derinleştiren birincil kaynaktır.

​B. Ulusal Fatura, Ekonomik Bağımsızlığın Kaybı ve Ulusal İpotek

​Riba'nın en ağır faturası, devletlerin borçlanma faizleri üzerinden ortaya çıkarak, ulusun geleceğini ipotek altına almasıdır.

​Milletin Emeğinin Yönlendirilmesi: Faiz ödemelerinin kaynağı, vatandaşlardan toplanan vergilerdir. Toplanan her kuruş vergi, üretim ve hizmet kalemlerine tahsis edilmek yerine, risksiz faiz ödemelerine aktarılmaktadır.

​Fırsat Maliyeti: Merkezi bütçenin hayati bir kısmı, herhangi bir üretim, eğitim, sağlık veya altyapı hizmeti karşılığı üretmeksizin faize kurban edilmektedir. Bu durum, ülkenin kalkınma potansiyelini baltalar ve mali bağımsızlığı yok eder.

V. Sonuç: Zorunlu Arınma ve Ahlaki Çözüm

​Riba, salt bir ekonomik enstrüman değil; bizzat toplumsal adaletin ve ahlakın merkezindeki bir krizdir. Sürdürülebilir refah, yalnızca emeği ve risk paylaşımını merkeze alan ilahi adalet prensiplerine göre finansal düzenimizi yeniden inşa etmekle mümkündür.

​Acil Eylem Planı: Tahribatı Durdurma ve Yeniden İnşa Vakti

​Kredi Kartlarının Sistemden Tamamen Çıkarılması: Borçlanmayı teşvik eden kredi kartları, adil bir geçiş süreciyle sistemden kesin olarak çıkarılmalı; işlemler yalnızca kişinin mevcut varlığına dayanan Banka Kartları (Debit Card) üzerine kurulmalıdır.

​Faizsiz Finansman Modellerinin Desteklenmesi: Reel yatırımlar için risk ve kâr paylaşımına dayalı faizsiz modeller (Katılım Bankacılığı, Sukuk vb.) katı fıkhi denetimle desteklenmeli, sermaye agresif bir şekilde üretime yönlendirilmelidir.

​Etik Finansal Okuryazarlık: Halk kitlelerine yönelik, "Borç Ahlakı" ve "Riba'nın Sosyal Maliyeti" konularında zorunlu ve ulusal bir eğitim seferberliği derhal başlatılmalıdır.

​Devlet Borçlanmasında Riba'nın Terki: Kamu maliyesinin üzerindeki Riba yükü, faizsiz Sukuk gibi araçlarla dönüştürülerek bütçe, üretim ve hizmete ayrılmalıdır.

​Nihai Mesaj: Riba, ilahi yasağın hükmünce, Allah'a ve Rasûlüne karşı açılmış bir savaşın ekonomik boyutudur. Hüküm kesindir: Ya borç zincirlerinin sessiz sedasız her evi esir aldığı bir toplumsal çöküşe mahkûm olacağız ya da adalet temelinde bir finansal arınmayı seçeceğiz. Üçüncü bir yol asla yoktur!

​FATMA YILDIZ