Temel Karamollaoğlu, 94 ruhu konusuna dair hükümeti ruh çağırır gibi 94 ruhu çağırmakla 94 ruhunun gelmeyeceği konusunda uyardı. Erbakan hocanın çok önem verdiği, istifa ettirilmeden bir gün önce hayata geçirdiği D-8'in 20 yıllık iktidarları boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 1 kere gündem yapılmadığını çünkü gündem yapmasına izin verilmediğini (!), bugün İsrail'e karşı durabilecek tek kurum D-8'in atıl bırakıldığını vurguladı.

Bilge Başkan, Gazze'de çocuklar açlıktan ölmeye başlarken iktidarın İsrail'e gıda ihracatı yapmasını sert bir dille eleştirdi. Refah kapısından geçmesine izin verilmeyen tırları hatırlatan Karamollaoğlu, uçmaya başlayan uçaklarımızın hava yoluyla Gazze'ye yardım götürmesi gerektiğini söyledi. Türk demenin Müslüman demek olduğunu belirten Karamollaoğlu, bu sebeple Anadolu'ya Boşnakların, Arnavutların geldiğini hatırlattı. İsrail gibi Amerika'nın tarihinin de soykırım dolu olduğunun altını çizen Karamollaoğlu, Türklerin-Müslümanların gittikleri hiçbir yerde soykırım yapmadığını vurguladı.

İtibar için israfın Hazreti Peygamber'in örnekliğine ters olduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, devasa borçlarını ödeyemez hale getirilen Türkiye'nin topraklarının ve topraklarının altındakilerinin haraç mezat satıldığını, eğer AKP ile yola devam edilirse Türkiye'nin varlığını muhafazasının tehlikeye gireceğini bildirdi. AKP öncesi asgari ücretlinin, emeklinin, memurun yaşadığı hayat standardıyla bugün yaşadığı hayat standardı arasında uçurum oluştuğunu hatırlatan Karamollaoğlu, 94 ruhunun İslam'ı kendi çıkarları istismar eden bir anlayış olmadığını vurgulayarak Erbakan hocanın halkı fakirlikten kurtarmak için tüm yurtta fabrikalar açtığını söyledi.

İSRAİL'E YARDIM ETMEKLE 94 RUHU GERİ GELMEZ

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu şunları söyledi:

"Refahyol iktidarında Erbakan Hoca Başbakanlığında denk bütçe yapılarak ve havuz sistemi hayata geçirilerek aslında ne kadar zengin bir ülke olduğumuz ortaya çıktı. İlk aşamada yüzde 50, yılbaşına kadar yüzde 130 zam verildi. Dönemin Türk-İş Başkanı bu olaya şahittir. D-8, Erbakan hoca Başbakanlık görevinden istifa ettirilmeden 1 gün önce hayata geçirildi. Tayyip bey, 20 yıllık iktidarında 1 kere D-8'i gündeme getirmedi. D-8'e sahip çıkmadı. D-8'i Türkiye kurmuştur. D-8 bugün İsrail'in karşısına çıkabilecek ve 'otur oturduğun yerde' diyebilecek bir kuruluştu. Niye bir kere ağzına almıyor? Alamaz. İzin vermiyorlar! Geçmişe dönünce bunlar hatırlanmak zorunda. 94 ruhu, medyumların yaptığı gibi bir ruh çağırma değildir. 94 ruhu, 'ülkeyi, belediyeleri nasıl ayağa kaldırırız, halkımızı nasıl fakirlikten kurtarırız, nasıl daha güzel şehirlerde yaşama imkanını biz milletimize veririz' in azmidir, kararlılığıdır. Biz (Saadet Partisi) bugün aynı kararlılıkla ayaktayız. Biz yaşanabilir şehirler oluşturarak yeniden büyük Türkiye idealini aşılayacağız. 

Sessizliğiniz Utanç Verici: Bu Saygısızlık ve İhanete Karşı Neden Suskunsunuz? Sessizliğiniz Utanç Verici: Bu Saygısızlık ve İhanete Karşı Neden Suskunsunuz?

Tayyip beyi her konuda anlamak mümkün ama İsrail konusunda anlamak mümkün değil. Sabah akşam İsrail aleyhine laf edeceksin sonra da İsrail'i ticari yönden sonuna kadar destekleyeceksin. Bu nasıl bir çelişki ya, bu nasıl bir mantık? İsrail'e gıda veriyorsun, Gazze'de insanlar açlıktan ölüyorlar. Bizim televizyonlarımız olayları pek takip edemiyor ama ben Al-Jazeera'den takip ediyorum. Artık kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar... Bütün hastaneler bombalandı. İnsanlar açlıktan ölüyor. Birisi çıkıp öldürmüyor, açlıktan ölüyorlar. Uçaklarımız uçmaya başladı. Yollayın havadan yardım ulaştırsın. Hiç olmazsa Gazze'ye havadan gıda yardımı yapsınlar ya. Efendim Refah kapısında giremiyormuş. Giremezse havadan at. Bunu bile yapamıyorsun. Şu anda dünyanın en gaddar ülkesi İsrail. Batılılar ondan geri kalır mı? ABD kurulurken Kızılderilileri yok ettiler. Biz Müslümanlar olarak, Türkler olarak Asya'nın içine Çin'e kadar gittik. Böyle bir katliam hiçbir zaman olmadı. Bizim gibi inananlar inandılar, inanmayanlar kendi inançlarında serbest bırakıldılar. 1900'lü yıllarda Anadolu'da yapılan istatistikler, Sivas'ta, Tokat'ta yapılan istatistikler burada yaşayan insanların takriben yüzde 65'inin Müslüman olduğunu gösteriyor. Mezheplerine göre de ayırmışlar. Geriye kalan yüzde 25-30'u Rum, Ermeni. Selanik'in yüzde 90'ı Müslümandı. Haritalar çizilirken bize bırakılmadı. Bunlar resmi istatistikler. Bu dönemi değerlendirirken rakamları doğru değerlendirmeye ihtiyaç var. Avrupa'da bulunan Türkler Anadolu'ya göçe zorlandılar. Anadolu'da bulunan Ermeniler doğuya, Rumlar da batıya göçe zorlandılar. Avrupa'da Türk kimdir? Birisi Müslümansa Türk'tür. Boşnaklar, Arnavutlar. Bunlar Türk diye Türkiye'ye gönderildiler. Bunlar Irk olarak Türk oldukları için değil Müslüman oldukları için geldiler. Sivas'ta Boşnaklar, Arnavutlar var. Türkçe de bilmiyorlar. Başta anlaşmada sorunlar çıktı. 

İstanbul adaylığına ismim geçiyordu. Sivas'taki başarılarımız ve İstanbul'daki Sivaslı nüfusu etkiliydi. Ben kabul etmedim. Erbakan hoca, kabul etmeme sebeplerimi takdirle karşıladı. 94 ruhu öyle doğdu. Bugün 94 ruhundan hiç bir eser yok. Hele de AK Parti'de hiç yok. AK Parti o ruhu bütünüyle terk etti. Şu anda AK Parti dediğiniz zaman nefsani duygular öne çıkıyor. Biz diyoruz ki, yolsuzluk olmasın, israf olmasın. 'Efendim itibar için israf yapılır' Yapamazsın arkadaş. İnancının gereği yapamazsın. Kendisi inşallah beni dinler. Müşriklerden sonradan Müslüman olan bir zatın kıssasıdır: 'Ben Hz. Muhammed (SAV) efendimizin, muazzam bir insan olduğu kanaatine geldim hayatını inceleyince. Ama peygamber? Onu yakıştıramadım ona. Ne zamana kadar? Mekke fethedilip Mekke'nin fethinden sonra Medine'ye 2 odalı evine dönünceye kadar. Yokluğa... Mekke'yi fetheden komutan, oradaki bütün varlıkları bir kenara bırakıyor. Medine-i Münevvere'de 2 odalı bir eve dönüyor. Ben bunu öğrendiğim zaman bunu yapsa yapsa bir peygamber yapar dedim o zaman onun bir peygamber olduğunu kabullendim.' diyor. Bu misali o dinlemiyor ki sadece, Tayyip bey de okuyor. Bu ne ihtişam ya Allah'tan kork. İtibardan tasarruf olmazmış. İlk yapılacak tasarruf sana itibar olarak çıkan harcamalardır ya. Yeter şu saray ya. Ona saray da demiyorlar, külliye. Adına ne dersen de. Senede milyarlar ödeniyor bakım için, çalışanlar için. Olur mu böyle bir şey? Bizim gibi bir memleket... Biz borca mahkum olduk. Borcu ödeyecek imkanlarımız kalmadı onun için Türkiye'yi haraç mezat satışa çıkardı sayın Cumhurbaşkanı. Toprakların altını da satıyoruz üstünü de satıyoruz. Böyle bir mantık olur mu? Türkiye, AK Parti iktidarıyla yola devam ederse varlığını -kim beni kınıyorsa kınasın ama hiç bakmam- muhafaza edemez! 21 yıl öncesine gidelim bir de bugüne bakalım. Açlık sınırıyla, yoksulluk sınırıyla, asgari ücretlinin, emeklinin, memurun ücreti neydi şimdi ney? Akıl alır gibi değil ya. Bir emekli açlık sınırının yarısının altında maaş alıyor. Olur mu böyle bir şey? 

Erbakan Hoca cami değil motor fabrikası yaptı. Ben İslamcı değilim Müslümanım demiştim. Niye böyle bir ifade kullandım. İslam'ı kendi menfaati için kullanmak İslamcılıktır. İslam'ı yaşamak Müslümanlıktır. İkisi birbiriyle bazen yan yanaymış gibi gözükür ama yan yana gelemez. Birisi İslam'ı istismar eder, öbürü ise İslam'a uymak için her türlü fedakarlıkta bulunur. Aradaki fark bu. 1992 yılındaki olaylarda benimle ilgili yapılmamış konuşmalar yapılmış gibi gösterildi. Sonradan ortaya çıktı ki ben bu olayları önleyebilmek için çok ciddi çaba sarf etmişim kalabalığı dağıtmak için. Bütün çabamıza rağmen beni ve bağlı bulunduğum siyasi partiyi zayıf gösterebilmek için ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiler. Özür dileyenler oldu. Konuşmalar yayınlanınca özellikle köşe yazarları ve gazetecilerden beni arayıp 'biz yanlış bir kanaate gelmişiz hakkını helal et' dediler. 5 şehirde Sivas dahil yaptığımız destansı belediyecilik sonrası 1994'te o ruh doğdu 29 il 8 büyükşehir olmak üzere biz belediyeleri, yüzlerce ilçe ve beldeyi kazandık. O dönem zaten bizi iktidara taşıdı. Erbakan hocaya büyük haksızlık yapanlara Erbakan hoca ciddi bir tavır sergilemedi, şimdi bir kısmı hapiste. Üzülüyorum."