Yolunda çöreklenen şu engerek

yolda yiğit

yiğit yolda gerek

Yollar hep sırlı gizemli gelmiştir nedense bana. Yol deyince içimi biraz heyecan biraz merak biraz da hüzün kaplar oldum olası. Hayatımızdaki kırılma noktalarını belirleyen içimizdeki yolların kavşak noktaları ya da ayrımlarıdır desek daha doğru olur. Bu yüzdendir belki de her yolculuğa çıkışımda yeni bir heyecan yeni bir keşfetme duygusu yeni bir gizemin kapısını aralama düşüncesi zihnimde.  

Yollar birleşmenin iletkeni olduğu kadar ayrılıkların da başlangıç noktası  değil midir?  Kişilik özelliklerinden değerlerimizden yanlış ya da doğrularımızdan sapma adımları aynı zamanda. Yaşadığımız mekandan ayrıldığımız gibi hayatımızdaki bazı şeyleri de geride bırakandır yol.  Biiteviye dönüp duran yaşantımızda başka bir yöne cevrilmenin, uzaklaşmanın mümkün  hale evrilmesidir.  

Sosyal yaşamın uğultulu devingenliği içinde kendini zembereğii  boşanmış saat gibi  biraz yorgun biraz paslanmış hisseden kent insanı yollardan medet ummaktadır.  Nefes almak yenilenmek ümidi ile bulunduğu ortamdan uzak,  dünyanın eldeğmemiş kuytu köşelerine sığınnmak ister.  Yollar; ev ve işyeri arasında sıkışıp kalmış, metro metrobus karmaşasından bunalmış zihinleri  dinlendirecek kurtarıcıdır böylesi bir yaşamda.  Tebdili mekanda ferahlık vardır düşüncesi ile yola çıkar rahatlariz.  

Kaygılarımızdan kaçarız,   korkularımızdan, olumsuz düşüncelerimizden,  istemediklerimizden,  başedemediklerimizden...

Misafirhanede bir misafir olduğumuzun farkına vardığımızda yolun hakkını verebiliriz diye düşünüyorum.  İşte o zaman yolların kavşak noktasında sirat-i mustekiym yönünü dogğrultabilir, dikenlere taşlara aldırmadan hızla yürüyebiliriz.  Yolun sonu sonsuza açılmaktadır.  Sonsuzluğun ebedi ikliminde yepyeni coşkulara kavuşmanın neşesini  yaşama imkanı vardır.  

Yiğitce yaşayıp yigitce savaşı kazanarak mutluluk ülkesine ulaşmanın imkanı yolun ayrımında gizlidir. 

Ne ki yol üzerinde  engerek oturmaktadır. 

Haydi yiğit olalım yollar açılsın.