Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu,  Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay'a hak ihlali kararını veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla ilgili TBMM'de ortak açıklama yaptı. Davutoğlu, "Hukuk düzenimize yapılan bir darbe var" diyerek Anayasa Mahkemesi'nin yanında oldukları mesajını verdi. 

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları: 

"Hukuk düzenimize yapılan bir darbe var. Bireysel başvuru hakkı insan hakkının bir parçasıdır. Devletin düzeninin teammülleri var. Demokrasi tarihimizin boyunca anayasanın aldığı kararının tartışıldığını görüyor muyuz. Bunun yapılma nedeni yargı bağımsızlığını tümüyle ortadan kaldırmak, bireysel başvuru hakkını anlamsız hale getirmek. 

AYM üyelerinin yanındayız. Demokratik değerlerin korunması için bütün partiler ve STK'larla hareket etmekte kararlıyız. Yargıtay Başkanı'na soruyorum, Yargıtay 3.dairesinin aldığı karar bütün kurumu temsil ediyor mu?

Gösteri yapmak anayasal haktır, gerekirse ona da başvururuz. Ümit ederiz ki buna gerek kalmaz.

AKP kitleleri üzerinden birileri devlete sızarak otoriter yönetimi kalıcı kılmaya çalışıyor"

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da tarihte görülmemiş bu olay için TBMM'de ortak açıklama yaptı.

Karamolllaoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şekilde:

AYM üyelerinin itham edilmesi kabul edilemez. Bundan dolayı üzüntü duyuyoruz ve atılması gereken adımların ciddi adımlar olmasını bekliyoruz. Bu yanlışlıkların düzeltilmesini bekliyoruz. Bu iş çok ileri noktalara kadar götürülebilir. Çözüm hukukta aranmalı.

'HUKUK DÜZENİNE DARBE VAR'

Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

İYİ Partide Yeni Başkan İçin Karar Günü İYİ Partide Yeni Başkan İçin Karar Günü

Dün akşamki kararın esasından çok usulüne bakmak gerek. Can Atalay konusunda tavrımız belli. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez oluyor. Devlet ve hukuk düzenimize yapılan bir darbe var. Anayasa mahkemesi kararının bağlayıcı olduğuna dair kesin hüküm var.

Şu ana kadar demokrasi tarihimizde anayasa kararının tartışıldığını gördünüz mü? Bunun yapılma sebebi yargı bağımsızlığını tümüyle ortadan kaldırmak. Siz bireysel başvuruyu AYM'ye yaparsınız karar da çıkar ama Yargıtay'da bir daire bütün hukuk sistemi by pass eder ve yok sayar.

'AYM ÜYELERİNİN YANINDAYIZ'

Bizim grup olarak tutumuz çok açıktır. Hukuk düzenine yapılan müdahaleye gerekli her yolu deneyerek hukuk kurallarını korumaya kararlıyız. Demokrasimizin geleceği buna bağlı.

Birincisi AYM üyeleri... asla kendilerini yalnız hissetmesinler. Tam yetki onlara aittir. Yapılmak istenen terör estirmek. Hukuk devletine meydan okuyan bir karardır suç duyurusu... AYM kararlarına herkes saygı göstermek zorundadır.

AK Parti yöneticileri ve kitlesine seslenmek istiyorum: İktidarda bulunanlar maalesef vahim bir hata yapıyorlar. AK Parti kitlelerinin getirdiği iktidar üzerinden birileri devlete sızarak otoriter bir yönetimi kalıcı kılmaya çalışıyor. Bütün AK Partililere sesleniyorum. Bugün uygulanan baskı 2008'de uygulansaydı AK Parti kapatılırdı.

Bugünden başlayarak meclisteki ana gündem budur. Milletvekillerimiz konuyu gündemde tutacak. Açık bir şekilde görevini kötüye kullanan Yargıtay üyelerinin bu tutumunu değiştirmesini bekliyoruz.

Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan iki lider CHP lideri Özgü Özel'in vatandaşları "Halkı, bu kalkışmayı da bastırmaya davet ediyoruz" sözleriyle sokağa çağırmasına ilişkin şunları söyledi:

CHP'NİN SOKAKTA EYLEM ÇAĞRISI

Karamollaoğlu: Sokakta eylem demek iktidara ihtardır. Yeri geldiğinde yapılabilir. Toplum da bu konuda bizim kadar hassas demektir. Bunu garipsemem.

Davutoğlu: Öncelik AK Parti'ye seslendik. Bu konuyu mecliste çözebiliriz. Külliyeye sızmış birilerinin Türkiye'yi götürmek istediği bu felaketin önüne geçecek şekilde giderlerse bu sorun çözülür. Hukuk ve devlet düzeni sarsılıyor.

Ümit ederiz ki ona gerek kalmaz. Mecliste bu sorunu çözeriz. Çözülmezse anayasal çerçevede eylemi yaparız.

'ŞU AN YAŞANAN ANAYASASIZLAŞTIRMA'

"AK Parti kitlelerinin getirdiği iktidar üzerinden birileri devlete sızarak otoriter bir yönetimi kalıcı kılmaya çalışıyor" sözlerine ilişkin sorulan "Grubun kim olduğuna" dair soruya yanıt veren Davutoğlu şu açıklamayı yaptı:

2017 referandumundan bu yana yapılan açıklamaları takip ederseniz bazılarının ta 70'li yıllardan beri süregiden arkaik düşüncelerle Türkiye'deki otoriterleşme çabalarında yer almaya çalıştıklarını görürsünüz. Demokratik teammüller varken kendisinden menkul yetkilerle milli ve gayrimilli tanımlama yetkisini sana kim verdi. Sen memursun otur oturduğun yerde. Türkiye Cumhuriyeti sahipsiz değil. Bir kişiyi kastetmiyorum. Bulunduğu makam sanki yorum yapma yetkisi olan bazı kişiler var.

Bu mesele Erdoğan meselesi AK Parti meselesi değil. Adım adım otoriterliğe götürüyorlar. Fiilen anayasızlaştırma yaşanıyor. Türkiye'de şu an yaşanan anayasasızlaştırma.

Türkiye'yi şu an anayasasızlaştırmak isteyen bir grup var. Bunlar AK Parti'yi de esir almak istiyorlar.


Ne olmuştu?

Can Atalay, Gezi Parkı davasında 18 yıl hapse mahkum edildikten sonra 14 Mayıs'ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde TİP'ten milletvekili seçilmişti. Atalay'ın, "milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi" talebiyle yaptığı başvuru, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce reddedilmişti. Milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazandığı gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştı.

Sürecin devam ettiği sırada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı. AYM de başvuruyu kabul ederek oy çokluğuyla 25 Ekim'de Can Atalay'ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. AYM'nin kısa kararı Gezi davasına bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.