YouTube kanalında açıklamada bulunan Gazeteci Sabahattin Önkibar, dün gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarında, Türkiye için dikkat çeken "son asrın en parlak günleri" benzetmesi konusunda yorumda bulundu. Önkibar'ın, Erdoğan'ın açıklamalarının ekonomik verilerle kıyaslandığında tamamen zıt olduğunu belirtmesi dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Temmuz 2025’teki Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklama, Türkiye’nin “son asrın en parlak günlerini yaşadığı” iddiasıyla yankı uyandırdı. Ancak bu sözler, ekonomik verilerle taban tabana zıt. 2024’te Türkiye, 183 ülke arasında en fazla yoksullaşan ülke olarak öne çıkıyor. Enflasyon oranları %70’i aşarken, Türk Lirası’nın değer kaybı Türkiye’yi dolar bazında dünyanın en pahalı ülkelerinden biri haline getirdi.
ORMAN YANGINLARI VE CHP’YE YÖNELEN SUÇLAMALAR
Erdoğan’ın “itfaiye belediyelerin işi” diyerek orman yangınlarının sorumluluğunu CHP’li belediyelere yüklemeye çalışması, siyasi tartışmaları alevlendirdi. Elektrik ve doğalgaz zamlarının faturasını da muhalefete kesen hükümet, yangınlarda da benzer bir strateji izliyor. Ancak Bursa’daki bir yangının failinin, FETÖ bağlantısı nedeniyle TSK’dan atılan eski bir astsubay olduğu ve sabotajı itiraf ettiği ortaya çıktı. Bu gelişme, yangınların arkasında daha karmaşık dinamikler olduğunu gösteriyor. Hükümetin CHP’yi hedef alması, asıl sorunlardan dikkat dağıtma çabası mı?
SİLAH FUARI VE İSRAİL TARTIŞMASI: ÇELİŞKİLER YUMAĞI
Erdoğan’ın 22 Temmuz 2025’te başlayan IDEF 2025 Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nı övmesi, fuarda İsrail’e silah sağlayan şirketlerin yer almasıyla eleştiri topladı. Filistin meselesinde sert söylemleriyle bilinen Erdoğan’ın, bu şirketlerin katılımına izin verilmesi sorgulanıyor. Dahası, Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın ortağı olduğu Leonardo şirketinin İsrail’le yakın ilişkileri olduğu iddiaları medyada yer buldu. Türkiye’nin bu şirketlere kapıyı açması, hükümetin Filistin politikasıyla çeliştiği yönünde eleştirilere yol açtı. Neden yasaklama getirilmedi?
CAMİ AÇILIŞLARI VE LAİKLİK TARTIŞMASI
Erdoğan’ın cami açılışlarını bir başarı olarak sunması, laiklik tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Laik bir devletin cumhurbaşkanının bu tür icraatlarla övünmesi eleştirilirken, asıl meselenin cami sayısını artırmak değil, manevi boşluğu doldurmak olduğu belirtiliyor.
İddialara göre, AKP döneminde ateist ve deist sayısı 2 milyondan 15 milyona yükseldi. Bu veri, resmi kaynaklarla doğrulanmasa da, toplumdaki dini eğilimlerdeki değişimi yansıtıyor. Hükümet bu tabloya nasıl yanıt verecek?
“ANKARA EKSENLİ SİYASET” NE ANLAMA GELİYOR?
Erdoğan’ın CHP’ye “Ankara eksenli siyaset” yapma çağrısı, muhalefet cephesinde şüpheyle karşılandı. Bu çağrı, CHP’nin hükümetin çıkarlarına boyun eğmesi, hatta ABD ve Avrupa’nın taleplerine uyması olarak yorumlanıyor. Suriye’nin bölünmesine göz yummak, PKK’nın sınırda güçlenmesine sessiz kalmak ya da laiklikten vazgeçip federal bir sisteme geçmek gibi iddialar, bu çağrının ardındaki niyetleri sorgulatıyor. Erdoğan, CHP’yi kendi siyasi ajandasına mı çekmeye çalışıyor?
BAŞDANIŞMAN KILIÇ’TAN TUZAK SORU MU?
Erdoğan’ın başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç’ın gençlerle buluşmasında, “Erdoğan Türk devletine ihanet eder mi?” sorusunu yöneltmesi şok etkisi yarattı. Bir genç kızın “Evet” yanıtı sonrası ortam gerilirken, bu sorunun amacı tartışma konusu oldu. Cumhurbaşkanına ihanet suçlaması, Türkiye’de hapis cezası gerektiren ağır bir suç. Kılıç’ın bu sorusu, gençlere tuzak mı kurdu, yoksa başka bir siyasi manevra mı? Kılıç’ın Dışişleri Bakanlığı’na hazırlanması ise liyakat tartışmalarını alevlendirdi.
FETÖ TEHDİDİ: ORMAN YANGINLARINDAN SABOTAJA
Bursa’daki yangın failinin FETÖ bağlantılı bir eski astsubay çıkması, örgütün hâlâ aktif olduğunu gösterdi. Sabotaj itirafı, FETÖ’yü “ölümcül bir virüs” olarak niteleyen eleştirileri haklı çıkardı. Ancak hükümetin, kendi içindeki FETÖ unsurlarını temizlemediği iddiaları güçleniyor. YouTube’da yayın yapan FETÖ’cü isimlerin engellenmemesi, buna karşın muhalif gazeteci Fatih Altaylı gibi isimlerin hapse atılması, adalet sistemine dair soru işaretlerini artırıyor.
CHP’NİN KOMİSYON KRİZİ: TESLİMİYET Mİ, STRATEJİ Mİ?
CHP’nin, hükümetin “Terörsüz Türkiye” komisyonuna katılma kararı, parti içinde ve kamuoyunda kafa karışıklığı yarattı. Parti sözcüsü Deniz Yücel’in “Kendi önerdiğimiz komisyona girmeyiz diyemeyiz” sözleri, Özgür Özel’in eleştirel tutumuyla çelişti. Komisyona katılmak, CHP’nin Erdoğan, Bahçeli ve hatta PKK lideri Öcalan’a teslimiyeti olarak görülüyor. CHP, %8’lik DEM Parti tabanına değil, %92’lik çoğunluğa hitap etmeli mi? Bu karar, CHP’nin intiharı mı olacak?
DEM PARTİ VE PKK DAYATMALARI: TİYATRO MU ÇÖKÜYOR?
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PYD’ye silah bırakma çağrısına, DEM Parti’den ve PYD’den ret yanıtı geldi. PKK lideri Öcalan ve Kandil’in, Erdoğan’ın zayıf anını fırsat bilerek yeni anayasada Kürtlerin kurucu unsur sayılması ve özerklik gibi taleplerde bulunduğu iddia ediliyor. Hükümetin bu taleplere sessiz kalması, iktidarın PKK’ya “rehin düştüğü” yorumlarını güçlendiriyor. MHP tabanındaki huzursuzluk ise patlama noktasında.
İSFALT SKANDALI: İTİRAFÇI SERBEST, İMAMOĞLU HEDEFTE
İstanbul’daki İsfalt soruşturmasında, şirket başkanı Burak Korzay’ın itirafçı olup serbest bırakılması, CHP lideri Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan bir operasyon olarak görülüyor. İtirafçıların serbest kalması, adaletin siyasi araç olarak kullanıldığı iddialarını güçlendiriyor. Bu durum, İstanbul’un yönetiminde yeni bir siyasi krizin habercisi mi?
İSRAİL VE FİLİSTİN: SÖZDE DAYANIŞMA, GERÇEKTE SESSİZLİK
Erdoğan’ın Filistin hassasiyetine rağmen, İsrail’le ticari ve savunma ilişkilerinin devam etmesi eleştiriliyor. Yunanistan’da İsrailli turistlere yönelik protestolar yaşanırken, Türkiye’de benzer bir tepki olmaması dikkat çekiyor. Hükümetin İsrail’i kınama bildirilerine dahi imza atmaması, “ABD’yi kızdırmama” kaygısı olarak yorumlanıyor. İslamcı kesimlerin sessizliği ise “şerefsizlik” suçlamalarına yol açtı.
AZERBAYCAN’DAN BODRUM’A: ELİTLERİN YATIRIM OYUNU
Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in kızlarının, Bodrum’daki Mandaline projesine 500 milyon dolarlık yatırımla ortak olduğu iddiası, elitler arasındaki servet transferlerini gündeme getirdi. Doğrulanmamış bu iddia, otoriter rejimlerin zenginleşme modelini yansıtıyor. Türkiye’deki sessizlik, bu tür yatırımların normalleştiğini mi gösteriyor?
DİLAN ÇITAK OLAYI: AYRICALIK MI, HUKUKSUZLUK MU?
İbrahim Tatlıses’in kızı Dilan Çıtak’ın, polise meydan okuduğu ve araçla tehdit ettiği iddialarına rağmen serbest kalması, ayrıcalık tartışmalarını alevlendirdi. CHP’li bir belediye başkanı olsaydı aynı muamele görür müydü? Bu olay, hükümetin “sadık”isimlere koruma sağladığı algısını güçlendiriyor.
GERÇEKLER Mİ, ALGILAR MI KAZANACAK?
Erdoğan’ın “parlak günler” söylemi, ekonomik kriz, FETÖ tehditleri ve siyasi çelişkilerle gölgeleniyor. CHP’nin komisyon kararı, DEM Parti’nin dayatmaları ve hükümetin sessizliği, siyasi tiyatronun sonbaharda çökebileceğini işaret ediyor. Türkiye, gerçeklerle yüzleşip çözüm mü üretecek, yoksa algı yönetimiyle mi yoluna devam edecek?



