Deprem Öldürmez, İhmaller Öldürür

"6 Şubat 2023, 04:17..." 

Karanlık ve soğuk bizleri hiçbir zaman bir yıl önce bugün kadar derinden acıtmamıştı.

Sayısı halen belli olmayan, on binlerce canımızı kaybettiğimiz felaketin yıldönümünde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı, bir kez daha rahmetle anıyorum.

Doğa olayları olarak değerlendirilen, deprem, heyelan, göçük, grizu patlaması, orman yangınları ve sel gibi afetler, hayatın gerçekleri olsa da can ve mal kaybını insanın kendisi belirler. Nasıl diyecek olursak;

Deprem öldürmez; öldüren hatalarımızdır. Yerleşim alanlarının yanlış seçilmesi, imar durumu, denetimdeki eksiklikler ve imar afları gibi hatalar, can ve mal kayıplarını artırıyor.

Yine “sel” öldürmez; öldüren dere yataklarının imara açılması ve dere yataklarının daraltılmasıdır.

Deprem, sel, heyelan, göçük, grizu patlamaları ve orman yangınları, alınacak tedbirlerle minimuma düşürülebilir ve can kaybı en aza indirilebilir. 

Bir iktidarın, en önemli öncelikli görevi; deprem, sel, heyelan, orman yangınları, göçük ve grizu patlaması gibi muhtemel felaketler öncesi, can ve mal kayıplarını en aza indirecek tedbirleri almasıdır. 

Bütün bu tedbirleri alacak olan elbette İktidar ve Belediyelerdir. Peki bugüne kadar gelmiş geçmiş iktidar ve Belediyeler, tedbir yerine ne yapmışlar? Oy kaygısı veya bazı yetkililerin aldığı rüşvetle kaçak yapılara göz yumulmuş ve sonra da para karşılığında af çıkarmışlar! Sonuç acı ve göz yaşı! Sorumlu kim? İktidar ve Belediyeler, bedel ödeyen kim? Vatandaş.

Bir deprem ülkesi olan Türkiye'de, 8 tanesi AKP iktidarı olmak üzer 1948 ile 2018 yılları arasında toplam 20 imar affı yapılmıştır.

Yaşanan her depremden sonra imar afları gündeme geldiği halde, yine de, "para ve oy" uğruna tekrar tekrar imar afları çıkarılmıştır.

AKP'nin 2018 yılında çıkardığı imar affında, o günkü Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum öğünerek; "5 milyon 849 bin konut ve 1 milyon 237 bin ticari olmak üzere 7 milyon 86 bin adet bağımsız bölüm yararlanmıştır." demişti.

Kahramanmaraş merkezli depremin vurduğu 11 ilde, söz konusu bu af ile, toplam 294 bin 166 kaçak yapının affedildiği ortaya çıkmıştı.

Adana'da 59 bin 247, 

Adıyaman’da 10 bin 629, 

Diyarbakır’da 14 bin 719, 

Gaziantep’te 40 bin 224, 

Hatay'da 56 bin 464, 

Kahramanmaraş’ta 39 bin 58, 

Kilis’te 4 bin 897, 

Malatya’da 22 bin 299, 

Osmaniye’de 21 bin 107, 

Şanlıurfa’da 25 bin 521 yapı kayıt belgesi verildi.

Üstelik bu af sayesinde, vatandaştan tam tamına 26 milyar lira para toplandı.

Peki AKP iktidarı bu verdiği belge ve aldığı parayla, "konutlar depreme dayanıklı hale geldi mi?  Bir iktidar, para karşılığında ve oy uğruna vatandaşına bunu nasıl yapar? Evet, "yaparsa AKP yapar" 

Deprem sonrası, deprem illerinde ihtiyaç görülen konut sayıları:

Hatay: Toplam 254 bin 195 ev.

Kahramanmaraş: Toplam 112 bin 414 ev.

Malatya: Toplam 103 bin 19 ev.

Adıyaman: Toplam 64 bin 811 ev.

Gaziantep: Toplam 41 bin 922 ev.

Şanlıurfa: Toplam 16 bin 782 ev.

Adana: Toplam 21 bin 21 ev.

Osmaniye: Toplam 20 bin 502 ev.

Elazığ: 20 bin 261 konut.

Kilis: Toplam 3 bin 361 ev.

Diyarbakır: Toplam 21 bin 712 ev.

Bu felakete rağmen iktidardan sorumluluk alan olmadı. “Kader” deyip sorumluluktan kaçmıştır. 

On binlerce insanımız hayatını kaybetmiş ve yaralanmış, bazı il ve ilçeler haritadan silinmiş ama iktidardan bir kişi sorumluluğu kabul edip istifa etmemiş ..!? Ne garip değil mi? İktidar sorumluluk almadığı gibi, yapılan eleştirileri bile kabul etmemiş ve bol keseden yerine getirmeyeceği vaatlerde bulunmuştu. Nasıl olsa "Dilin kemiği yoktu"  

Hatırlayalım:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra 31 Mart'ta yaptığı konuşmada, “319 bini 1 yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz” demişti. Bu vaatlere inanan deprem illerindeki vatandaşlarımız,  Mayıs 2023 seçimlerinde AKP’ye ve Erdoğan’a rekor derecede bir oy da vermişti. Halbuki vatandaşlarımızın, AKP’nin 2011 yılında açıkladığı 2023 yılı hedef ve vizyonundan hiç birini tutturmadığını hatırlamaları gerekirdi. Unutmayın! Yarın da aynısı olacak. Konut teslimatları vaatleri tutmayacak.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ise; çıtayı biraz daha yükselterek, konut sayısını 850 bin olarak açıklamıştı.

Ama, 6 Şubat itibarıyla ancak 46 bin konut teslimatı için kuralar çekildi. Mart 2024 sonuna kadar 75 bin 364 konutun teslim edilmesi planlanıyor. Buda İlk yıl hedefinin ancak yüzde 24'ü ihtiyaç duyulan toplam 680 bin konutun yüzde 11'ini ancak bulacak.

Evet vaadi ettikleri 319 bin nerede 46 bin nerede!? Seçim öncesi bu vaatlerle vatandaş kandırılmış ve oylar cebe girmişti bile! Depremin üzerin bir yıl geçtiği halde, söz verilen konut sayısı yapılmadığı gibi, vatandaşın, barınma, sağlık, su, internet vs. sorunları devam ediyor.

İşin acı tarafı “yahu sen dün böyle dedin, sana inandık oy verdik bugün böyle oldu” diyen de yok. Bakalım 31 Mart yerel seçimlerinde hesap sorulacak mı? Biz vatandaşlar olarak sandıkta hesap sormasak ve destek vermeye devam edersek, bu tür muameleyi görmeye devam edeceğiz. 

Birkaç öneri:

* İnşaatta İmzası olan herkes sorumlu tutulmalı,

* Afet Bakanlığı kurulmalı,

* Bilim adamlarının tavsiyelerine göre, tarım alanları ve yumuşak zeminlerin dışında yerleşim alanları belirlenmeli, 

* Belediyeler, yapı denetimi ve diğer ilgili birimler kanun, yasa, deprem yönetmenliklerine göre projelerin hazırlanması ve uygulanmasında çok katı olunmalı, hiçbir şekilde esneklik göstermemeli, görevi ihmal veya suistimal edenlere, çok ağır ceza ve yaptırımlar uygulanmalı,

* İlkokuldan itibaren deprem bilinci ve eğitimi verilmelidir,

* İktidar, vatandaşın canı ve malı söz konusu olduğunda, oy hesabı ile siyasi rant peşinde olmamalı, vatandaşa yalan söylememeli ve farklı siyasi partilerden de olsa Belediyelerle samimi işbirliği yapmalıdır.

Rabbim böylesine ağır imtihanları memleketimize, milletimize, ümmete ve tüm insanlara bir daha yaşatmasın, 

Rabbim, hepimize ibret ve tedbir almayı ve tedbir alan yöneticileri nasip etsin... Amin

Vesselam