Bebek acil hastalarını 'haksız kazanç anlaşması' yaptıkları hastanelerin 'yetersiz yenidoğan üniteleri'ne sevkedip ölümlerine yol açan 47 çete üyesi hakim karşısına çıktı. Duruşmaya mağdur avukatlarının "Çetenin bir kısmı karşımızda duruyor. Özel sağlık kuruluşlarında örgütlenen bu yapının içinde kamu görevlilerinin de olduğunu biliyoruz. Onlar nerede?" sözleri damga vurdu.

SGK’dan daha fazla para alabilmek için onlarca çocuğun ölümüne sebep olan Yenidoğan Çetesi, ilk kez sanık sandalyesine oturdu. Duruşmaya siyasetçilerle STK’lar yoğun ilgi gösterdi. Hakim tarafından dışarı atılan bir avukat “İnsanların acılarını dinlemeye tahammülleri yok. Bu dava, sağlık sisteminin çöktüğünün suçüstü belgesidir” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında tüyler ürperten itiraflar ve bir annenin çığlığı

Sözcü'nünhaberine göre, Bakırköy Adliyesi'nde görülen Yenidoğan Çetesi davasının ilk duruşmasında, mağdur ailelerin yaşadığı trajediler yürek burktu. Basın mensuplarına konuşan mağdur anne Ahsen Açıkyürek, hastane sürecinde yaşadığı korkunç olayları anlatarak gözyaşlarına boğuldu.

"Normal Doğuma İzin Vermediler"

Ahsen Açıkyürek, bebeğini Bağcılar Şafak Hastanesi’nde dünyaya getirdiğini belirterek, doğum öncesinde doktorların kendisini sezaryene zorladığını ifade etti. Açıkyürek, “Ben normal doğum yapmak istiyordum ama doktor sürekli ‘Yapamazsın, ters doğum olacak’ diyerek ısrar ediyordu” dedi.

"Sağlık Sorunu Yok Dediler, Küveze Aldılar"

Doğumun ardından bebeğinin sağlık durumuyla ilgili bilgi almak isteyen anne, hemşirelerin kendisine her şeyin yolunda olduğunu söylediğini aktardı. Ancak kısa süre sonra bebeğin küveze alındığını ve sürekli kötü haberler almaya başladığını belirtti: “Her gidişimde ‘Senin çocuğun yaşamayacak, ölecek’ dediler. Bu süreçte bize başka bir hastaneye sevk edilebileceği söylendi ama hiçbir şey yapılmadı.”

"Kollarını ve Ayaklarını Morartmışlar"

Açıkyürek, bebeğinin hastanede ihmale uğradığını ve vücudunda morluklar gördüğünü ifade ederek şunları söyledi: “Çocuğumun kollarını morartmışlar, acı çektiği için bağlı olduğu kabloları çekiyormuş. Ayaklarından alınan kan yanlış yerden alındığı için mosmor olmuştu. Çocuğumu adeta ölüme terk ettiler.”

"Her Gün Daha Kötüye Gitti"

Bebeğinin sağlık durumu hakkında sürekli olumsuz raporlar aldığını söyleyen anne, başhekimin aileye baskı yaparak bebeği farklı bir hastaneye götürmekten caydırmaya çalıştığını iddia etti. “Her gün çocuğumun hastalığının daha kötüye gittiği söylendi. Raporları bile bize vermediler. Çocuğumuzu alacağımızı söylediğimizde ise başhekimin tavrı tamamen değişti” dedi.

KARANLIK YAPININ 'KAMU AYAĞI' NEREDE?

Bakırköy 22. Ağır Ceza'da başlayan ve 5 gün sürecek olan 'Yenidoğan Çetesi' dava duruşması adliyenin konferans salonunda yapıldı. Duruşmada çete elebaşı Dr. Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu, 8'i kadın 22 tutuklu sanık ile 19 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Mağdur avukatları, bu yapının özel sağlık kuruluşlarında örgütlendiğini söyleyerek "Çetenin bir kısmı burada ancak yöneticiler ve kamu görevlilerini de görmek istiyoruz" dedi. Duruşmada ilk itiraf tutuklu sanık Doğukan Taşçı’dan geldi: “Hasta 5 gün entübe kaldıysa SGK’dan daha fazla para almak için 10 gün kaldığını yazıyorduk.”

ESKİ BAKANIN HASTANESİ SGK'YI ZARARA UĞRATTI

ava dosyasına giren müfettiş raporuna göre, eski Sağlık Bakanı Müezzinoğlu'nun hastanesinin kamudan 3 milyon TL, TRG Hospitalist'in 57 milyon TL’den fazla, Şafak Hastanesi'nin 200 milyon dolar haksız kazanç elde ettiği tespit edildi. 2007'den bu yana SGK’nın zarara uğratıldığının vurgulandığı raporda 16 binden fazla kişinin sağlıklı gözlerinin gereksiz yere lazerle ameliyat edildiği veya hiç yapılmayan ameliyatların yapılmış gibi gösterildiği ortaya çıktı. Ayrıca, kalp-damar cerrahisi alanında SGK’ya gönderilen faturaların, kamu hastanelerine kıyasla çok daha yüksek olduğu belirtildi.

SAĞLIK SİSTEMİNİN ÇÖKTÜĞÜNÜN BELGESİ

Karar'dan Sema Kızılarslan'ın haberine göre,  İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu özel hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi dün ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşma, yaklaşık bir saat gecikmeli başladı. Tutuklu sanık Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu, 8’i kadın 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları salonda hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar, bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Duruşmaya; taraflar, avukatlar, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, HÜDA-Par lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nun da aralarında yer aldığı siyasetçiler ve sivil toplum örgütleri yoğun ilgi gösterdi. Polisin bazı avukatları içeri almaması üzerine “Avukatlara değil, çetelere barikat” sloganı atıldı. Mahkeme Başkanı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu’nun izleyici kısmına geçmesini istedi. Bunun üzerine gerginlik yaşandı. Duruşmaya başlamadan ara verildi.

AYLIK GELİRİM 400 BİN: Kimlik tespitiyle başlanan duruşmada çetenin elebaşı olduğu öne sürülen Fırat Sarı, bekar ve 2 çocuk sahibi olduğunu belirtti. Klinik doktorluğu yaptığını anlatan Sarı, aylık gelirini 400 bin lira şeklinde beyan etti. Çetenin önemli isimlerinden ambulans şoförü tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir “Evli ve çocuk sahibiyim. Aylık gelirim 40 bin lira”; hemşire Mehtap Sayar “Bekar ve lise mezunuyum. Ayda 31 bin lira kazanıyorum” dedi.

GERGİN ANLAR: Mahkeme başkanı, kimlik tespitinin tamamlanmasının ardından mahkemeye yeni gelen belgeleri okudu. Bu esnada izleyici sıralarında oturan avukat Ömer Kavili, “Belgeleri içeriğinin okunmaması usule aykırı” diye itiraz etti. Çıkan tartışmada salondan atılan Kavili “Kanun, ‘Dosyaya gelen evraklar okunur’ diyor, emrediyor. Ama mahkeme başkanı, kanunun emredici sözünü dinlemedi. İki kere uyardım. Salonun duymasını istemedi. İnsanların acıları neden onu dinlemeye tahammülleri yok. Bu dava, sağlık sisteminin çöktüğünün suçüstü belgesidir” tepkisini gösterdi. Ardından duruşmaya SEGBİS’te yaşanan teknik arıza nedeniyle 45 dakika ara verildi.

6 ÇOCUK NEREDE?: Bu arada duruşmada konuşan mağdur çocuklardan birinin avukatı “Sanık Fırat Sarı, kaç yıldır insanları öldürüyor? Etkinlik pişmanlık kapsamında hemşirelerin konuşması lazım. Tape kaydı uzmanlık raporunda yok. Diğer çocuklar açısından da biz hukuken peşindeyiz. İlliyet bağı açısından da enselerindeyiz. Raporda 19 çocuk yer alıyor. Ancak dosyada 19 çocuktan 6’sı eksik. Bu 6 çocuk hakkında takipsizlik kararı mı var?” şeklinde konuştu.

Emeklilerin 'Geçinemiyoruz' Çığlığı: 'En Düşük Emekli Maaşı Asgari Ücretle Eşitlensin' Emeklilerin 'Geçinemiyoruz' Çığlığı: 'En Düşük Emekli Maaşı Asgari Ücretle Eşitlensin'

cete.jpg

SANIKLARDAN BAZILARI GÜLEREK SALONA GİRDİ

Duruşmada yargılanan sanıklardan bazılarının gülerek salona girdiği görüldü. Türkiye Barolar Birliği, il baroları, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve davada adı geçmeyen mağdur ailelerin katılım talepleri ‘suçtan zarar görmedikleri’ gerekçesiyle reddedildi. Pişmanlık yasasından faydalanmak için itirafçı olan çetenin kilit isimlerinden hemşire Hakan Doğukan Taşçı, savunmasında şunları kaydetti: “10 yıldır çeşitli hastanelerde çalışıyorum. Bazı sanıkları tanıyorum. Üzerime atılı ‘ihmal ve kasten adam öldürme’ suçlamalarını kabul etmiyorum. SGK’dan fazla para almak için evrak üzerinde oynamalar yaptık. Bu her hastanede var. 2015 yılında ilk işe çalışmaya başladığımda da böyleydi, 10 yılın sonunda da böyle. Bu hastaneler yılda 10 kez denetleniyor. Şikayetler yapılıyor ama dikkate alınmıyor. Hemşirelerin, sekreterlerin şikayetleri de var. Bunun sorumluluğunu neden sadece hemşireler çekiyor?.”

MEMİŞOĞLU GÖREVDEN ALINIP YARGILANMALIDIR

Duruşması öncesi adliye önünde açıklama yapan CHP heyetinden Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz “İddianameye yansıyan buzdağının görünen kısmıdır. Bebeklerimizin hayatını kaybetmesine neden olan kamu görevlileri bu davada birinci dereceden sorumludur. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu görevden alınarak yargılanmalıdır” diye konuştu.

CHP heyeti, Yenidoğan Çetesi davasını yerinde takip etti. Duruşma öncesi CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer, Zeliha Aksaz Şahbaz, Kadın Kolları Başkanı Asu Kaya, İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer ve Samsun Milletvekili Murat Çam’dan oluşan heyet, adliye önünde açıklama yaptı. Davayı sonuna kadar takip edeceklerini söyleyen Emir “Bu olay 47 sanıkla sınırlı değil. Burada iki doktor, bir ambulans görevlisi ve onlarla birlikte çalışan sağlık personelleri yargılanacak. Oysa ortada ağır bir sistem sorunu var. Neresinden tutsanız elinize gelen bir skandallar zinciri. Sağlık Bakanlığı denetim görevini yapmamış, bu olayların başlamasıyla birlikte harekete geçmemiş, sadece mali şubeye bildirmekle yetinmiş. Soruşturmalar yapılırken Sağlık Bakanlığı denetim görevini çok geç yapmış. SGK da çatır çatır para ödemeye devam etmiş. Polis, teknik takibe almış. Bu takip, ikinci ölümden sonra başlamış. Üçüncü ölüm olduğu anda Sağlık Bakanlığı’nın hemen müdahale etmesi gerekiyordu. 8 yavrumuz daha ölünce harekete geçildi. Söz konusu hastanelerin ikisi hariç sekizi daha geçen ay kapatıldı. Yani Türkiye halkı ayağa kalkınca, bu cinayetler zinciri ortaya çıkınca hastaneleri kapatmak akıllarına geldi. Dolayısıyla suç çetesine bu şekliyle arka çıkanlar birinci dereceden suçludur” dedi.

CAN GÜVENLİĞİ YOK: CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz ise şöyle konuştu: “19 özel hastanede SGK’yı dolandırmak amacıyla kurulan çete eliyle 10 bebeğimiz katledilmiştir. Bu dava ile ortaya çıkan olay, ülkede çürüyen, kokuşan sistemin yenidoğan yavrularımıza uzanan elidir. Artık bu ülkede kimsenin sağlık güvenliği, can güvenliği yoktur. İddianameye yansıyan buzdağının görünen kısmıdır. Çete faaliyetlerinin yıllar içinde süregeldiği bize gelen başvurulardan anlaşılmaktadır. Bugün İstanbul’da özel hastane sayısı kamu hastanelerinin iki katıdır. Yenidoğan yoğun bakım yataklarının yarıdan fazlası özel hastanelerdedir. Yetişkin yoğun bakımlarında olan biteni bilmiyoruz. Bebeklerimizin hayatını kaybetmesine neden olan kamu görevlileri, Sağlık Bakanlığı yetkilileri, il sağlık müdürlüğü yetkilileri iddianamede yer almamaktadır. Bakan Memişoğlu bu davada birinci elden sorumludur ve bir an önce istifa etmeli ya da görevden el çektirilip yargılanmalıdır.”

Editör: Ahmet Kacır