237 gün sonra İBB iddianamesinin yayımlanmasının ardından AKP içindeki hukukçulardan da ilk yorum gelmeye başladı. AKP'li hukukçular, sonuçlanmayan bir davada 'örgüt lideri' tanımını kullanmasına, "FETÖ’nün örgüt olarak kabul edilmesi mahkeme kararıyla oldu" hatırlatması geldi.
İBB’ye yönelik soruşturmadan 237 gün sonra beklenen iddianame ise geçtiğimiz günlerde yayımlandı. İddianamede, Silivri’de tutuklu olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için 2 bin yılı aşkın hapis cezası talep ediyor. İddianameye göre İmamoğlu’nun lideri olduğu belirtilen suç örgütünde 6 yönetici ve 92 yöneltiliyor.
İktidar partisindeki bazı hukukçular, konuya önce herkes gibi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın CHP hakkında ‘seçimlerin güvenirliliğini ve demokratik düzeni etkilediği’ iddiasıyla Yargıtay’a ihbarda bulunması açısından baktı. Bunu CHP’nin kapatılma korkusuna kapı aralamak için yapılmış bir plan olarak görenler de var
İKTİDAR CEPHESİNİN İDDİANAME ANALİZLERİ
Nefes yazarı Nuray Babacan, iktidar kanadındaki bazı isimlerin iddianame analizleri şu şekilde aktardı;
“Partilerin mali denetimlerini Anayasa Mahkemesi yerine getirir. Bu bir uyarı bile olsa adres, Yargıtay değil, Anayasa Mahkemesi olmalıydı. Yargıtay bilinçli olarak seçilmiş, CHP’ye kapatma tehdidi olarak kullanılmış gibi. Sorun gerçekten, il binasının alımıyla ve mali işlemlerle ilgiliyse adres Anayasa Mahkemesi olmalıydı.
407 sanıklı, 3 bin 700’den fazla sayfalık bir iddianamenin içinden çıkabilecek bir mahkeme bulmak zor. İSKİ’ye kadar atıf yapılması, konu bütünlüğünün olmaması, delil ve belge yetersizliği gibi birçok sorunla uğraşacaklar.
Adı üstünde iddianame. Daha mahkeme kabul etmemiş, mahkemenin kabul etme süreci var. Mahkeme iade edebilir, eksiklik bulabilir. Tüm değerlendirmeler, son nokta burasıymış gibi yapılıyor. Hukuken yanlış.
İddianame aylardan beri hazırlanıyor. Ekrem İmamoğlu’nun oğlu ve babasıyla ilgili ifadeler birkaç gün önce alındı. Aynı durum gazeteciler için de geçerli. Yapılan işlem ‘şekil şartı’ gibi görünüyor. Zaten onlarla ilgili önceden bir yargı oluşturulmuş, ifadeye çağırarak şekil şart tamamlanmış gibi. İfadeler dikkate bile alınmamış olabilir.
Ekrem İmamoğlu örgütünden söz edebilmek için mahkum olması gerekir. Mahkemede kabul edilmesi lazım. ‘Örgüt olarak kabul edilmemiş’ bir durumda gazetecileri, bürokratları, siyasileri örgüt üyesi olarak lanse edemezsin. FETÖ’nün örgüt olarak kabul edilmesi mahkeme kararıyla oldu ve örgüt üyeliğinden ondan sonra söz edilebildi…”
BABACAN'IN YAZISININ TAMA MI....
AKP Bakışı ve Satır Araları
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iddianamesi hem siyasiler hem de işin uzmanı hukukçular tarafından didik didik edilirken, çoğunluk ‘belge, veri ve delil’ açısından yetersizliğinde hemfikir oldu. AKP’lilerin ‘talimatlı sessizliği’ sürerken, hukukçu bazı isimler, ‘olması gerekenle-olan’ arasındaki farkı dile getirmekten çekinmedi. Siyasi kulislerdeki iddianame havasının nasıl olduğuna baktık.
İktidar partisindeki bazı hukukçular, konuya önce herkes gibi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın CHP hakkında ‘seçimlerin güvenirliliğini ve demokratik düzeni etkilediği’ iddiasıyla Yargıtay’a ihbarda bulunması açısından baktılar. Bunu, CHP’nin kapatılma korkusuna kapı aralamak için yapılmış bir plan olarak görenler var. İktidar kanadındaki bazı isimlerin iddianame analizleri şöyle;
- “Partilerin mali denetimlerini Anayasa Mahkemesi yerine getirir. Bu bir uyarı bile olsa adres, Yargıtay değil, Anayasa Mahkemesi olmalıydı. Yargıtay bilinçli olarak seçilmiş, CHP’ye kapatma tehdidi olarak kullanılmış gibi. Sorun gerçekten, il binasının alımıyla ve mali işlemlerle ilgiliyse adres Anayasa Mahkemesi olmalıydı.
- 407 sanıklı, 3 bin 700’den fazla sayfalık bir iddianamenin içinden çıkabilecek bir mahkeme bulmak zor. İSKİ’ye kadar atıf yapılması, konu bütünlüğünün olmaması, delil ve belge yetersizliği gibi birçok sorunla uğraşacaklar.
- Adı üstünde iddianame. Daha mahkeme kabul etmemiş, mahkemenin kabul etme süreci var. Mahkeme iade edebilir, eksiklik bulabilir. Tüm değerlendirmeler, son nokta burasıymış gibi yapılıyor. Hukuken yanlış.
- İddianame aylardan beri hazırlanıyor. Ekrem İmamoğlu’nun oğlu ve babasıyla ilgili ifadeler birkaç gün önce alındı. Aynı durum gazeteciler için de geçerli. Yapılan işlem ‘şekil şartı’ gibi görünüyor. Zaten onlarla ilgili önceden bir yargı oluşturulmuş, ifadeye çağırarak şekil şart tamamlanmış gibi. İfadeler dikkate bile alınmamış olabilir.
- Ekrem İmamoğlu örgütünden söz edebilmek için mahkum olması gerekir. Mahkemede kabul edilmesi lazım.‘Örgüt olarak kabul edilmemiş’ bir durumda gazetecileri, bürokratları, siyasileri örgüt üyesi olarak lanse edemezsin. FETÖ’nün örgüt olarak kabul edilmesi mahkeme kararıyla oldu ve örgüt üyeliğinden ondan sonra söz edilebildi…”
TOPLANTIYA İNCE AYAR
Kulislerde konuşulan başka bir konu ise İstanbul Başsavcısının iddianameyi açıklaması için yapılan hazırlıklarla ilgili. Basın toplantısı hazırlıklarının Ankara’nın müdahalesiyle, bilgilendirme toplantısına dönüştüğü, kameraların o nedenle içeri alınmadığı anlatılıyor. Başsavcının ‘siyasi bir figüre’ dönüşmemesi gerektiğine ilişkin yorumlar yapılıyor.
İktidar kulislerindeki ‘bilinçli sessizlik’ talimatlı olsa da İBB ve CHP operasyonunun aldığı hal, genel bir memnuniyetsizlik ve tatsızlık konusu. AK troller dışında, yapılanları coşkuyla göğüsleyen kimse yok. Çoğunluğun kafasında, sorular ve kaygılar var.
***
Aylardan beri Ekrem İmamoğlu, diğer belediye başkanları ve CHP’nin geleceğiyle ilgili hak arayışını sürdüren CHP’nin hukukçularının bakışını da aktarmak istedik. İlk analizler şöyle;
- İddianamede en tuhaf şey, tüm kişilerin Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemi ile ilişkilendirilmesi. Sanki ilk günden İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olacağı belliymiş gibi bir varsayım var. Savcının iddianamesinde sıkça tekrarlandığı üzere bu da hayatın olağan akışına aykırı.
- Hiçbiri somut delile dayanmıyor, soyut iddialardan yola çıkılıyor. ‘miş, olmuş, duydum’ gibi hukuki geçerliliği olmayan iddialardan oluşuyor. CHP’yi ele geçirme, cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi değerlendirmeler bu iddianamenin konusu olamaz. Tamamen siyasi saikle hazırlandığını gösteriyor. İddianame somut delilleri, belgeleri ve verileri içermek zorunda.
- İddianamede geçen ticari işlemlerdeki yolsuzluk iddiaları belgelerle desteklenmiyor. İddia edilen konuyla ilgili bir mal varlığı artışı yok, belge yok. Çapraz sorgulaması yapılmamış. Mali belgelerin tek tek incelenmesi gerekirdi.
Bu Bir İlandır



