TÜRKİYE’DE SAĞ-SOL KAVGASI YERİNE ABD TEMELLİ YOKSULLUK! 

Özlü Söz: Batıla yardım eden, Hakka zulmeder.           

                                                         Hz. ALİ (r.a) 

                    __________ 0 _________ 

 

Günümüz Müslümanları kendi inanç temelleri yerine batının hayat tarzına alıştırılması sonucunda değerlerini yitirmiş ve akli sistemlerin hegemonik sultasına teslim olmuştur. 

Elimizde temel kitabımız Kuran olmasına rağmen batının hayat standardı ile teknolojisine teslimiyet göstermesi sonucu bütün değerlerini kaybettiği gibi yeniden elde edebilmek içinde ne yazık ki çabası yetmemektedir. 

Malum olduğu üzere geçmişte ülkemizde sağ ve sol kavgalar başlatılmıştı. Bu kavgalar ideolojik bir kılıfla ülke insanımızı kamplara bölüp çatıştırmış ve neticede binlerce insanımız ne yazık ki bir hiç uğruna hayatının baharını yaşamadan katledilmişlerdi. 

Sağ görüş, insanımıza dini ve ırki değerlere sahip çıkıp kavgasını vermek ve bunu bir ideolojik hale getirmek gibi bir algı ile enjekte edilmişti. Oysa çok iyi biliyoruz ki batının sağ olarak verdiği şey tamamen kapitalizmin bir dünya görüşüydü. 

Sağı temsil eden kapitalizmin karşısına sosyalizm kondu. Buda dini ve ırki yapılanmalara karşı insan haklarını, çalışanın emek hakkını ve yapılan katı zulümlerin kavgasını sosyalizm adına vermekti. 

İslam dininin siyasal alandan indirilmesi ve kitlelerin İslam dininden arındırılması ve yerine siyonistlerin fikir babalığını yaptığı iki düşünce akımı devreye sokuldu. Bu iki düşünce elbette ki kapitalizm ve sosyalizm idi… 

Allah, Maide Suresi 82. Ayetinde;  “İman edenlere düşmanlıkta en ileri olanlar yahudiler ve müşriklerdir” buyurur. 

Allaha iman eden her Müslüman Yahudilerin düşmanlığını Kurana bakarak bunun gereğini ve tedbirini alır. Ama müşrik denildiğinde birçok bu temel kavram karşısında gerekli tavrı alamıyor. Çünkü onun kafasında müşrik sadece Hz. Peygamber efendimizin zamanında ona iman etmeyen ve ona itaat etmeyenler olarak bilir. 

Oysa müşrik; Allahın vahiy ile indirdiğine karşı gelip aklı ile hüküm koyan ve Allahın dışındakilere boyun eğen kişidir.  

Yeryüzü ve bütün kâinatın sahibi Allah’tır ve elbette ki Allah mülkünde tek hâkim ve hükümranlık sahibidir. Yarattığı insan O’nun mülkünde hüküm ve kanun koyma yetkisine sahip olmadığını gönderdiği peygamber ve kitaplar ile beyan etmiştir.  

En son olarak gelen İslam dininin temel kitabı Kuranın Maide Suresi 44. Ayetin son kısmında; “… Kim Allahın indirdiği hükümlerle hükmetse onlar kâfir olanlardır” buyurur. Yani Allah mülkünde yarattığı insanların kanun ve hüküm koymasını yasaklamıştır ve onlara kâfir demiştir. 

Hakkı batılla örten anlamına gelen kâfir kelimesi dini literatürümüzde var ve gereği olarak kullanılması gerekir.  

Allah Kuranda düşmanlarımızın Yahudiler ve müşrikler olarak bildirilmesine rağmen kendi değerlerini koruyamamaları neticesinde Allah onların elinden gücü alarak tekrar o değerlere tekrar sahip olabilmeleri için çok gayret göstermelerini kitabı kerimde bildirmiştir.  

Bugüne kadar batının ideolojik sistemlerine karşı ciddi anlamda bir varlık gösteremeyen Müslümanlar ne yazık ki onların teklif, direktif ve emirleri doğrultusunda hareket ederek bugünkü zulüm ve teslimiyet tablosunu önümüze koymuşlardır. 

Ülkemizde de ideolojik kavgalar verildi ve bugün geriye baktığımızda o gün düşman olanlar bugün siyasi platformda rahatlıkla yan yana gelebiliyorlar. Bu daha net olarak anlıyoruz ki geçmişte bizi İslam’dan koparıp düşman haline getirenler farklı bir siyaset izleyerek ideolojilerden sıyrılmış bir tabloyu önümüze koymaktadırlar. 

Mevcut siyasi partilerin tamamı ABD endekslidirler. Bunların içinden bir tek Erbakan’ın kurduğu “Milli Görüş” bu endeksin dışındadır. Siyaseti çok kötü olarak lanse edip Müslümanların siyaset yapmasını onlara kirli bir leke gibi gösteren Yahudi zihniyeti siyasetin en kirli ve zalim şeklini kendileri yıllarca net bir şekilde uyguladılar.  

Kapitalizmin siyasi emir ve direktifleri doğrultusunda hareket eden sistem ne yazık ki ülke insanına uzun süre zulmetti. Müslümanların İslami bir hareket tarzı ile dünyada kendinden yeniden söz ettirmeye başlamasının ardından bu defa Müslümanların iktidarlara gelmeleri için iktidar olma kanallarını açtılar. 

Bazı saf kişiler iktidara gelince her şeyi rahat bir şekilde uygulama yoluna gidebileceklerin varsaydılar. Oysa onları iktidara getiren güç onlara bu fırsatı asla vermezdi ve vermediler de… 

Erbakan Hocanın özellikle üzerinde durduğu Hayim Nahum doktirini çok büyük bir önem arz etmektedir.  

Bu doktrine göre; 

Türk Milleti’ni aç bırakacaksınız. Yani ekonomik üretkenlikten el çektirerek kendisine özgüveni olmayan bir topluluk yapacaksınız. 

Türk Milleti’ni işsiz bırakacaksınız. Yani üretkenlik melekelerini yok edeceksiniz. Gerekirse onlara bir tarım toplumu olmayı bile çok göreceksiniz. Onların ahırlarla, sığırlarla ve hayvanlarla meşgalesine bile yani hayvancılık yapmalarına bile meşakkatler getireceksiniz.  

Türk Milleti’ni borca esir edeceksiniz. Türk Devleti’ni borçlandırmak yetmez. Fert fert bu milleti borçlandıracaksınız.”Onurum, ömrümden uzun olsun” şuur sadeliğindeki bir millet borçlandırılabilirse, yok edilmesi kolay olacaktır.

Türk Milleti’ni dininden yani gerçek İslam’dan uzaklaştıracaksınız. İşte bu dört şartı yerine getirmeden Türk Milleti’ni tarih sahnesinden silmek için savaşmayınız. Eğer bu şartlar tekâmül etmeden savaşırsanız, kazanamaz yenilirsiniz.  

Dört temel üzerine bina edilen bu doktrine göre insanımız aç bırakılacak, işsiz bırakılacak, borca esir edilecek ve İslam’dan uzaklaştırılacak. 

Milli Görüşten ayrılıp ABD’nin desteğiyle 20 yılı aşan iktidarı ile AKP bu doktrine göre yapılmak istenen dört maddeyi de hayata geçirdi.  

Mesele İslami bir kökenden gelip halkı ehli kitabın desteği ile ve İslami düşünceyle yönetmek öyle kolay olsaydı Allah Fatır Suresi 5 ve Lokman Suresi 33. ayetlerinde “Allahın vaadi haktır, dünya hayatı aldatıcıdır. Aldatıcılar sizi Allahın adıyla aldatmasın” buyurmazdı. 

Bugün ne yazı ki ABD, bu Haim Nahum doktrinini Erbakan’ın inadına bunu AKP iktidarının eliyle gerçekleştirdi… 

Dünyada ekonomik kriz var aldatması ile ülkede bütün mal ve hizmetlere yapılan zamlar halkı canından bezdirdi. Her gece tv ekranlarında yoksul ve fakir bırakılmış insanlarımızın görüntüleri verilirken ABD tarafında yoksul bırakılma, işsiz bırakılma ve dini değerlerden uzaklaştırma ve borca esir etme organizesi ülkeyi her yönüyle kendine bağlama girişimidir. 

Buna karşı duracak tek yol “İslam Birliği Projesini” hayata geçirmektir. Bunun için İslam’a ait bütün temel kavramların her Müslüman tarafından çok iyi etüt edilip hayata geçirilmesi ile yoluna koyulur. 

Buda Milli Görüşü temel değer ve hedeflerinden uzaklaştırmamak kaydı ile… 

Selam ve dua ile…