Amerika Birleşik Devletler (ABD) Başkanı Donald Trump'ın yeni strateji belgesi, Avrupa Birliği'nde endişe yarattı. Avrupa'nın medeniyetten silinmek üzere olduğu iddia edilen metinde Rusya ile ilgili bazı "öneriler" ve Suriye ile Türkiye ayrıntısı dikkat çekti.
ABD'nin dünyadaki rolünü yeniden belirlemeyi amaçlayan 27 sayfalık strateji belgesinde Washington'un Batı Yarımküre'deki hakimiyetini yeniden kuracağı, Hint Pasifik'te askeri güç artırımına gideceği ve Avrupa ülkeleriyle ilişkileri yeniden değerlendireceği belirtiliyor.
Gece saatlerinde yayımlanan Trump'ın yeni güvenlik stratejileri, ABD'nin, Batı Yarımküre'yi Washington'ın nüfuz alanı ilan eden 19. yüzyıl'daki Monroe Doktrini'ni yeniden canlandırması gerektiği görüşünde. Ayrıca, belgelerde Avrupa'nın "medeniyetten silinme" tehdidi ile karşı kaşıya olduğu, rotasını değiştirmesi gerektiği uyarısı da yer aldı.
Belgede, "Başkan Trump'ın dış politikası 'pragmatist' olmadan pragmatik, 'realist' olmadan gerçekçi, 'idealist' olmadan ilkeli, 'şahin' olmadan güçlü ve 'barış güvercini gibi' olmadan ölçülüdür" denildi.
ABD'de her yeni yönetim tarafından yayınlanan ve birçok hükümet kurumunun çalışmalarına rehberlik eden strateji belgelerinde, Trump'ın Batı Yarımküre'de "Amerikan üstünlüğünü yeniden tesis edeceği" belirtiliyor ve bölge, yönetimin dış politika önceliklerinin en başına konuluyor.
SURİYE 'İSTİKRARI' İÇİN TÜRKİYE VE İSRAİL İSMİ YAN YANA GEÇİYOR
Strateji belgeleri açıkça ortaya koyuyor ki Trump yönetimi için Ortadoğu'nun tarihsel ve çıkarsal önemi giderek azalmış. Belgede Ortdoğu'nun "sorunlu dinamiğinin" devam ettiği ancak haberlerde görüldüğünden çok daha "sınırlı" kaldığı ifade ediliyor. Bunda da Trump'ın Ortadoğu'daki barışı tesis etme başarılarının neden olduğu öne sürülüyor.
İran'ın bölgede "istikrarsızlaştırıcı güç" olarak tanımlandığı belgede, Suriye'nin de hala potansiyel bir sorun olmaya devam ettiği yazıyor. Bölgede Suriye için istikrarın, "Amerikan, Arap, İsrail ve Türk desteğiyle" mümkün olabileceği ifade ediliyor. İsrail, Beşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te düşmesinin ardından ülkeye yönelik işgalini genişletmişti. Buna rağmen Washington'a göre Tel Aviv yönetimi, bu formülde yer alabiliyor.
"İsrail-Filistin çatışması çetrefilli olmaya devam ediyor" denilen belgede, Trump'ın müzakere ettiği ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşması sayesinde daha kalıcı bir barışa doğru ilerleme kaydedildiği ve Hamas'ın geri çekildiği öne sürüldü. Suriye'nin, potansiyel bir sorun olmaya devam ettiği, Amerikan, Arap, İsrail ve Türkiye desteğiyle istikrar kazanabileceği ve bu şekilde bölgede "ayrılmaz ve olumlu bir oyuncu" olarak hak ettiği yeri yeniden alabileceği belirtildi.
Belgede kendi enerji üretimi arttıkça, ABD'nin Ortadoğu’ya odaklanmasının tarihsel gerekçesi zayıflayacağı bunun yerine bölgenin, petrol ve gazın çok ötesinde — nükleer enerji, yapay zekâ ve savunma teknolojileri dâhil — uluslararası yatırım için bir kaynak hâline geleceği belirtiliyor. Belgede Trump yönetiminin Ortadoğu'yu artık olduğu gibi kabul etme politikasına döndüğü şu ifadelerle yer aldı:
Ortadoğu'daki ortaklar radikalizmle mücadele konusundaki kararlılıklarını ortaya koymaktadır ve Amerikan politikası bu eğilimi teşvik etmeyi sürdürmelidir. Ancak bu, Amerika’nın bu ülkelere — özellikle Körfez monarşilerine — geleneklerinden ve tarihsel yönetim biçimlerinden vazgeçmeleri yönünde ders verme niteliğindeki yanlış yaklaşımını terk etmesini gerektirecektir. Reformların, dışarıdan dayatılmaya çalışılmadan, ortaya çıktığı yerlerde ve ölçüde, doğal biçimde teşvik edilmesi ve takdir edilmesi gerekir. Orta Doğu ile başarılı ilişkilerin anahtarı, bölgeyi, liderlerini ve ülkelerini oldukları gibi kabul etmek ve ortak çıkar alanlarında birlikte çalışmaktır.
TRUMP VE İLHAK RÜYALARI
Ocak ayında göreve başlayan Trump, Panama Kanalı'nı "geri almak", Kanada'yı 51'inci eyalet yapmak ve Grönland'i de ilhak etmekten bahsedip duruyordu. Son dönemde ABD'nin Karayipler'deki artan askeri varlığı ve Venezuela ve diğer ülkelerde kara saldırısı tehditleri, Washington'un askeri müdahaleler konusunda sorunlu bir geçmişe sahip olduğu Latin Amerika'da endişeleri yeniden yükseltti.
ABD, Karayipler'e uçak gemisi, savaş gemileri ve savaş uçaklarının yanı sıra 10 binden fazla asker gönderdi. Washington'daki Atlantik Konseyi düşünce kuruluşunun kıdemli Latin Amerika analisti Jason Marczak, "Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, işlerin eskisi gibi olmayacağına dair oldukça açık bir işaret veriyor" dedi.
Belgede ayrıca, ABD yönetimlerinin ardışık endişe kaynağı olan Çin'in Latin Amerika'daki artan ekonomik nüfuzuna ve buna karşı koyma amacına da değiniliyor. Belgede, Trump'ın Asya'da ABD ve müttefiklerinin askeri gücünü artırarak Çin ile Tayvan ve Güney Çin Denizi konusunda çıkabilecek çatışmaları "engellemeyi" hedeflediği belirtildi.
'AVRUPA MEDENİYETİNİN SİLİNMESİ' RİSKİ
Yeniçağ'ın haberine göre, Avrupa ile ilişkileri giderek kötüleşen Trump'ın strateji belgeleri, bu gerilim yansımalarını taşıyor. Avrupa'daki müttefiklerine yönelik sert ifadeler kullanılan belgede, "Avrupa medeniyetinin silinme" tehdidiyle ile karşı karşıya olduğu ve ABD için güvenilir bir müttefik olarak kalacaksa rotasını değiştirmesi gerektiği gibi ifadeler yer aldı.
Belgede şu ifadeler kullanıldı:
Ancak bu ekonomik gerileme, medeniyetin yok olması gibi gerçek ve daha vahim bir ihtimalin gölgesinde kalmaktadır. Avrupa'nın karşı karşıya olduğu daha büyük sorunlar arasında, siyasi özgürlüğü ve egemenliği zedeleyen Avrupa Birliği ve diğer ulus ötesi kuruluşların faaliyetleri, kıtayı dönüştüren ve çatışmalara yol açan göç politikaları, ifade özgürlüğünün sansürlenmesi ve siyasi muhalefetin bastırılması, doğum oranlarının düşmesi ve ulusal kimliklerin ve özgüvenin yitirilmesi sayılabilir.
Aynı zamanda belgede, "Uzun vadede, en geç birkaç on yıl içinde bazı NATO üyelerinin çoğunluğunun Avrupalı olmaması oldukça olasıdır" denildi.
"Bazı Avrupa ülkelerinin güvenilir müttefikler olarak kalmaya yetecek kadar güçlü ekonomilere ve ordulara sahip olup olmayacağı henüz belli değil. denilen belgede, Avrupa Birliği (AB) ve bazı ulus ötesi kuruluşların "siyasi özgürlük ve egemenliği baltalayan" faaliyetlerde bulunduğu, göç politikalarının "çatışma oluşturduğu" iddia edildi.
AVRUPA AŞIRI SAĞIYLA ORTAK DİL
Avrupalı uzmanlar, bu belgenin Avrupa'daki aşırı sağ siyasetçilerle aynı dili kullandığına dikkat çekiyor. Belgede, Trump yönetiminin Avrupa'da "Batı kimliğini" yeniden canlandırmak istediği belirtiliyor. Avrupa'daki aşırı sağ siyasetin, Trump ile benzer dili kullanması ve bazı kesimlerde "seçimlere müdahale endişesi" de doğurdu. Ancak Avrupa'nın Trump öfkesi ne kadar artarsa artsın, 27 ülke de seslerini çok çıkaramıyor. Bunun nedeni de Rusya korkusuna karşı askeri olarak ABD desteğine güveniyor olmaları.
Avrupa'nın yıllar içinde güçsüzleşen ordusu şu sıralar Rusya endişesiyle sınanıyor. Trump'ın göreve gelmesiyle Washington'a güveni sarsılan Avrupa, kendi ordusunu güçlendirmek için bir takım hamlelerde bulunuyor. Trump yönetiminin Ukrayna planı görüşmelerinde Rusya'nın çıkarlarına hizmet eden maddeler koyması ve Avrupa'yı Brüksel'i bağlayan konular olmasına rağmen masaya çağırmaması tartışma konusu olmuştu.
Bu Bir İlandır





