Ekonomi yönetiminin göreve geldiğinde yüzde 15,2 olarak açıkladığı 2025 enflasyon hedefi yüzde 30'ları aştı. Son enflasyon raporunun ardından tutturulamayan hedefler tartışılırken, Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarlarından dikkat çeken değerlendirmeler geldi.
Merkez Bankası'nın 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,9 puan yükselerek yüzde 31,8 seviyesine ulaştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyon raporundan hemen önce yaptığı açıklamada, "2024'te yüzde 44'e düştü, bu yıl yüzde 30 civarında bekliyoruz." diyerek enflasyonun kademeli olarak düştüğünü söyledi. TÜİK'in dün açıkladığı raporda enflasyonun ekimde aylık yüzde 2,55, yıllık yüzde 32,87 olarak kaydedildiği görüldü. Şimdi gözler Merkez Bankası'nın 7 Kasım Cuma günü açıklayacağı yılın son enflasyon raporunda.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldiğinde açıklanan ve 2024-2026 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da yüzde 15,2 olan 2025 enflasyon hedefi "kademeli olarak artırılarak" bugün yüzde 30'ları aşmış durumda. Ekonomi cephesinde yıllardır "tutturulamayan hedef ve tahminler" tartışıladururken, Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarları gelişmeleri özgün bir perspektifle eleştirdi.
'İZAHI OLMAYANIN MİZAHI'
Enflasyon veriilerini ele alan Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, "İzahı olmayanın mizahı olur" diyerek su ifadeleri kullandı:
"TÜİK’e göre ekim ayında TÜFE artışı yüzde 2,55 oldu. Daha iyisi can sağlığı! Zaten dememişler miydi; 'Dezenflasyon süreci devam ediyor' diye, hem de eylül sonundaki yıllık oran, ağustos sonundakine göre daha yukarıda gerçekleştiğinde bile… Şimdi hayda hayda söyleyebilir; hatta 'Dezenflasyon gümbür gümbür' bile diyebilirler. Baksanıza eylül sonunda yüzde 33,29 olan yıllık artış ekim sonunda yüzde 32,87’ye indi.
Ama nereden nereye gelindiğini, gelinebildiğini, katedilen mesafenin ne olduğunu hiç karıştırmayın!
Şimdi tutup 'Ne yani, övündüğünüz bu mu, 38’den 33’e inebilmişsiniz iki buçuk yılda' demeyin!
Hadi bir 'münasebetsizlik' edip bunu dediniz, bari hiç olmazsa '38’den 33’e iniş süresinde fiyatlar ne kadar arttı' diyerek can sıkmayın."
Merkez Bankası'nın açıklayacağı son enflasyon raporuna dikkati çeken Aktaş, "Merkez Bankası köşeye sıkıştı kadı" dedi.
KORKULAN KATILIK VE BASİT BİR ARİTMATİK
Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarlarından Fatih Özatay enflasyon rakamlarındaki "katılığa" dikkati çekerek "Enflasyonda katılık korktuğumuz bir şey. Altı ay boyunca yıllık enflasyon yüze 33 civarında kalırsa, ileriye yönelik bekleyişler de katılaşır." uyarısında bulundu.
Yıl sonu enflasyonunun beklentilerin çok üzerinde gerçekleşeceğini vurgulayan Özatay, "basit bir aritmatik" diyerek şöyle hesapladı:
"Yılın kalan iki ayında aylık enflasyon yüzde 1 olarak gerçekleşse, 2025 enflasyonu yüzde 31,2 oluyor. Bu, elbette bir tahmin değil; sadece basit aritmetik. Biraz daha anlam kazandırmak için bazı yılların aynı aylarda gerçekleşen aylık enflasyonlarını vereyim. 2024: 2,2 ve 1,0; 2020: 2,3 ve 1,3; 2017: 1,5 ve 0,7. 2021-2023 arasını vermedim, çünkü aylık enflasyonlar yüksek. Geçmişte çok daha düşük enflasyonların gerçekleştiği yıllar var ama onlar da çok uzakta kaldılar. Böyle çok basit bir şekilde bakınca yılı yüzde 32-33 arasında bir yerde kapayacağız gibi görünüyor. Önceden açıklanan ve zaman ilerledikçe yukarıya doğru birkaç kez güncellenen resmi tahminlerin oldukça üzerinde."
Üretici enflasyonunun talep koşullarına bağlı olarak, bir süre sonra şu ya da bu oranda tüketici enflasyonunu etkilediğini belirten Özatay, "Aylık yüzde 1,6, yıllık olarak ise yüzde 27 oranında yükseldi üretici fiyatları. Şu olguya dikkat: Nisandan bu yana (Temmuzdaki ‘milim’ düşüş bir yana) yıllık üretici enflasyonu hep arttı. Nisan’da yüzde 22,5 idi; dolayısıyla 4,5 puanlık bir yükseliş var. Enflasyonu düşürmeye çalışan bir ekonomi programı için iyi haber değil bunlar." dedi.
ENFLASYONFA MÜCADELEDE EKSİK KALANLAR
Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarı Servet Yıldırım "Enflasyonla mücadelede eksik kalanlar"a dikkati çekti. "Dün açıklanan enflasyon rakamları işimizin hâlâ çok zor olduğunu gösteriyor." diyen Yıldırım, yıllık enflasyonun yüzde 33,29'dan 32,87'ye gerilemesine rağmen hâlâ dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip üç ülkesinden biri olduğumuzu vurguladı. Yıldırım bizden yukarıda Venezuela ve Burundi'nin olduğunu hatırlattı.
Bu seviyede bir aylık trendin bizi hedefe götürmeyeceğinin altını çizen Yıldırım, Merkez Bankasının yalnız bırakıldığının altını çizerek şöyle devam etti:
Gelinen noktada hedefler inandırıcılığını yitirdi. Oysa Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi yalnızca bir rakam değil; ekonomideki aktörlere yol gösteren stratejik bir araçtır. Ancak hedef güvenilirliğini yitirdiğinde, sembolik bir sayıdan ibaret kalır. Bizde de enflasyon hedefi artık pusula olmaktan çıkmıştır. Hedeflerin inandırıcılığını kaybetmesi beklenti yönetimini zorlaştırmaktadır.
Enflasyonla mücadele yalnızca teknik bir süreç değil, aynı zamanda kurumsal güven meselesidir. Bu noktada Merkez Bankası’nın politik duruşunu destekleyecek paralel adımlar atılmalı, para politikası ile maliye politikası arasında uyum sağlanmalı ve siyasi destek açık biçimde ortaya konulmalıdır.
İKİ AYLIK VAKTİMİZ KALDI
Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarlarından Orhun Gödek ise piyasalar açısından "2 aylık vaktimiz kaldı" diyerek küresel hisse senetlerindeki ralliye ve Türk varlıklarının takip ettiği gelişmelere vurgu yaptı.
Yıldırım, "Şunun şurasında yıl sonu kapanışlarını gerçekleştirecek olan yatırım bankaları ve fonlar için adam akıllı 4-5 hafta gibi bir süre var. Sonrasında zaten tatiller başlayacak, likidite azalacak, hesap kitap kapanmış olacak. Benzer durum makro açıdan da söz konusu. Bu saatten sonra gelecek hiçbir veri ne global enflasyon ya da büyümeyi yerinden oynatır, ne para politikalarındaki ana eğilimi değiştirir. Özetle, artık ne olacaksa, gelecek yılı şekillendirmek adına olacak." diye yazdı.
'EN ÖNEMLİ KONU ‘GÜRÜLTÜ’ VE ‘ŞİDDETİ’'
Gödek, şöyle devam etti:
Odatv'de yeralan habere göre, "Kasımın başlangıcı ile birlikte Türk varlıklarında iki önemli gelişme, yılın geriye kalan kısa diliminin kaderini belirleyecek. İlki pazartesi günü izleyeceğimiz enflasyon, diğeri ise Enflasyon Raporu sunumu. Devam eden bilanço sezonu esasen fena gitmiyor. Negatif sürpriz etkisi pozitiflere kıyasla düşük. Gerçi henüz elimizde solo rakam açıklayanlar var, ancak bu da bir sonuç. Ben yine aynı girdiye atıf yaparak yazıyı sonlandırmak istiyorum. Strateji Raporumuzda da yıl başlangıcında birçok değindiğimiz ülke risk primi meselesi. Hafta kapanışı ile birlikte 245bp seviyesine geriledik. Bir kez daha <250bp noktasındayız. 6 haftanın düşüğü. Eğer kendi kendimiz yarattığımız gürültünün şiddeti azalabilir ve makro veri seti de izin verirse, 2026’da <200bp ihtimali hiç düşük değil. Kuvvetle ihtimaldir ki bu da Bakan Şimşek’in değindiği üzere, varlık fiyatlamalarına da yansıyacak. Ancak, en önemli konu ‘gürültü’ ve ‘şiddeti’."
Bu Bir İlandır




