Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'nı kazanmasının ardından İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması'nın 100. yılında, 'Lozan bir hezimet mi, yoksa zafer mi' soruları tekrar gündeme geldi. KARAR Gazetesi Yazarı Taha Akyol ise Lozan Barış Antlaşması'nın bilinmeyen yönlerini canlı yayında anlattı. Akyol, "Askeri bakımdan 30 Ağustos ne ise, diplomatik bakımdan da Lozan odur" yorumunda bulundu.

KARAR Gazetesi Yazarı Taha Akyol, KARAR TV Youtube kanalında yayınlanan 'Orta Dalga' programında Lozan Barış Antlaşması'nın bilinmeyen yönlerini aktardı. Lozan ile ilgili vatandaşlar arasında çok fazla yanlış bilgi ve söylentilerin konuşulduğunu belirten Taha Akyol, Lozan Antlaşması'nın kafaları karıştıran tüm detaylarını canlı yayında anlattı. Akyol yazmış olduğu 'Bilinmeyen Lozan' kitabında ise Lozan Antlaşması'nın Türkiye için önemini vurgularken, Lozan ile ilgili söylentilerin birçoğunun da yanlış olduğunun altını çizdi.

"LOZAN'IN DEĞERİNİ BİLMEK LAZIM"

Lozan Barış Antlaşması'nda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün asla taviz verilmemesi gerektiğini belirttiği kapitülasyonlar meselesini zafer olarak nitelendiren Akyol, "Lozan bir müzakeredir. Bir diplomasi savaşıdır. Lozan'da çok zor olmayan aynı zamanda çok da zor olan meseleler olmuştur. Hatta Musul meselesi çözülememiş ve ertelenmiştir. Lozan'a zafer dediğiniz zaman birden bire karşınıza parlak bir imaj çıkıyor. Halbuki bizim böyle imajlarla yetinmeyip, oradaki zorlukları, alınanları ve alınamayanları öğrenmek gerekir. O yüzden ben Lozan'a 'hezimet mi, zafer mi' diye insan aklını kutuplaştıran, araştırmayı ve öğrenmeyi engelleyen nitelemeleri yanlış buluyorum. Lozan bir başarıdır. Almak isteyip de alamadıklarımız elbette var. Lozan'ın benim için en büyük başarısı kapitülasyonların kaldırılmasıdır. Lozan'da sınırlar aşağı yukarı askeri zaferlere göre çizilmiştir. Osmanlı döneminde de kapitülasyonların kaldırılmasına yönelik birçok teşebbüs oldu. Lozan'a geldiğimizde zaferimizin hakkıyla kapitülasyonları kaldırdık. Lozan'ın değerini bilmek lazım. Askeri bakımdan 30 Ağustos ne ise, diplomatik bakımdan da Lozan odur. Lozan, Türkiye'nin lehine olan ve bağımsızlığı ile sonuçlanan bir uzlaşmadır" dedi.

"LOZAN'LA İLGİLİ BİRÇOK NEGATİF EFSANELER ÜRETİLDİ"

Türkiye'de birçok kişinin efsane haline getirdiği 'Lozan'ın gizli maddeleri var, Lozan 100 yıllık antlaşmadır' söylentilerine açıklık getiren Gazeteci ve Yazar Taha Akyol, "Bunlar bizim toplumun bilgisi olmadan ve araştırmadan böyle komplolara ne kadar yatkın olduğunu gösterir. Bir kere Lozan'ın 100 yıllık olduğunu söylemesi için Lozan'da böyle bir madde var mı bakması lazım.

Gizli maddeler hikayesi çok çalkalandı. Daha çok da Lozan'da Türkiye'nin satıldığı ve İsmet Paşa'nın neleri kaybettiği söylentilerini doğrulamak için Lozan'la ilgili birçok negatif efsaneler üretildi. Bu efsaneler olsa olsa toplumun düşünme seviyesinin ne kadar düşük olduğunu gösterir. İnsan bir açar bakar, gizli olan maddelerin yürürlüğü söz konusu olamaz. Öyle bir şey yok" açıklamasında bulundu.

Hilafetin kaldırılması konusunun Lozan'da görüşüldüğüne dair iddialara cevap veren Taha Akyol, "Bu yaygın söylenti şundan kaynaklanıyor. Türkiye'de hilafet 4 Mart 1923'te kaldırıldı. Lozan Antlaşması'nın İngiltere'de gecikmesinin ve Nisan başında parlamentoda onaya konulmasının sebebi, İngiltere'deki hükümet değişimidir. Türkiye'de hilafet kaldırıldığında İngilizler şaşırmışlar ve konuyla ilgili hiçbir yorum yapmıyorlar. Çünkü sömürgesinde olan birçok Müslüman ülke var" şeklinde konuştu.

"İSMET PAŞA, ATATÜRK'ÜN EN ÇOK GÜVENDİĞİ İSİMDİ"

Lozan görüşmelerine giden heyetin başında bulunan İsmet Paşa, Lozan'da alınan kararlarla ilgili birçok kez eleştirildi. Gazi Mustafa Kemal ise neden İsmet Paşa'yı görüşmelere götürdüğü yönünde merak edilen soruyu Taha Akyol cevapladı. Akyol, "İsmet Paşa ile Atatürk arasında çok önemli bir mizaç farkı vardır ve birbirlerini tamamlamışlardır. İsmet Paşa kendi hatıralarında Lozan'da çok sıkıntı çektiğini söyler fakat bu bize bir şey kaybettirmedi. Hatta Osmanlı borçları ile ilgili müzakereler sırasında ortam gerildiğinde İsmet Paşa'ya tehditkar dil kullanıyorlar. Paşa ise, 'ben sizin gibi bir diplomat değilim. Sizin ne istediğinizi tam anlamadım. Ben askerim. Eğer antlaşma olmaz diyorsanız ben çizmemi tekrar giyerim' diyor. Zaten İsmet Paşa'nın gönderilmesinin sebebi Atatürk'ün en çok güvendiği isimdi. Kurtuluş Savaşı'nın askeri zaferini temsil eden Garp Cephesi'nde ve en önemlisi de Mudanya Antlaşması'nda imzası olan komutandı. Barış müzakerelerinin devamı olarak görüldü. Hiç kimse de 'İsmet Paşa gitmesin' demedi" yorumunda bulundu.

"MASADA KONUSU AÇILIRSA GERİ DÖN SAVAŞACAĞIZ"

Akyol, "Mustafa Kemal Paşa'nın, Rauf Orbay'ın ve bakanlar heyetinin imzasını taşıyan bir talimatname var. O talimatnamede iki madde var. 'Bunlar masada gündeme gelirse bırak hemen dön savaşa devam edelim'. O iki maddeden birisi doğu vilayetlerinde Ermeni devleti kurulması. Diğeri ise kapitülasyonlar. Çünkü bunlar Serv Antlaşması'nda da vardı. Bunlar haricinde diğer konular müzakereye açıktı. Mesela adalar konusunda taviz verebiliyorduk çünkü adaları alacak güçte değildik. Donanmamız hiç yoktu.

"EGE ADALARINI LOZAN'DA KAYBETMEDİK"

Kamuoyunda çokça eleştirilen bir konu olan '12 Adaları Yunan'a verdik' tartışmasına da açıklık getiren Akyol, "Sayın Cumhurbaşkanı iki sene önce bir heyet toplayacağını ve adaları nasıl kaybettiğini araştıracağını söyledi. 2 senedir ses yok. çünkü Ege adalarını Lozan'da kaybetmedik. 1911'de İtalya 12 Adaları, Yunanistan da yukarıdaki adaları işgal etti. Yunanistan'ın ancak İngiltere'nin elinde olacak bir savaş gemisi vardı. Biz Selanik'teki kuvvetlerimize destek bile gönderemedik" dedi.

"PETROLÜN ÖNEMİNİ FARK ETTİLER"

Lozan Antlaşması ile ilgili kafaları karıştıran bir başka soru ise Musul meselesi olurken, Gazeteci Taha Akyol , Musul'un neden alınamadığını canlı yayında anlattı. Akyol, "Musul kaybedilmiş olarak gözükmüyordu. İngiliz işgali altında gözüküyordu. 1915 yılında İngilizler, Fransızlar ve Ruslar gizli bir paylaşım anlaşması yaptı ve Musul toprakları Fransa'ya verildi. Fakat petrolün önemini fark edilince, İngilizler Fransızları Musul'dan çıkartarak el koydular. Böyle bir yeri Türkiye nasıl alabilirdi? Mecliste bu konuda çok sert tartışmalar olduğu zaman Rauf Orbay, Musul için savaş ilan edin diyenlere 'Musul'da İngiliz harp uçakları var bizim elimizde benzin bile yok!' dedi. Harekat yapacaksınız da askeri ne ile sevk edeceksiniz? İngiliz bombardıman uçaklarına nasıl karşı koyacaksın?" ifadelerini kullandı.

"LOZAN ÇOK ÇETİN MÜZAKERELERLE GEÇTİ"

Lozan Barış Antlaşması'nın defalarca görüşüldüğünü ve müzakerelerin çok zorlu geçtiğini belirten Taha Akyol, "Lozan süresince Türkiye'de ordu üç defa savaş vaziyetine geçti. İngilizler tehdit için Malta Adası'ndaki gemileri İzmir'e ve İstanbul'a gönderdiler. Masada kendi iradeni kabul ettirmek için bunlar hep askeri güç gösterisiydi. Biz de onlara karşı hazır olduğumuzu göstermek için kara ordumuzu teyakkuz haline getirdik. Lozan çok çetin müzakerelerle geçti" yorumunda bulundu.

Akyol, "Lozan'da eksik kalan diğer bir konu ise boğazlardı. Boğazlarda Türk askeri olmamak üzere bir uluslararası komisyonun yönetmesi, Türk bayrağının dalgalanması, mülki hakların Türklere ait olması fakat Türk askerinin olmaması durumunu Montrö ile hallettik. " şeklinde anlattı.

Öte yandan azınlıklarla ilgili Türkiye'de ilk 'laiklik' kelimesini Rıza Nur'un kullandığını belirten Akyol, "Lozan'da adli kapitülasyonlar konuşulurken, yabancıların ve gayrimüslimlerin İslam hukukuna göre yargılanamayacağı söylenince, Rıza Nur ilk kez 'laiklik' kelimesini kullanmıştır" dedi.

wi-220.jpg