Menzil Cemaati'nde Miras Kavgası Büyüyor: Saki Elhüseyni'den 10 Milyarlık Vurgun İddiası, Beş Kardeş Birbirine Girdi Menzil Cemaati'nde Miras Kavgası Büyüyor: Saki Elhüseyni'den 10 Milyarlık Vurgun İddiası, Beş Kardeş Birbirine Girdi

Karamollaoğlu konuşmasında İslam ülkelerinin ciddi adımlar atamamasını da eleştirerek, “Kahrolsun demekle İsrail kahrolmuyor. Sadece kınayarak İsrail zulmü durmuyor! Bugüne dek kürsülerden kurulan sert sözler, kürsülerden inince yapılan icraatlar ile desteklenmeyince hiçbir işe yaramadı, yaramıyor ve bundan sonra da yaramayacak” diye tepki gösterdi.

Saadet-Gelecek  TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılara dikkat çekerken, Gazze’nin saldırılara karşı direnmeye devam ettiğinin altını çizdi. Karamollaoğlu, kararlı mücadelenin bir sonucu olarak ateşkesin sağlandığını ve esir değişimlerinin olanak sağlandığına vurgu yaptı.

“KINAYARAK ZULÜM DURMUYOR”

Filistin’de sağlanan ateşkesin, Filistinli direnişçiler sayesinde sağlandığına dikkat çeken Karamollaoğlu, kürsülerden kurulan sert sözlerin bir işe yaramadığına vurgu yaparak, “Bir avuç Müslüman, 57 İslam ülkesinin yapamadığını yaptı, yapmaya da devam ediyor. Uluslararası kurum ve kuruluşların başaramadığını Filistinli mücahitler cesur bir şekilde ortaya koydu ve başarıyor. Yaklaşık iki ay oldu; Gazze direniyor. Canlarıyla kanlarıyla, dişleriyle tırnaklarıyla direniyorlar. Hem İsrail’e karşı hem de bu zulme ortak olan emperyalist devletlere karşı direniyorlar. İslam ülkelerinin sessizliğine, medya manipülasyonlarına, algı operasyonlarına rağmen kararlı bir mücadele yürütüyorlar. İşte bu kararlı mücadele ile ateşkes sağlanıyor, esir değişimleri böyle mümkün olabiliyor. Çünkü ‘kahrolsun’ demekle İsrail kahrolmuyor. Sadece ‘kınayarak’ İsrail zulmü durmuyor!

Bugüne dek kürsülerden kurulan sert sözler, kürsülerden inince yapılan icraatlar ile desteklenmeyince hiçbir işe yaramadı, yaramıyor ve bundan sonra da yaramayacak” dedi.

“KİRALARIN BU DENLİ YÜKSELMESİNİN MÜSEBBİBİ KİM?”

Enflasyon sebebiyle maaşla geçinen vatandaşların sofrasındaki ekmeğin her geçen gün küçüldüğüne dikkat çeken Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kiracı ile diyalogunu anımsatarak, “Sayın Cumhurbaşkanı sanki böyle bir şey ilk defa yaşanmış gibi geçtiğimiz günlerde ev sahibi ile sorun yaşayan bir vatandaşı kendi gündemine bizzat aldı. Kirayı 2 bin 500’den 7 bin 500 liraya çıkarmak isteyen ev sahibine, ‘Sende hiç vicdan yok mu’ diye seslendi. Güler misin, ağlar mısın bilemedim? Ülkenin bu hale gelmesi sadece bir yerde kiraların birkaç katına çıkmasıyla mı sağlanıyor veya kiraların bu kadar yükselmesinin esas müsebbibi kim? Neden insanımızın eskiden yüzde 20’si sıkıntı çekerken bugün yüzde 70’i sıkıntı çeker hale geldi" diye konuştu.

“TOKİ ELİYLE İHALEYE AÇILAN TARIM ARAZİLERİ SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR”

Tarım ve hayvancılık ile ilgili sorunlara da değinen Karamollaoğlu, tarım ve hayvancılığa vurulan darbe ile bir süredir köylerin boşaldığının altını çizerken, iktidarın köy arazilerini satışa başlatmasını hatırlattı. Karamollaoğlu, “Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerdeki gelişim alanları bir süredir sessiz sedasız ihale usulüyle satışa çıkarılıyor. Zaten tarım ve hayvancılığa vurulan darbeyle bir süredir boşalan köyler şimdi de sermaye sahiplerine peşkeş çekiliyor. TOKİ eliyle ihaleye açılan araziler köylülerin elinden alınıyor. Sadece  Ankara’da şu anda 389 köy arazisi satışa çıkarıldı! Köy arazilerinin satılması; hayvanların otlayacağı alanların yok olması, ekilecek alanların azalması demek. Çiftçinin üretmemesi, köylerimizin terk edilmesi, üretimin düşmesi demek. Evimize aldığımız sütün, peynirin fiyatının artması; etin sofralarımıza girmemesi demek” ifadelerini kullandı.

“BU ANLAYIŞ MUTLAKA DEĞİŞMELİDİR”

Ankara’daki köylerde hayvancılık yapan köylülerin hayvanlarını kesime gönderdiğine dikkat çeken Karamollaoğlu, iktidarın bu gidişe dur demesi gerektiğini belirterek, “Bu gidişe dur denilmezse karşı karşıya kalacağımız tehlikenin adı maalesef kıtlık ve gıda yetersizliğidir. Çünkü köyler ranta açıldığında, köylüler orayı terk etmek zorunda kalacak ve toprağı ekecek çiftçi, hayvanı otlatacak çoban bulamayacağız. Bu nedenle iktidara seslenmek istiyorum; ne köylerimizi, ne çiftçimizi, ne de geleceğimizi ranta kurban etmeyin! Para bulunur, borçlar kapatılır ama verilen toprağı bir daha yerine koyamazsınız! Köylerimizin geleceği milletin geleceği, toprağın bereketi ülkenin refahıdır, bunu asla unutmayın! Saadet Partisi olarak biz, ‘Tarım ve hayvancılık milli güvenlik meselesidir’ diyoruz. Üretmeyen, tükenir! ‘İnsanımızı topraksız, toprağımızı da insansız’ bırakan bu anlayış muhakkak değişmelidir” diye konuştu.

“SİYASİ DESTEKLİ SOYGUNA SON VERMEK LAZIM”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise son günlerde ülke gündemini meşgul eden yolsuzluk iddialarını gündeme taşıdı. Davutoğlu, “Şu anda her yeri saadet zinciri almış. Nereden geliyor bu paralar. Saçlarına dolar takanlar. Kamuoyunun tanıdığı meşhur futbolcular, yüzde 2 binlere varan faizler. Bu paraları alanlar da güzellik merkezi açanlar da devletimiz, bayrağımız, ezanımız diyor. Artık bunları söyleyene millet şüpheyle yaklaşıyor. Siyasi destekli soygunlar var arkadaşlar, bunun adını koyalım. Bunlar ihale değil, soygun. Bu siyaset destekli soyguna son vermek lazım. Tablonun bir tarafından doları saçına dolayanlar diğer yanında 7 bin 500 lira alan emekliler” ifadelerini kullandı.

Editör: Ahmet Kacır