Sevgili Erkek Anne-Babaları;

Henüz aile geçindirebilecek kapasiteye gelmemiş, bir aylık kazancıyla gelir gider yönetimi yapamayan, evlilik sorumluluğunu, elinde kumanda yemeğin hazır olmasını beklemek sanan...Olası eksiklerini ailesine saldırarak güç göstersinde bulunup, kapatmaya çalışan, aileler arasında köprü kurmayı başaramayan, sevgi, fedakârlık,saygı, hoşsohbet gibi kavramların ne denli önemli olduğunu bilmeyen oğullarınızı...

Ve Yine Sevgili Kız Anne-Babaları;

Hala size bağımlı olan ve kendi başına karar alamayan, tek derdi süslü sunumlar ve uyumlu mobilyalar olan, insanlarla rekabetini kendini geliştirmekten ziyade şatafatlı organizasyonlarla bağdaştıran... En küçük problemde yaygarayı koparan, modayı takip eden ama bir kitaplığı olmayan, ev ve yuva arasındaki ayırımı yapamayan.

İslamiyet'in kendine verdiği kıymet ve yücelikleri göz ardı edip, bunu kurum ve kuruluşlarda arayan kızlarınızı,

EVLENDİRMEYİN....

Yanı sıra evlendirdiğiniz gençlerin üzerinde ki hakimiyet kurma ve yönetme çabalarınızı sonlandırın.

Sizin şu an sahip olduğunuz tecrübeye sahip olmaları için deneyimlemeleri, üzülmeleri, bazen düşmeleri, gerektiğinde maddi ve manevi sıkıntı çekmeleri gerekiyor.

Korumaya çalışırken zarar vermemek adına sınırlarınızı bilin...!

Sevgili Anneciğim

Keşke zihnimi ve ruhumu bunca boş şeyle daha doğrusu kullanmak için bir muhatap bulamadığımdan, zihnimin boş olarak algıladığı bilgilerle doldurmasaydın. Nasıl temizlik yapacağımı öğretmek yerine, kendimi nasıl sevmem gerektiğini anlatsaydın. Yemek yapmayı öğren, gerekirse yap defalarca dök ama öğren dediğini anımsıyorum (Ben o zaman öğrenmemiştim o ayrı).

Bunun yerine defalarca hata yap ama insanların eleştirilerine hiç kulak asma deseydin. "Anne'nin kaderi kızının çeyizidir." Tabusunu beraberce yıksaydık. Ya da ne bileyim saygıyı öğretirken saygısızlığın da var olduğunu, mükemmel insan diye bir şey olmadığını da fısıldasaydın kulağıma, Misafir, boş çay bardağını daha elinden bırakmadan bardağa koşmayı öğrettiğin gibi ( kaş göz işaretleriyle ) haketmiyorlarsa eğer misafir olarak kabul etmeme hakkımın olduğunu da anlatsaydın usul usul.

Bu dünyanın ince düşünenler için çok kalın olduğunu, önce kendimi sevmem gerektiğinin ego değil ihtiyaç olduğunu, sağlıklı bireyler yetiştirebilmek için ailelerdeki önceliklerin itinayla anneye verilmesi gerektiğini, altını çize çize anlatsaydın keşke, hemde fosforlu kalemlerle....

Anlatın anneler bıkmadan yılmadan anlatın.

Anlatın ki; evleri pırıl pırıl ışıldayan, çok lezzetli yemekler yapan, her şeye yetişebilen ama kendine geç kalan, ruhları yorgun, gönülleri paramparça kadınlar olmasın etrafta. Tane tane usul usul anlatın.

Not: Canımın Ayşe'si amacım annelere seslenmekti.

E benim de kızım olmadığından ikimizi kullandım.

Yoksa seni eleştirir miyim ben hiçç?

Tövbeler olsun....