Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel ''Dudak uçuklatan metro işi'' başlılı bugünkü makalesinde metrodaki usülsüzlüğü konu alarak şunları yazdı:

Son kitabım Yağma- Sayıştay Belgeleri Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı.

Gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkürler. Normal zamanda kamuoyunda bu kadar ayrıntılı hesap kitap işlerine çok merak olmaz.

Fakat kitabın gördüğü ilgiye bakarak kıymaya 300-400 lira, soğana 30 lira verdiğimiz dönemde bunun sorumlusunun hangi olaylar olduğunu insanların merak etmesini yadırgamıyorum.

Mesela kitapta yer alan bir örnekle bu olayı anlatayım…

Sabiha Gökçen Havalimanı, Atatürk Havalimanı'nın kapatılmasından sonra daha da önemli bir hale geldi.

Bu havalimanını sık kullanan biri olarak gözle görülür bir yoğunluktan bahsetmemiz mümkün. Yoğunluğa çare olarak bitirilmesi gereken ilave pistler halen bitirilemedi. Aynı derecede çok ciddi ihtiyaç olan Sabiha Gökçen Havalimanı metro bağlantısını bitirmek için harcanan paralar ise dudak uçuklatan cinsten.

Araştırdım, meğer ihalede skandal işler olmuş.

25 Eylül 2014 tarihinde Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından 7.4 kilometre uzunluğundaki hattın yapımı için"Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı Raylı Sistem Bağlantısı İnşaat ve Elektromekanik Sistemler Temin, Montaj ve İşletmeye Alma İşleri Yapım İşi" için bir ihale açılıyor.

14 firma katılırken Gülermak-YSE Ortaklığı 169 milyon Avro'luk teklifle ihaleye en düşük fiyat veren firma oluyor.

Kent içi raylı sistem hattı yapımı işi devam ederken proje değişikliği oluyor. Proje değişiklikleri nedeniyle yaptırılmasına ihtiyaç duyulan ilave işler normalinde kanuna göre hizmet alımlarıyla yapım işleri sözleşmelerinde yüzde 20'sine kadar ödeniyor.

Yani yüzde 20'ye kadar maliyet ve iş artışlarında aynı yükleniciyle devam edilebiliyor. Bu bilgiyi aklımızda tutalım.

Ancak iş artışı yapılmayarak söz konusu ilave işler "Sabiha Gökçen Metrosu Yaya Bağlantı Tünelleri ve Kuyruk Tüneli İnşaatı İşi" (ilave iş) ihalesi sonucunda aynı yüklenici üzerine bırakılıyor.

Bu yüklenici ile söz konusu ilave işlerin yaptırılmasını kapsayan 379 milyon 910 bin TL bedelli ayrı bir sözleşme imzalanıyor.

Soru şu: Neden iş artışı yapılmayıp yeni ihale yapılıyor?

Tablo ile anlatalım…

Tabloda ikinci kalemde yer alan "nervürlü demir" ilk ihalede ton başı birim fiyatı 3.941,55 TL iken ilave iş ihalesinde ton başı birim fiyatı "yüzde 334.8 artarak" 17 bin 138 TL ye çıkmış.

Tablonun 12. sırasında yer alan "Çelik iksa" için 360.25 ton isteniyor. Ton başı 57.04 TL iken ilave iş ihalesinde ton başı birim fiyatı "yüzde 51 bin 615" artarak 29 bin 500 TL'ye çıkmış. Bu kalem için ödenen bedel 10.6 milyon TL…

Şayet ihale yapılmadan sadece artışı yapılıp ilk birim fiyattan yapılmış olsaydı ne kadar ödenecekti? Sadece 20 bin 548 TL. Aradaki fark tam 10 milyon 606 bin TL fazladan ödeme demek.

Tablonun son sırasında yer alan "UmbrellaArch yapılması işi"33.750 metre isteniyor. Metresi 3.04 TL iken ilave iş ihalesinde metre başı birim fiyatı "110.999 artarak" 3 bin 380 TL'ye çıkmış. Bu kalem için 114 milyon TL ödenmiş.

Şayet ihale yapılmadan sadece artışı yapılıp ilk birim fiyattan yapılmış olsaydı ne kadar ödenecekti? Sadece 102 bin 600 TL. Aradaki fark tam 113 milyon 897 bin TL fazladan ödeme anlamına geliyor.

Bitmedi…

Böylelikle iş artışı yapılma yolu seçilmeden, pazarlık usulü ile yapılan ihale neticesinde toplamda tam 250 milyon 505 bin TL fazla para ödenmiş.

Yani aynı iş kalemlerini aynı firma yapıyor. İki farklı fiyat uygulaması gerçekleştiriliyor.

Devam edelim…

Sayıştay haliyle bunu idareye sormuş. İdare cevabında, metroyu hızlıca bitirmek için böyle yaptıklarını söylemiş.

Sayıştay da yememiş tabii hemen cevap vermiş. “İki ihale arasındaki tutarlar örtüşmüyor” diyerek kabul edilir bir durum olmadığını söylemiş.

Peki… Sayıştay'ın bile "Kabul edilemez" bulduğu bu skandal karşılığında ne yapılmış? Hiçbir şey!

Yoksulluğumuzun binlerce nedeninden sadece birini yazdım sevgili okur...

Sadece birini…