Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu 'altılı masanın' temelinin Saadet Partisi'nin düzenlediği Necmettin Erbakananma toplantısında atıldığını söyledi. Kılıçdaroğlu toplantıya katıldığı için büyük tepki topladığını söyleyerek ittifakın kuruluş aşamalarını şu şekilde anlattı:15 Temmuz FETÖ darbe girişimine karşı toplumun büyük bir bölümüyle birlikte gösterdiğimiz ortak duruş ve 2017 Anayasa Referandumu'nda ise CHP, SP ve DP'nin bulunduğu “Hayır” buluşması tüm ezberleri bozdu.

Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'altılı masanın kuruluş sürecine dair bilgiler verdi.

Sözcü'den Aytunç Erkin'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu "Altılı masanın temellerinin atılmasına ilişkin somut bir milat istiyorsanız, Sayın Temel Karamolloğlu'nun genel başkanlığını yaptığı Saadet Partisi'nin düzenlediği merhum Necmettin Erbakan'ı anma toplantısına katılmam diyebilirim" ifadelerini kullandı.

Altılı masanın ezberleri bozduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu'nun röportajından bir bölüm şöyle:

ALTILI MASANIN DOĞUŞU

Altılı masanın temellerinin atılmasına ilişkin somut bir milat istiyorsanız, “Sayın Temel Karamolloğlu'nun genel başkanlığını yaptığı Saadet Partisi'nin düzenlediği merhum Necmettin Erbakan'ı anma toplantısına katılmam” diyebilirim. Bu katılımın kararının kamuoyuna duyurulduğu dakikalar itibariyle yükselen tepkileri hatırlayın. Üstelik bu tepkiler sadece CHP'ye ve bana yönelik olmadı; Saadet Partisi'ne ve değerli Genel Başkanı Temel Bey'e yönelik de oldu. Ancak biz bu tepkilere rağmen orada bulunmanın doğruluğundan karşılıklı olarak hiç şüphe etmedik.

whatsapp-image-2023-03-14-at-10-02-04.jpeg

Bu adımın öncesinden başlayacak şekilde tüm toplum kesimleriyle bir karşılık beklemeksizin bir ilişki kurma çabamız elbette vardı. Ancak o buluşma tüm bu çabamızın geldiği noktayı göstermesi açısından çok önemliydi. Ardından 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine karşı toplumun büyük bir bölümüyle birlikte gösterdiğimiz ortak duruş; bu girişim sonrasında başlayan süreçte ise gösterdiğimiz ödünsüz demokrasi ve adalet kararlılığı, CHP özelinde bizi toplumun farklı kesimleriyle yakınlaştırdı. 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu'nda ise bugün altılı masada da yer alan CHP, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin bulunduğu “Hayır” buluşması tüm ezberleri bozdu.

'ADALET YÜRÜYÜŞÜ TOPLUMA UMUT VERDİ'

Ardından da Adalet Yürüyüşünüz geldi, değil mi?

Evet! İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak başlattığım Adalet Yürüyüşü geldi. Zaman zaman Adalet Yürüyüşü'nün heba edildiği gibi akıl almaz yorumlar yapılır. Bakın, Adalet Yürüyüşüne, Ankara'nın Çankaya İlçesi'nden başladık; ilk geceyi Yenimahalle Belediyesi sınırları içinde geçirdik. Ve sonrasındaki yaklaşık 23 gün süresince tek bir CHP'li belediye yoktu yolumuzda. Elbette halkımızın büyük bir katılımı, yürüyüşümüze yönelik ilgisi vardı. Ancak çok daha önemlisi Ankara'dan İstanbul'a yürüyüşümüz boyunca geçtiğimiz yerleşim yerlerinin değerleri, sakinlerinin bizi
doğrudan tanımış olmasıdır. Türkiye'nin en önemli karayolu hattını kullanan milyonların bizi tanımış olmasıdır. Daha da önemlisi olağanüstü hal koşullarında gerçekleşen bu yürüyüşümüz, topluma umut verdi; “Hak – Hukuk – Adalet” sloganı tüm ideolojik duvarları kalıcı olarak yıkan bir sembole dönüştü.

Adaylığınız açıklanana kadar geçen sürede “Sadece 5'li çete değil bazı finans çevreleri” tarafından da size karşı duvar örüldüğünü söylediniz. Bugün de bu finans çevrelerinin size karşı duvar olacağını düşünüyor musunuz? Bu duvarı nasıl yıkacaksınız?

Bakın; altılı masanın bir ortak politikalar metni ve bu metinle birlikte de bir anayasa önermesi var. Bu iki metnin özeti size göre nedir derseniz, demokrasidir, hak- hukuk adalettir. Ama yaşamın her alanında hak, hukuk ve adalettir. Siyasette, eğitimde, sanatta, iş dünyasında, çalışma hayatında, doğa politikalarında, ekonomide; her alanda hak, hukuk ve adalet. Haliyle biz yaşamın her alanında demokrasiyi tesis edeceğiz ve adaleti sağlayacağız. Bakın, bu ülkenin 418 milyar doları çalınmış. Kim çaldı, nasıl çaldı ortaya çıkacak. Ortaya çıkmakla da kalmayacak; her kuruşu geri alınacak. Yağma düzeni son bulacak, nepotizm, kayırmacılık son bulacak. Ucu nereye gidiyorsa gitsin. Evrensel hukuk kaideleri içinde, kesinlikle ve kesinlikle hukuk içinde kalınarak yapılması gereken ne varsa yapılacak. Bunun önünde durmak isterlerse kendileri bilir. Tercih onların…

'FAKİRİN DAHA FAKİRLEŞTİĞİ BİR DÜZEN SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL'

Konuşmalarınızda yeni bir dünya yeni bir sistem dediniz. Neoliberalizm bitti tespiti yaptınız. Nasıl bir sistem öneriyorsunuz? Neoliberalizm ve finans çevreleri arasındaki ilişkiyi biliyorsunuz, bunu nasıl değiştireceksiniz?

Bakın, dünyada da “neoliberalizm” karşıtı bir eğilim gün geçtikçe güçleniyor. Bu süreçte yalnız değiliz. Zenginin daha zengin olduğu, fakirin daha da fakirleştiği bir düzen sürdürülebilir değil. Bunu herkes görüyor. Dünya yeni bir sosyal devlet anlayışıyla yeniden formatlanmalı. Göreceksiniz bu yeni dönemin öncü ülkesi olacağız. Bizim bu süreçteki nihai hedefimiz “Tek bir çocuğumuz dahi yatağa aç girmeyecek” şeklinde özetlediğimiz yeni bir ekonomik programdır. Birlikte üreteceğiz ancak hakça bölüşeceğiz. Belki birileri artık daha az kazanacak ama huzurlu bir Türkiye'de yaşayacak. Ve toplumun büyük bir bölümü de daha çok kazanacak. Gelir dağılımındaki eşitsizlik kısa sürede ortadan kaldırılacak ve inanın bu 84 milyon için huzur, refah, kardeşlik getirecek. Yani bu topraklarda yeniden hakça bir paylaşım düzeni kurulmuş olacak.

'RÖVANŞİST YÖNTEMİ ASLA BENİMSEMEM'

Rövanş duygunuz var mı? Çünkü kutuplaştırmadan en çok yakınan sizsiniz.

Hayatımın hiçbir döneminde rövanşist olmadım. Ahlaka ve vicdana sığmayan, hukuk dışı tüm uygulamaların karşısında oldum ama rövanşist olmadım. İktidarı devraldığımızda geçmişe elbette bakacağız. Geçmişte yaşananlar arasında hukuk dışı birtakım uygulamalar varsa bunların gereğini elbette yargı yapacaktır. Ama bunu yaparken rövanşist, intikamcı bir yöntemi asla benimsemem, benimsenmesine de izin vermem. Altılı masanın tüm liderleri de benimle aynı noktada.