Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, seçim öncesi ve sonrası ekonominin durumuyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

"Seçimden sonra tufan mı?" başlıklı yazısında ekonominin cari dengesindeki büyük açığa dikkat çeken Kahveci, ekonomideki gidişata milletin oylarıyla karar verileceğini söyledi.

Seçimler sonrası ekonomideki gidişatla ilgili kaygılarını sürdüren Kahveci, "Yeni sermaye girişini de aslında seçimler belirleyecek. Güvenilir bir ekonomide mi olacağız, yoksa kişisel ilişkilerle mi sıkıştığımızda döviz bulacağız? Ya da bu dövizleri ne karşılığı bulacağız? Hepsi seçimlerden sonra anlaşılacak. Hem yabancılar hem de yurtiçi piyasa aktörleri yeni denge için buraya bakıyor. Bakalım ne olacak? Biliyoruz ki ertelenen zamlar zaten gelecek... Ama bunun üzerine bir de kur hareketi ile çılgınca fiyat artışları mı yaşayacağız? Bunu Millet oyları ile belirleyecek. Aslında herkes kendi kader planını da yapmış olacak... Kimse seçim sonrası için bilmiyordum demesin... Herkes biliyor... Tufan mı yoksa yumuşak geçiş mi? Karar sizindi" dedi.

İşte İbrahim Kahveci'nin yazısı şu şekilde:

"Dün Merkez Bankası ‘Ödemeler Dengesi’ verilerini açıkladı. Buna göre son 12 aylık cari denge -51 milyar 686 milyon dolar açık verdi.
Bu açığı karşılayacak döviz girişi nerden oldu? Kaynağı belli 27 milyar 115 milyon dolar finans hesabından ve kaynağı belirsiz 24 milyar 621 milyon dolar da net hata noksandan geldi.
Hem dış ticaret açığı hem de buna bağlı olarak cari işlemler dengesi açık veren bir ülkeyiz. Çünkü çılgın gibi tüketim yapıyoruz... Çünkü tüketmeyen kaybediyor.
Burada kilit nokta tüketim... Negatif faiz aslında elinizde ne var ne yok hemen harcayın demektir. Tasarruf ederseniz kaybediyorsunuz demektir.
Şöyle düşünün: Bugün bir alım gücünüz var ama tüketmeyip tasarruf ediyorsunuz. Tasarruftan yıllık kazancınız olsa olsa yüzde 25-30 civarında olacak. Oysa satın almadığınız ürünün fiyatı en az yüzde 55 artarak sizi reel kayba uğratmış oluyor.
İşte bu ana nedenle gelirimiz olsun ya da olmasın tüketiyoruz. Yine bu nedenle 2022 yılında tüketim reel olarak yüzde 19,7 artarken bu tüketimi karşılayamayan üretim sadece yüzde 3,3 reel artış gösterebilmiştir. Aradaki farkı da cari açık olarak verdik zaten.
İyi ama bu cari açık ne oluyor? Yani biz cari açık veriyoruz ama döviz fiyatları adeta çakılı durumda seyrediyor. O zaman bu işte bir terslik yok mu? Ya da şöyle söyleyelim: Cari açığa rağmen yeterli döviz girişi de olmuyorsa bu finansal denge ne kadar daha sürdürülebilir?
Şunu net olarak söyleyelim: Bu model asla ve asla süremez... Kesinlikle bir tercih yapmak zorunda kalacağız.
Ya kemerler sıkılacak ya da kurlar açılacak...
Aslında kur artışı da kemer sıkmak gibi dolaylı sonuca gidecek ama sonuç olarak bu denge sürmez.
Aslında bütün işi herkes biliyor. Dananın kuyruğu seçimlerden sonra oluşacak tabloya göre kopacak.
Döviz ihtiyacımız çok yüksek ama asıl seçimlerden sonrası mesele... Çünkü ertelenmiş döviz ödemeleri de seçim sonrasında yapılacak.
Hem cari açık hem de seçim öncesi ertelenen ödemeler birleştiğinde ne olacak?
Yeni sermaye girişini de aslında seçimler belirleyecek. Güvenilir bir ekonomide mi olacağız, yoksa kişisel ilişkilerle mi sıkıştığımızda döviz bulacağız? Ya da bu dövizleri ne karşılığı bulacağız?
Hepsi seçimlerden sonra anlaşılacak.
Hem yabancılar hem de yurtiçi piyasa aktörleri yeni denge için buraya bakıyor.
Bakalım ne olacak?
Biliyoruz ki ertelenen zamlar zaten gelecek... Ama bunun üzerine bir de kur hareketi ile çılgınca fiyat artışları mı yaşayacağız?
Bunu Millet oyları ile belirleyecek. Aslında herkes kendi kader planını da yapmış olacak... Kimse seçim sonrası için bilmiyordum demesin... Herkes biliyor... Tufan mı yoksa yumuşak geçiş mi?
Karar sizindir."