Nepotizm nedir?
Nepotizm, kısaca kayırmacılık veya akrabayı kayırmak, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık demek.
Bir göreve, bir makama daha layık biri varken akrabayı, yakını getirmek…
Yıllarca ülkemizde adam kayırma konusunda o kadar haberler yapıldı ki sayısını hatırlamak mümkün değil!
Bir makama gelen kişi ilk iş olarak eşini, kardeşini, gelinini, damadını ya da bir başka yakınını getiriyor…
Genellemek elbette doğru değil ama adam kayırmacılığın örnekleri çok fazla toplumumuzda.
Haliyle bu durum adaletsiz bir uygulama ve örnekleri çoğaldıkça toplumda büyük bir rahatsızlık meydana getiriyor.
***
Nepotizm önceki gün bir TV programında konuşuldu, tartışıldı.
TİVİ6’da Muhammed Binici’nin hazırlayıp sunduğu “Binici İle Söz Meydanı” programında Nepotizm (kayırma) konusunda soruları cevaplayan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Süleyman Doğan son dönemde yaşanan toplumsal olayları ve devlet kurumları arasındaki iletişimsizliği değerlendirdi. Doğan, özellikle nepotizm (adam kayırma) ve ihmaller zincirinin toplumda derin yaralar açtığını vurguladı. Doğan şu hususların altını çizdi:
"NEPOTİZM VE İHMAL ZİNCİRİ TOPLUMDA DERİN YARALAR AÇIYOR"
"Menfaate gelince devletin çeşitli birimleri, muhalefet de olsa birleşiyor. Nepotizm, adam kayırma, ahbap çavuş ilişkisi toplumda ciddi bir çürümeye neden oluyor. Bu durum, 79 kişinin hayatını kaybettiği son olayda da açıkça görülüyor".
"Biz fiziksel olarak şehirlerde toplu halde yaşıyoruz ancak sosyolojik anlamda bir toplum olma bilincine tam olarak ulaşamadık. Şehirlerimizin büyük bir kısmı, nüfusunun %60'ı, hala köylü zihniyetini taşıyor. Bir yerin gerçek anlamda şehir olabilmesi için en az üç neslin o kültürü içselleştirmesi gerekir. Ne yazık ki biz hala köydeki yaşam tarzını ve düşünce yapısını şehirlere taşımış durumdayız. Kerpiçten evler yapabilirsiniz, ancak asıl sorun, o kerpiç zihniyetinin şehirde de devam etmesi. Şehirde yaşayan insanlar, fiziksel olarak modern yapılarda otursalar da zihnen hala köydeki gibi düşünüyor ve davranıyorlar"
"Burada çok ciddi bir devlet kurumlarının birbirini suçlama durumu var. Hiç gerek yok, herkes burada suçlu. Devlet, belediye, Kültür Bakanlığı... Hepsi sorumlu. Ancak hiç kimse 'Ben burada hatalıyım, özür dilerim' demiyor. Bu durum toplumda büyük bir güven kaybına neden oluyor"
"Toplum olarak müşteri oraya gidenler biz de suçluyuz. Gittik, gördük, şikayet etmedik. Niye bunları şikayet etmedik? Neden orada mesela toplum, kamuoyu olarak biz gelip kalıyoruz ama ya burada bunlar yapıldı mı, bunlar eksik mi, değil mi? Biz bunları neden derdine düşmedik? Toplum olarak bu bilinç yok"
"Her defasında deniyor ki bundan sonra ibret alınsın ama bir başka kurumda bu patlak veriyor. Ya bu ibret ala ala bu millet yani nereye kadar gidecek? Bu iyi örnekler varken, Avrupa'da, Amerika'da bu örnekler var. Bizde niye yok?"
Prof. Dr. Süleyman Doğan, yetkililere çağrıda bulunarak, "Bu tip olaylarda en azından halka bir mesaj vermek için yetkililer sorumluluk almalı. Bir belediye başkanı, bir kültür bakanı istifa etmeli. Burada bu kadar can alındı, bundan bizim de sorumluluğumuz var. Biz önlemini almamışız. Bu hiç kimse bundan sorumlu değil mi? Hepsi aynı anda 23 yılda bir şey hata yapılmış, bir bu yapmamış mı, kabul etmemiş bir Japon ülkemizde bedelini ödemiş. Böyle bir facianın cezasız kalması insanların mahşer-i vicdanında yara açar. Bu durumun gereği yapılmalı buradan çağrıda bulunmak istiyoruz yetkililere"
"VİCDAN VE ADALET MUTLAKA YERİNİ BULUR"
Doğan, konuşmasını vicdan ve adalet vurgusuyla tamamladı:
"Vicdan, geciktirir ama mutlaka yerine getirir. Bu tip haksızlıkların, adaletsizliklerin bedeli mutlaka ödenir. Toplum olarak bu bilinci oluşturmak zorundayız."