Türkiye’de kuralların ve yasaların güç sahipleri için eşit derecede uygulanmadığına yönelik kaygılar artıyor. Adliyelerdeki rüşvetle tahliye iddialarından sonra, bir vatandaşın ölümüne sebep olan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun göz göre göre yurt dışına kaçması ‘tuz koktu’ yorumlarına yol açan son örnekler oldu.

Kamuoyu anketleri, yargı kurumuna olan güvenin her geçen gün azaldığını ortaya koyarken son dönemde yaşanan örnekler bu yönde gidişatı hızlandırıyor. Anayasa Mahkemesi’nin baypas edilmesiyle oluşan kriz, yargıdaki sorunları vahim boyuta taşıdı. İstanbul Anadolu Başsavcısı’nın HSK’ya ihbar mektubu ve Bakırköy Adliyesi’nde hâkim ve savcıların rüşvet aldığı iddiası da hızla yerleşen olumsuz algıyı pekiştirdi.

MOTOKURYENİN FAİLİ NASIL OLDU DA FİRAR EDEBİLDİ?

İstanbul’da vahşice katledilen Cemal Kaşıkçı dosyasının Riyad’a devredilmesi örneğinde olduğu gibi kamuoyu vicdanını rahatsız eden örneklerin sonuncusu da Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun ölümlü kazada kusurlu olmasına rağmen yurt dışına kaçması oldu. Failin savcılığa bile çıkmadan karakoldan havalimanına gitmesi ‘Bu adam nasıl serbest bırakıldı? Firarda kimlerin dahli var?’ sorularına yol açtı.

YEMENLİ BAKANIN OĞLU DA ÇARPTI KAÇTI!

Motokurye Yunus Emre Göçer’in ölümüne yol açan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kaçışı gündemdeyken İstanbul’da bir benzer skandal daha yaşandı. Beyoğlu’nda eski Yemen Savunma Bakanı’nın oğlu Musaeed Hussein’in otomobiliyle çarptığı Pakize Özer yaralandı. Özer’in hayati tehlikesi sürerken Hussein sevk edildiği mahkemeden adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

1212krt01a-tum.jpg

Karar'da yer alan habere göre,  Son dönemlerde Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmaması, yargıda rüşvet karşılığı tahliye iddialarının Başsavcı dilekçeleriyle gündeme gelmesi Türkiye’de adalete olan güvende sarsılma meydana getirirken kamuoyu anketleri de alarm veren serece ayna tuttu. Anketler yargı kurumuna olan güvenin her geçen gün azaldığını ortaya koydu. Yaşananlar yargı, siyaset kurumu ve vatandaş arasında uçuruma neden olurken, gündemi değiştirmeye dönük adımlar ise ‘alarm veren durumun üstü kapatılmaya çalışılıyor’ yorumlarını da beraberinde getirdi.

Her Taşın Altından Siyonizm Çıkıyor: Çirkeflikte Sınır Tanımıyorlar Her Taşın Altından Siyonizm Çıkıyor: Çirkeflikte Sınır Tanımıyorlar

BAŞSAVCI DİLEKÇE İLE HSK’YA BİLDİRDİ

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, 6 Ekim’de HSK’ye gönderdiği yazıda adliyedeki rüşvet çarkını anlattı. Yazıda, para karşılığı tahliye ve haber kaldırma iddialarına da yer verildi. Başsavcı’nın yazısında, 7 yıl İstanbul Anadolu Adalet Komisyonu Başkanlığı yapan ve 1 Eylül’de İstanbul Adalet Komisyonu Başkanlığı’na atanan Bekir Altun hakkındaki dikkat çeken iddialar da yer aldı. Başsavcı Uçar’ın, HSK’ya yazdığı mektuptaki iddialar hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’na bağlı savcılar tarafından soruşturma başlatıldı. İstanbul Anadolu Adliyesi’yle sınırlı tutulmayan soruşturmada İstanbul ve diğer illerdeki adliyelerde yaşanan usulsüzlükler hakkında gelen ihbarlar değerlendiriliyor. Soruşturmada hakimler ve savcılar yok. İddialarda adı geçen hakim ve savcılar hakkında HSK soruşturma başlatmıştı. Soruşturma için üç müfettiş görevlendirildi.

İKİNCİ RÜŞVET İDDİASI BAKIRKÖY’DEN

İstanbul Anadolu Adliyesi’nde yaşanan ‘rüşvet iddiaları’na ilişkin tartışma devam ederken Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine 80 bin TL’nin verdikten sonra tutuksuz yargılandığını iddia eden bilirkişi Mehmet Doğan’ın mahkemede “80 bin TL’yi verip tutuksuz yargılama kararı ile salındım. Benden rüşvet alanlar beni rüşvet suçu ile yargılıyor” dedi. Mahkemeye ‘Rüşvetçi Bakırköy hakim ve savcıları’ başlıklı bir liste de veren Doğan’ın listesinde yer alan 53 hakim ile savcının bazılarının da FETÖ ile bağlantılı olduğu iddia edildi. Ancak Bakırköy Başsavcılığı iddiaları yalanlasa da Doğan’ın ihbarı üzerine bir savcı hakkında inceleme yapılması dikkat çekti.

HERKESİ BAĞLAYAN AYM BAYPAS EDİLDİ

‘Rüşvetle tahliye’ iddiaları yargıda çalkantılara neden olurken Anayasa Mahkemesi TİP tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ‘hak ihlali var’ kararını vererek Atalay’ın bırakılması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yargılamanın tekrar yapılıp kararın uygulanmasını istedi. Ancak 13. Ağır Ceza Mahkemesi 6 gün beklettiği dosya üzerinde bir tahliye kararı vermeyerek topu Yargıtay’a attı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de yerel mahkemenin kararını doğru bulduğunu belirterek Atalay hakkında ‘hak ihlali’ kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Kararları yasama, yürütme ve büyün yargı erkini bağlayan AYM hükmünün uygulanmaması ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması yargıdaki krizi derinleştirdi.

KURYE GÖÇER’İN FAİLİ NASIL SEBEST KALDI?

Art arda yaşanan skandallara dönük tedbir alınmadan bu kez de vicdanları kanatan bir gelişme yaşandı. İstanbul’da Motokurye Yunus Emre Göçer’e çarparak ölümüne neden olan ve olayda asli kusurlu olmasına rağmen Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un oğlu Hassan Sheikh Mohamud karakolda ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Olayda polislerin Göçer’i suçlu gösteren tutanak tuttuğu, doktorun ‘bilinci kapalı entübe’ beyanına rağmen fail Mohamud’un adli kontrol uygulanmadan bırakıldığı ortaya çıktı.

İstanbul’da vahşice katledilen Cemal Kaşıkçı dosyasının Riyad’a devredilmesi örneğinde olduğu gibi kamuoyu vicdanını rahatsız eden örneklerin sonuncusu da Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun ölümlü kazada kusurlu olmasına rağmen yurt dışına kaçması oldu. Failin savcılığa bile çıkmadan karakoldan havalimanına gitmesi ‘Bu adam nasıl serbest bırakıldı? Firarda kimlerin dahli var?’ sorularına yol açtı.