Karar yazarı Akif Beki ''Öyle değil AK Partili kardeşim'' başlıklı makelesinde şunları gündeme taşıdı:

Erdoğan ve AK Parti'nin sandıktan çıkardığı sonuç; Soylu'nun tabiriyle kazmayı vurur vurmaz fışkıran, rafineride işlemeden traktöre koy, hemen çalıştıracak petrol kalitesinde değil.

PKK teröristlerini, Kılıçdaroğlu'nun "haydi"sine eşlik ederken gösteren o video düzmeceydi.

Kılıçdaroğlu'nu; Diyanet'i kapatacakmış, Apo'yu çıkaracakmış, ülkeyi bölecekmiş gibi yansıtan o broşürler sahteydi.

Benden duymuş olma ama Kılıçdaroğlu'na oy verenler de Erdoğan'a karşı küffarı, teröristleri seçmedi. İşgalcileri, dış güçleri, düşmanı tutmadılar.

Yahu tabii ki dinsiz ve imansızlarla Allahsız ve kitapsızları Erdoğan'a tercih etmedi milletin yarıdan fazlası.

Böyle sandıysan yanıltıldın. Hayır, Müslümanlık, din ve vatan oylanmadı sandıkta. Dolduruşa getirildin, anla işte.

Bu dolduruşlara inanmayan ama kafası karışan AK Partili kardeşlerin de ittifakın diğer partilerine oy verdi. MHP'ye, Yeniden Refah'a gittiler. Kapıya yöneldiler yani. Canlarına yetti, bir sonraki adımda dışarı çıkacaklar.

Kapıyı çarpıp çıkan kardeşlerin de oldu. Ara durak olarak Sinan Oğan'a oy vermiş görünüyorlar.

Yanıltıcı propagandayla kazanılan oylar; istemeye istemeye, kerhen verilse bile iktidarı ayakta tutabilir. Fakat kabul et ki eski kalitesinden uzak. Gurur duyulacak bir sonuçmuş gibi sunanlara bakma sen.

İçten içe sen de biliyorsun aslında daha iyiye gitmeyeceğini. Çürümeden, koflaşmadan, içinin boşalmasından rahatsızsın ki savunmakta zorlandığın karşıdan da belli oluyor.

Yani güzel kardeşim, sana doğruyu söylemiyorlar, haberin olsun.

ÖYLE DEĞİL DEĞİŞİM İSTEYEN KARDEŞİM

Seçim bitmiş de bozgun yemiş, kaybetmiş değilsin.

Sandığa girdiği gibi çıktı mı, yerini buldu mu diye oyuna sahip çıkacaksın, arkasını kovalayacaksın elbette. Akıbetini sormak, hakkın.

Fakat verdiğin oy ziyan olmadı.

İlk turda kazanamadın diye seçimle olmuyor, tiyatro oynanıyor sanıp sandıktan umudunu kesersen oyuna gelirsin. Demokrasinin altını oyan, milli iradeyi sakatlayan propagandaya kazandırırsın. İstenen bu değil mi zaten?

Senin beğenmediğin oylar olduğu gibi, senin oyunu beğenmeyenler de var. Ve olmaya devam edecek.

Haklı olduğunu düşünüyorsan ne yapacağın belli. Seni, partini, adayını yanlış mı anlatıyorlar? Buna inanlara yılmadan, küsmeden doğrusunu anlatacaksın.

Yanıltıcı propagandayla yanıltılanlar mı var? Onlara kızmak, çare değil. Dertlerini anlamaya çalışmadan yanıltıldıklarına ikna edemezsin.

İkinci tura katılım konusunda hevesin mi kırıldı? Haklı olup olmaman fark etmez. Bilet almazsan piyangonun sana vurmasını bekleyemezsin. Değişim denilen büyük ikramiyeyi istiyorsan aynı şevkle sandığa gitmek, diyeceğini söylemek, oyunu kullanmak zorundasın.

Yok başka yol.

BİR SÖZ DE CHP'Lİ KARDEŞİME

Ve CHP'li kardeşim; hariçten gazel okuyor demezsen, sana da şu kadarını söylememe izin ver.

Birikmiş öfkeni, 'daha ne yapalım' bezginliğini, onca seçim yenilgisinin bıkkınlığını, yılgınlığını anlıyorum. Canından usandın belki.

Ama acısını çıkarmak, kendini rahatlatmak için sağa sola çatmanın, suçu yıkacak günah keçisi aramanın sırası değil.

Hele parti içi hesaplaşmaların, kendi içinde birbirine düşmenin sırası hiç değil.

Mesele CHP kadrolarında kimin, hangi köşeyi tutacağına gelmedi daha.

Ortada paylaşılmayacak bir galibiyet yok, seçim bitmedi. Mağlubiyeti paylaşmamak içinse henüz çok erken.

Hem onu yine yaparsın, içerideki hesabını sonra da görebilirsin, kime istiyorsan faturayı günü geldiğinde kesersin. Parti senin, bir yere gitmiyor.

Üzüm mü yiyeceksin, bağcıyı mı döveceksin? Bu aşamada ona karar vermelisin.

Hani mevzubahis vatansa gerisi teferruattı!