Milli ve manevi değerlerimizi koruması ve yarınlara taşıması gereken televizyon, radyo, gazete ve sosyal medya gibi iletişim araçlarının bir kısmı maalesef, kötülüğün yaygınlaşmasına, zina, alkol ve kumar gibi haramların normalleşmesine zemin hazırlamaktadır.
"Bazı diziler, çizgi filmler ve reklamlar aracılığıyla bedenin teşhiri teşvik edilmekte, ahlakî sapkınlıklar ve cinsiyetsizleştirme özendirilmektedir.
Ekranlardaki gündüz programları ise mahremiyet sınırlarının ihlal edildiği, tartışma ve kavgalarla aile bağlarının zayıflatıldığı, aile içinde kalması gereken bilgilerin toplumun önünde günlerce konuşulduğu bir mecraya dönüşmektedir.
Bütün bu durumlar; en kıymetli hazinemiz olan aile kurumuna zarar vermekte, özellikle de gençlerimizi yuva kurmaktan korkar hale getirmektedir.
Aile üyeleri arasında yeni tartışmalara, toplumda güven duygusunun azalmasına zemin hazırlamaktadır. Hayâ, iffet ve edep gibi bizi biz yapan ahlakî ve insanî değerlerin aşınmasına yol açmaktadır.”
Yukarıdaki satırlar, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bugünkü Cuma Hutbesinden.
Cuma Hutbesinde yer alan bu cümlelere bir itirazımız olabilir mi?
Bir Müslümanın bu muhtevaya bir itirazı olabilir mi? El-hak olmaz!
Elbette, radyo, gazete ve sosyal medya gibi iletişim araçları zina, alkol ve kumar gibi haramların normalleşmesine araç olmasın, olmamalı!
Elbette, diziler, çizgi filmler ve reklamlar aracılığıyla bedenin teşhiri teşvik edilmemeli, ahlakî sapkınlıklar ve cinsiyetsizleştirme özendirilmemelidir.
Elbette, ekranlardaki gündüz programları mahremiyet sınırlarını ihlal etmemeli…
Elbette, programlarda tartışma ve kavgalarla aile bağları zayıflatılmamalı…
Elbette, aile içinde kalması gereken bilgiler toplumun önünde günlerce konuşulmamalı!
Ekranlar başta olmak üzere gazete sayfaları ve sosyal medya yukarıdaki hassasiyetlere tamamen riayet etmelidir.
Ama ve de fakat…
Yandaş diye tabir edilen…
Havuz medyası diye nitelendirilen…
İktidara yakın olduğu bilinen TV ekranlarına bakar mısınız?
Sabah kadın programları…
Hem de cıvık cıvık kadın programları…
Akşam ve geceleri tartışma programları…
Bu programlarda mahremiyete ne kadar riayet ediliyor?
Bu programlarda ahlak ve maneviyata ne kadar uyuluyor?
Bu programlarda aile bağlarına ne kadar özen gösteriliyor? Dizilerde kimin eli, kimin cebinde belli değil!
Bu programlarda ve dizilerde alkol ve kumar gibi kötü alışkanlıkların önlenmesi için ne yapılıyor?
Size de aynı duygular hakim oluyor mu bilmiyorum; bu TV ekranlarında yer alan dizi ve programları ailecek izlemeye çekiniyoruz…
Bütün bu tespitlerden sonra şu soruyu da soralım;
Madem bu yıl Aile Yılı ilan edildi…
Peki, TV ekranlarında yaşanan bu rezaletler karşısında RTÜK nerede? Denetim mekanizmaları nerede?
Kaynak: Milli Gazete / Rıza Yayladangel



