TCMB eski Baş ekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara'nın, TL'nin değerinin düşürülmesinin ihracata çözüm olmayacağını belirterek, "2021'de başlatılan aşırı negatif reel faiz politikası nedeniyle kurdan enflasyona geçişte neredeyse 1990'lara dönmüş durumdayız" paylaşımı dikkat çekti. Uzmanlar, Kara'nın açıklamalarının, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu enflasyon sorununu çözmek için atılması gereken adımlar konusunda önemli bir uyarı niteliğinde olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Hakan Kara, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, kurdaki 1 TL'lik artışın enflasyona etkisini grafikle aktardı. Kara'nın açıklamaları, Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından biri olan enflasyona dair önemli ipuçları veriyor.
Hakan Kara, kurdaki yüzde 1'lik artışın enflasyona etkilerini gösteren ve kendisinin hazırladığı grafiği takipçileriyle paylaşarak, son yıllarda dövize bağlı enflasyon artışının hangi seviyede olduğunu anlattı.
Paylaşımında TL'nin değerinin düşürülmesinin ihracata sınırlı etkisi olacağına değinen Kara, şunları söyledi:
"İçinden geçtiğimiz dönemde TL’nin değerinin düşürülmesi ihracata çözüm olmaz, sadece çok kısa nefes aldırır.
Çünkü enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları bozulduğu için döviz kurundan enflasyona geçiş tarihi zirvelerde seyrediyor.
Bundan on sene önce %10'luk kur artışı enflasyonu 1,5 puan artırırken son dönemde bu değerin %5'lere kadar geldiğini ve bunun oldukça hızlı gerçekleştiğini buluyoruz. 2021'de başlatılan aşırı negatif reel faiz politikası nedeniyle kurdan enflasyona geçişte neredeyse 1990'lara dönmüş durumdayız.
Bu ne anlama geliyor? Enflasyon yüksek kaldığı sürece kurdaki artış hızlıca içerdeki üretim maliyetlerine yansıyor. Kurla gelen ihracat fiyat rekabeti kısa sürede enflasyonla geri veriliyor. Rekabetçiliği sağlayamadığımız gibi yüksek enflasyon ve gelir dağılımında bozulma ile baş başa kalıyoruz."
KURDAKİ ARTIŞLARIN ENFLASYONA ETKİSİ
Kara'nın açıklamalarına göre, kurdaki artışların enflasyona etkisi, enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarının bozulması nedeniyle artmış durumda. Buna göre, 10 yıl önce yüzde 20'luk kur artışı enflasyonu 1,5 puan artırırken, son dönemde bu değerin yüzde 5'lere kadar çıktığı görülüyor.
Bu durum, kurdaki artışların kısa sürede enflasyona yansıdığı ve ihracatta sağlanan rekabet avantajının enflasyonla birlikte yok olduğunu gösteriyor.
Kara'nın açıklamaları önemli çıkarımlara da olanak sağlıyor. Bu amaçla Merkez Bankası'nın faiz politikalarını reel olarak pozitif bir seviyeye çekmesi ve enflasyon hedeflemesi konusunda kararlı olması gerekiyor. Ayrıca, kamu maliyeti politikalarının da enflasyona katkıda bulunması için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.
Uzmanlara göre, Kara'nın açıklamaları, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu enflasyon sorununu çözmek için atılması gereken adımlar konusunda önemli bir uyarı niteliğinde.
İçinden geçtiğimiz dönemde TL’nin değerinin düşürülmesi ihracata çözüm olmaz, sadece çok kısa nefes aldırır. Çünkü enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları bozulduğu için döviz kurundan enflasyona geçiş tarihi zirvelerde seyrediyor. Bundan on sene önce %10'luk kur artışı enflasyonu 1,5 puan artırırken son dönemde bu değerin %5'lere kadar geldiğini ve bunun oldukça hızlı gerçekleştiğini buluyoruz. 2021'de başlatılan aşırı negatif reel faiz politikası nedeniyle kurdan enflasyona geçişte neredeyse 1990'lara dönmüş durumdayız. Bu ne anlama geliyor? Enflasyon yüksek kaldığı sürece kurdaki artış hızlıca içerdeki üretim maliyetlerine yansıyor. Kurla gelen ihracat fiyat rekabeti kısa sürede enflasyonla geri veriliyor. Rekabetçiliği sağlayamadığımız gibi yüksek enflasyon ve gelir dağılımında bozulma ile baş başa kalıyoruz. Bu sarmalı kırmak için, güven veren bir programla kurumlar arası eşgüdümü artırarak öncelikle enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını düzeltmek gerekiyor. ----- Not: Hesaplamalara temel oluşturan çalışmamıza aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://ideas.repec.org/p/koc/wpaper/2121.html