Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek fon akışı sağlamaları için New York’ta yabancı yatırımcıları ikna etmeye çalışırken, İngiliz banka HSBC dikkat çeken bir Türkiye raporu yayımladı.
Bankanın ekonomistlerinden Melis Metiner imzalı raporda, finansal koşullardaki son gelişmelere rağmen dış açığın temel endişe kaynağı olmayı sürdürdüğü vurgulandı.
Türkiye ekonomisinde kademeli düzeltme, enflasyonda ve cari açıkta yüksek seyrin devamı beklentilerine yer verilen raporda, “Bize göre, ödemeler dengesi kaynaklı kırılganlıklar, Türkiye’nin yeni atanan ekonomi ekibi için en acil sorun olmayı sürdürüyor” denildi.
CARİ AÇIĞI KAPATMAK İÇİN TL NE KADAR DÜŞMELİ?
Enerji faturasında bu yılki düşüşe rağmen cari açıktaki düşüşün yavaş olduğuna dikkat çekilen raporda, enerji dışı ithalatın beklentilerin üzerindeki seyri ve turizm gelirlerinin ise beklentilere göre biraz zayıf olmasının bu gelişmede etkili olduğu vurgulandı.
12 aylık cari açığın temmuzda 59 milyar dolar olduğu, bunun da tahmini milli gelirin yüzde 6’sına denk geldiği ve geçen yıl sonundan bu yana cari açığın yaklaşık 10 milyar dolar arttığı hatırlatılan raporda, enerji ithalatı 13 milyar dolar azalırken, kısıtlamalara rağmen altın ithalatında 11 milyar dolarlık artış olmasının da cari açığı olumsuz etkilediğine işaret edildi.
Bankanın hesaplamalarına göre, milli gelire kıyasla cari açıkta 1 yüzde puanlık düşüş için TL’nin reel değerinde yüzde 10’luk düşüş ya da milli gelirde 2 yüzde puanlık yavaşlama gerektiğine işaret edilen raporda, Türkiye’de cari açığın tamamen kapanması için TL’de yüzde 40’lık reel değer kaybı gerektiği öne sürüldü.
‘GELİŞME VAR AMA RİSKLER SÜRÜYOR’
Raporda öne çıkan değerlendirmeler şöyle:
* Türkiye ekonomisinin kısa vadeli görünümü son dört ayda belirgin şekilde iyileşti. Merkez Bankası’ndaki (TCMB) yeni ekip para politikalarını ve makro ihtiyati politikaları sıkılaştırıp geçmişte devreye alınan bozucu düzenleyici tedbirleri gevşetmeye başladı. Artan harcamaları finanse etmek için vergi artışlarını içeren ek bütçe hazırlandı.
* Bu pozitif gelişmelere rağmen riskler devam ediyor. Enflasyon, döviz borcu, düşük rezerv gibi büyük dengesizlikler var ve bunların çözümünün kararlı, uzun süreli ve potansiyel olarak acılı düzeltme süreçlerini gerektirmesi muhtemel ama gelen işaretler, en azından önümüzdeki 12 ay için, politika yapıcıların ekonomide çok daha kademeli ve dolayısıyla sınırlı bir yeniden dengelenmeyi tercih ettiklerini gösteriyor.
‘2024’TE DAHA SERT YAVAŞLAMA BEKLİYORUZ’
* Son dönemde atılan adımlar, Türkiye’nin, ödemeler dengesi baskılarında artış, TL’de keskin değer kaybı ve ekonomide ani duruş içeren en kötü senaryodan kaçınmasına yardım etti ancak ekonomiyi daha sağlam bir temele oturtmak için daha fazlasının yapılması gerekiyor.
* 2023 için yüzde 4,4’lük ekonomik büyüme beklentimizi koruyoruz ancak 2024 için büyüme beklentimizi yüzde 4,1’den yüzde 3,0’a düşürüyoruz. Orta Vadeli Program’dakine kıyasla da belirgin bir yavaşlama bekliyoruz. Bu yıl olduğu gibi gelecek yıl da büyümenin iç talep çekişli olmasını bekliyoruz.
‘FAİZ ARTIŞINDA SONA YAKLAŞILIYOR’
* 2023 sonu politika faizi beklentimizi yüzde 30’dan yüzde 32,5’e yükseltiyoruz ancak TCMB’nin faiz artışı döngüsünde sona yaklaştığını düşünüyoruz. Eylül toplantısında 500 baz puan ve son çeyrekte toplam 250 baz puanlık faiz artışı bekliyoruz.
* Bütçede bu yıl, hükümetin yüzde 6,4’lük hedefinden daha düşük açık bekliyoruz ancak Mart 2024’teki yerel seçimler nedeniyle resmi harcama tahminleri gelecek yıl aşılabilir. Milli gelire oranla bütçe açığı tahminimiz 2023 için yüzde 4,1, 2024 için yüzde 7,1. Hükümet 2024’teki açık tahmini ise yüzde 6,4.
* 2023 ve 2024’te daha yüksek cari açık bekliyoruz. Öte yandan, fonlama sorunları hafifledi, bu da Türkiye’nin bir ödemeler dengesi krizinden kaçınmasını çok daha muhtemel kılıyor.
* Başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Türkiye’ye dönük fonlama taahhütleri olumlu karşılanıyor ancak bu taahhütlerin politika yapıcıların daha kararlı adım atmalarını ertelemeye neden olma riski var. Bu olursa, Türkiye, yüksek emtia fiyatları ve risk iştahında değişim gibi birçok dış şoka karşı riskli konumda kalmaya devam edebilir. Öte yandan, söz verilen fonların ne zaman geleceğiyle ilgili biraz belirsizlik de var.
ENFLASYON TAHMİNLERİ
* Faiz artışlarına rağmen yüksek enflasyon nedeniyle reel faizlerin derin negatif bölgede kalmaya devam etmesini bekliyoruz. Enflasyonun eylülde yüzde 60,3, aralıkta yüzde 67,9, Mart 2024’te yüzde 65,9, Haziran 2024’te yüzde 69,6, Eylül 2024’te yüzde 48,6, Aralık 2024’te yüzde 44,3 olmasını bekliyoruz. Politika faizinin ise 2024 genelinde yüzde 32,5’te kalmasını öngörüyoruz.
* Reel faizlerin negatif ve bütçe harcamalarının yüksek olduğu bir ortamda, iç talebin belirgin şekilde soğuması ve talep kaynaklı fiyat baskılarının azalması muhtemel değil.
* 2024 büyüme tahminimizi düşürmemizin temel nedeni, kredi faizlerindeki artış ve kredi büyümesindeki düşüş.
* Kısa vadeli dış borç, 206 milyar dolarla yüksek seviyelerdeki seyrini sürdürüyor.
* 120 milyar dolarlık kur korumalı mevduat (KKM) kaynaklı kur farkı ödemeleri, enflasyonist baskı ve risk yaratıyor. Sözcü