Son dakika haberi... Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 'Gündem Özel' programında Karar Gazetesi Yazarları Elif Çakır ve Taha Akyol'un sorularını yanıtlıyor...

Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, KARAR TV'de, Karar Gazetesi Yazarları Elif Çakır ve Taha Akyol'un 'Gündem Özel' programında soruları yanıtlıyor.

Davutoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

"Hukukum olan bazı isimleri aradım çünkü yüreğimiz yanıyor. Görüşmeler sonrasında Gazze'de ateşkes için bir taslak hazırladım. Büyük kabul gördü ama böyle bir inisiyatifi geliştirebilmek için Türkiye Cumhuriyeti'nin yetkilileriyle temas halinde olmam lazım.

Eğer İsrail ile ilişkileriniz zayıfsa, ortada böyle bir çatışma varken onu barış için ikna edebilecek tek güç ABD'dir. Daha önceki dönemlere göre Türkiye'nin itibarı zayıf çünkü Sayın Erdoğan yüksek dozda yaptığı konuşmalar sonrasında çok ciddi tavizler verdi ABD'ye.

Karşımıza çıkıyor; IŞİD nasıl terör örgütüyse Hamas da aynı şekilde terör örgütüdür. Bunu söyleyen İsrail yanlısı biri değilse ne Orta Doğu ne de tarih olaylarını biliyor. Hamas'ın kendi toprakları dışında hiçbir yerde bir mücadelesi yoktur. Hamas'ın bir gün Paris'i, İstanbul'u bombaladığını duydunuz mu? IŞİD ile asla karşılaştırılamaz. PKK ile Hamas'ı yan yana koymak olmaz. Erdoğan'ın 'Hamas bir terör örgütü değildir' sözüyle aynı görüşteyim.

Beni Hamas konusunda anlayan tek kişi rahmetli Mümtaz Soysal. 2006'da Hamas Türkiye'ye geldiğinde herkes bana saldırdı. Mümtaz Soysal yazısında 'Şu anda Orta Doğu'nun en önemli kartını Türkiye eline aldı' dedi.

Bir devlet terörü varsa bunu asla mazur görmem. Hz. Peygamber, "Çocuklara, kadınlara, ağaçlara, rahiplere dokunmayın" demiştir. "Filistin davasına gölge düşürmemek lazım" dedim.

Irak'ta ve Afganistan'da Amerika, düğün yerlerini bombaladı. Amerika bunu savaşta istenilmeyen yan ürün gibi yansıttı. Pentagon Sözcüsü Ukrayna'yı konuşurken yüz ifadesine bakın; ağlıyor. Filistin ile ilgili yüz ifadesine bakın; "Bu savaştır, çocuklar ölecek" diyor.

Filistin'in topraklarını kim işgal ediyor? İsrail işgal ediyor. 1967 6-7 gün savaşı... Ondan sonra Birleşmiş Milletler kararı var. Diyor ki; İsrail işgal ettiği topraklardan derhal çekilsin. Bu kararın üzerinden 56 yıl geçti.

Müslüman kimliğimle konuşmuyorum. Türk kimliğimle de konuşmuyorum, stratejik kimliğimle de konuşmuyorum. İnsani kimliğimizle konuşmamız lazım. Bu insanlar ne yapsın?

Bir tarafta 2 bin dolarla yaşayan Gazze halkı var, bir tarafta 20 bin dolarla yaşayan İsrail halkı var. İstiklal Savaşı'nı yapmamış olsaydık, bazılarının istediği gibi Amerikan mandası olsaydı, 75 yıl boyunca Anadolu Amerikan mandasında kalsaydı, İzmir ve civarı yerleşimcilerle dolmuş olsaydı siz Yozgat'ta ne hissederdiniz, ben Konya'da ne hissederdim?

whatsapp-image-2023-10-30-at-14-12-07.jpeg

Aylardır Türk kamuoyuna yansımıyor. Her cuma İsrail, Mescid-i Aksa'ya İsrail, postallarıyla giriyor. İngiliz askerleri Ayasofya'ya postallarıyla girse ne olurdu? Halide Edip ne yapardı? Kuva-yi Milliye başlatır ve silahlı mücadeleye girerlerdi.

Filistin halkı kendisini yalnız hissediyor. Filistinliler, "Araplar beni unuttu" dedi. Sonra Sayın Erdoğan, Birleşmiş Milletler'de Netanyahu'nun elini sıktı. Filistin bu sefer, "Türkler de bizi unuttu" dedi.

Pakistan'la dolaylı görüşmeler yaptığı bilgisi ortaya çıktı. Bu sefer, "Bütün dünya beni unuttu" dedi. Daha da vahimi 22 Eylül 2023'te Neyanyahu'nun bir Birleşmiş Milletler konuşması var. Dinlediğimde dedim ki, "Bu Bileşmiş Milletler'in bittiği gündür"

İşaya ayetleri nedir bilir misiniz? Ben ya da Erdoğan, kürsüde bir ayet okusak Siyasal İslamcı oluruz. Ama Netanyahu okudu. Nedir o bilir misiniz? Arz-ı Mevud'dur, Dicle'dir, Fırat'tır. Netanyahu, "Kutsal kitabımın benden istediği yerleri alacağım" diyor. Bunu yaparken, "Kadınları da çocukları da öldüreceğim" diyor.

İsrail radyosunda o günkü eğlencede olan gördü tanıkları diyor ki; "Filistinliler girdiler." Bir kere Filistinlilerin oradaki eğlenceyle alakası yok. Yani oraya planlanmış bir saldırı değil bu. Sahipsiz bırakılan halkın kendini savunma hakkından bahsediyorum. Kendini savunma hakkı toprağı savunma hakkıdır.

Görgü tanıkları diyor ki, "Filistinliler bizden kimseyi öldürmedi. Ne zaman öldürdüler biliyor musunuz? İsrail polisi müdahale ettiğinde çatışmalarda arada kalanlar öldü. Cumartesi gecesi Netanyahu'nun bir konuşması oldu. Dedi ki, "Ben dahil, bütün askeri yetkililer bunun hesabını vereceğiz" Kıyamet koptu İsrail'de İsrail son dönemin en büyük travmasını yaşıyor. Aşırı özgüven bütün milletler için tehlikelidir. Çünkü tedbir almazsanız, "Nasılsa ezdim, geçtim" dersiniz. İsrail, "Bu toprakların hakimi artık benim" demeye başladı. Netanyahu, "Askeri yetkililer bana haber vermedi" dedi. Kabine Savaş Bakanı, "Sorumlusu sensin, böyle bir açıklama yapamazsın" dedi. Sonra Netanyahu özür diledi. Çünkü onlar da biliyorlar bunlar bir gün savaş mahkemesine çıkacak. Oraya çıkmazlara İsrail mahkemelerinde yargılanacaklar.

2015'te Birleşmiş Milletler'e Başbakan olarak gittiğimde Filistin bayrağını birlikte göndere çekmiştik. O bayrak orda dalgalanırken, başka bir devletin Başbakanı, "Öyle bir devlet yoktur" derken o halkın direnme hakkı yok mudur?

Mahmud Abbas ve Hamas arasında bir irtibat kurmak lazım. Bu hafta Avrupa Birliği büyükelçiliği ile konuşacağım. Tarihi borçların bedelini neden Filistinliler ödesin? Bir taraf diyor ki; "İsrail, devlet. Onun şunları yapmayı hakkı var, Filistinliler yok, devlet değil. Filistinliler de varlığını böyle göstermek zorunda hissediyorlar. Ben bu eylemleri tasvip ettiğim için söylemiyorum. Ama İsrail radyosunu dinlerseniz bu o cenazelerin çoğunun karşılıklı çatışmalar esnasında olduğunu görürsünüz.