Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonrası yaşanan yıkım yürekleri dağladı. Felaketin yaşandığı 10 il için tüm Türkiye birlik olurken, dünya genelinden akın akın yardımlar geldi. Resmi verilere göre can kaybı sayısı resmi verilere göre 29 bin 905'e yükseldi, 80 bin 278 kişi yaralandı. Depremin 8. günde enkaz altında kalanları kurtarma çalışmaları sürüyor. Uzun saatler geçse de güzel haberler gelmeye devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin ilk günlerinde ‘Böylesi büyük felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değildir" demişti. Teyitorg, Erdoğan'ın sözleri üzerine böyle bir depreme gerçekten hazırlıklı olabilmek mümkün değil mi sorusuna yanıt aradı.

Erdoğan'ın sözlerini 'çarpıtma' olarak değerlendiren Teyitorg'un incelemsinde şu ifadeler kullanıldı:

"Uzmanların açıklamaları ve dünyadaki diğer örnekler böyle bir depreme hazırlıklı olabilmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Kahramanmaraş’taki depremler dünyada karada yaşanmış en güçlü depremler arasında olsa da eldeki bilimsel çalışmalar ve uzmanların geçmişte yaptığı önerilere bakarak nasıl hazırlıklı olunabileceğini inceledik.

Türkiye’deki deprem riski uzun zamandır biliniyor
Erdoğan’ın iddiasını Türkiye’deki deprem tehlikesini inceleyerek başlayabiliriz. AFAD’ın internet sitesinde Türkiye’nin en erken 1945 yılından bir deprem tehlike haritasına sahip olduğu görülüyor. Bu haritalar hangi bölgelerin deprem tehlikesi altında olduğunu ortaya koyuyor. Bu haritaya ek, Maden Tetkik Arama’nın (MTA) hazırladığı diri fay hatlarını gösteren harita mevcut.

Türkiye Deprem Tehlike Haritası yenilenerek 18 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı ve 1 Ocak 2019’da yürürlüğe girdi.

Doğu Anadolu Fay Zonu’nun adlandırılması ise, 1971 yılında Bingöl’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin akabinde, eski adıyla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü jeologlarından Esen Arpat ve Fuat Şaroğlu tarafından 1972 yılında yapılmış.

Bu haritalara ek olarak, farklı kurum ve akademisyenlerin Türkiye’deki deprem risk ve tehlikesine dair çalışmalarına göz atabiliriz. Makina Mühendisleri Odası raporunda, Türkiye coğrafyasının yüzde 93’ü deprem bölgesi olarak tanımlanıyor ve Türkiye nüfusunun yüzde 98’lik kısmının deprem tehlikesi altında yaşadığı belirtiliyor.

Türkiye’nin yüzde 93’ünün deprem bölgesi olduğu düşünüldüğünde böyle büyük bir depremin yaşanması şaşırtıcı veya sürpriz değil.

Bölgeye dair de deprem uyarıları vardı
2021’de TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın yayınladığı raporda, Kahramanmaraş’ın şehir merkezinin 10-11 km kadar güneyinden geçen Doğu Anadolu Fayının 7,4 büyüklüğüne varacak bir deprem üretme kapasitesi olduğu ve bölgenin Türkiye’de deprem beklentisi taşıyan önemli sismik boşluklardan biri olduğu belirtilmiş.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Deprem Araştırma ve Risk Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Alican Kop da benzer şekilde 2022’de şehrin “deprem açısından en riskli illerin başında” geldiğini vurgulamış. Deprem riskinin bu denli yüksek olmasına ise iki gerekçe göstermiş: Doğu Anadolu Fayı’nın şehir merkezine yakın segmentleri ve Kahramanmaraş Fay Kuşağı. Buna ek olarak Kahramanmaraş’ta yeni imara açılan birçok alanın bu fay kuşağı kollarının üstünde olduğunu ve birçok mahallenin doğrudan fayın üstüne kurulduğunu da belirtmiş.

Ayrıca Kop, 2020 yılında KSÜ’de depremselliğe dair bilgilendirme toplantısında çok daha önemli bir konuda uyarıda bulunarak art arda iki deprem olma ihtimaline de dikkat çekiyor; “Aynı zamanda burada yaşanabilecek büyük bir deprem, buradaki riski de artıracaktır veya tetiklenmesine sebep olacaktır. Dolayısıyla art arda iki deprem yaşama riskimiz de var. Yani Kahramanmaraş’ta gerçekten deprem açısından çok büyük risk var” ifadelerini kullanmış.

Bu çalışmalarda da gördüğümüz üzere Türkiye halihazırda yüksek deprem tehlikesinde olan bir bölgede ve yaşanan depremler ise sürpriz değil. Yetkililer, bu bilgi ve ipuçlarına dayanarak birçok hazırlık yapabilirdi.

Özellikle, Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) gibi meslek odaları ve akademisyenler olası bir deprem öncesinde atılması gereken en acil adımları sürekli hatırlatmış. Mikro bölgeleme çalışmalarının tamamlanması, deprem üretme potansiyellerinin etüdü için paleosismoloji çalışmalarının yapılması gerekliliği bunlardan bazıları. Kahramanmaraş’ta birçok yerleşim alanının zayıf mühendislik özelliklerine sahip zemin birimleri üzerine oturduğu belirtilerek gerekli önlemlerin alınması önerisinde de sıkça bulunulmuş.

Mikrobölgeleme konusunda İzmir, İstanbul gibi büyükşehir belediyelerinde çalışmalar başlatıldı ya da tamamlandı. Ancak Jeoloji Mühendisi ve CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, “Zaman zaman çalışmalar yapan belediyeler oluyor ama bu devlet eliyle yapılabilir” diyor.

Konuyla ilgili ulaştığımız, Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) da şu anda zemin etütleri ve mikrobölgeleme çalışmalarını büyükşehir belediyelerinin yaptığını belirtti."