TOBB Türkiye Ekonomi Şurası'nda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yatırımcılara belirsizliklerin azalacağı çağrısında bulundu. Yılmaz, "Belirsizlikler azalacak, yatırımcıları ve diğer aktörler için öngörülebilirliği artıracak politikalar ve yapısal reformlar ile kısa orta ve uzun vadede sorunların üstesinden gelecek ve başarılarımızı kutlayacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından düzenlenen Orta Vadeli Program hazırlık sürecinin de ele alınacağı Türkiye Ekonomi Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada, artık geleneksel hale gelen TOBB Ekonomi Şurası'nı, Türkiye'nin ekonomik yapısını iş dünyasıyla istişare halinde güçlendirmek için bir fırsat olarak gördüklerini söyledi.

yilmaz-3.jpg

ORTA VADELİ PROGRAM EYLÜL AYININ İLK YARISINDA AÇIKLANACAK

Eylül ayının ilk yarısında açıklamayı planladıkları Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıkları çerçevesinde, son dönemde iş dünyası temsilcileriyle istişareleri sürdürdüklerini, aynı şekilde 2023-2028 dönemini kapsayan 5 yıllık 12. Kalkınma Planı'nı da sonuçlandırmak üzere olduklarını ve ekim ayında Meclise sunacaklarını belirten Yılmaz, Türkiye'nin her köşesinde sahanın, sektörlerin güncel durumuna ve en önemli sorunlarına vakıf, 81 il ve 160 ilçedeki 365 Oda ve Borsa'nın sahadan gelen görüş ve taleplerini son derece önemsediklerini vurguladı.

Yılmaz, TOBB çatısı altında Oda, Borsalar aracılığıyla iş dünyasının talep ettiği pek çok konuyu hayata geçirdiklerini, mesleki eğitimin yaygınlaşmasından, kara gümrük kapılarının modernize edilmesine, lisanslı depoculuk sisteminin ülkeye kazandırılmasından Oda, Borsaların dijitalleşmesine birlikte adım attıklarını ifade etti.

'DÜNYA EKONOMİSİ AFETLER VE SAVAŞLARLA SARSILDI'

Yılmaz, son dönemlerde dünya ekonomisinin sağlık krizleri, ticaret gerilimleri, jeopolitik riskler, Rusya-Ukrayna Savaşı ve doğal afetler başta olmak üzere pek çok güçlükle sınandığını, bu zorlu sürecin, ülkeler ve bölgeler düzeyinde arz ve talep dengelerinin bozulmasına yol açtığını söyledi.

Bir yandan ortaya çıkan enerji ve emtia fiyatları artışı kaynaklı küresel enflasyon sorunuyla baş etmeye çalışılırken, diğer yandan tedarik zinciri bozulmalarıyla karşılaşıldığına dikkati çeken Yılmaz, Türkiye'nin de tüm dünya gibi bu gelişmelerden olumsuz etkilendiğini, sert ve belirsiz küresel ekonomik ve finansal koşulların üzerine deprem felaketinin eklendiğini ifade etti.

yilmaz-4.jpg

TÜRKİYE EKONOMİSİ İLK ÇEYREKTE YÜZDE 4 BÜYÜDÜ

Yılmaz, sadece bu yıl merkezi yönetim bütçesinden depremin yaralarını sarmak için yapılacak harcamanın 762 milyar lira olacağını belirterek, Türkiye'nin tüm bu zorluklara rağmen güçlü üretim ve ihracat kabiliyetiyle olumlu ayrışan bir konuma gelmeyi başardığını, Türkiye ekonomisinin 2023 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4 büyüdüğünü kaydetti.

Toplam istihdamın 2023 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 265 bin kişi artarak 31,7 milyon civarına ulaştığını hatırlatan Yılmaz, Reel Kesim Güven Endeksi'nin, 2023 yılı ikinci çeyreğinde, yılın ilk çeyreğine göre 2 puan arttığını bildirdi.

Yılmaz, ihracatın 2023 Temmuz'unda 2022 Temmuz'una göre yüzde 8,4 artışla 20,1 milyar dolar olarak gerçekleştiğine, böylelikle tarihin en yüksek temmuz ayı ihracat değerine ulaştığına işaret ederek, 2022'nin yüzde 37 olan orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının, imalat sanayi ihracatı içindeki payının, bu yılın 7 aylık bölümünde yüzde 41'e yükseldiğini söyledi.

Bu yılın ilk çeyreğinde makine ve teçhizat yatırımlarının yüzde 8, inşaat yatırımlarının yüzde 1,3 arttığını, otomobil satışlarının 2023 Temmuz'unda gücünü koruduğunu ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 109 arttığını ifade etti.

'RİSK PRİMİ DAHA DÜŞÜK SEVİYELERE GERİLEYECEK'

Yılmaz, siyasi istikrar ve uygulanan makro politikaların etkisiyle 2023 Mayıs ayında 700 baz puan seviyesinde olan CDS priminin, 400 baz puan seviyelerine gerilediğini, bu risk primindeki düşüşün Türkiye'nin çeşitli kurumlarıyla dış kaynaklara erişimini kolaylaştırdığını ve dış kaynakların Türkiye'ye maliyetini de aşağıya çektiğini anlatarak, bu eğilimin gelecek dönemde de devam etmesi ve risk priminin ekonominin sağlıklı görünümünü yansıtacak şekilde daha düşük seviyelere gerilemesinin beklendiğini kaydetti.

KOBİ'ler başta olmak üzere finansman konusuna çok önem ve öncelik verdiklerini belirten Yılmaz, "Son dönemlerde yeni para politikası çerçevesinde, Merkez Bankamızın yaptığı miktarsal sıkılaştırmada, tüketimle üretim arasında bariz bir farklı uygulama yapılmaktadır. Tüketimde daha dengeli bir yapı öngörülürken, üretimi, ihracatı, yatırımı destekleyici bir çerçeve oluşturulmaktadır. Burada da KOBİ'lere ayrı bir vurgu yapıldığını, önem ve öncelik atfedildiğini da ifade etmek isterim. Bütün bunları niçin yapıyoruz? Biz bir taraftan enflasyonla mücadele ederken, elbette daha düşük, tek haneli enflasyonu hedeflerken, bir taraftan da resesyona düşmeden, üretimimizi, gücümüzü, ihracatımızı koruyarak devam etmek durumundayız. Bu politikalarımızı uygun bir kombinezonla hayata geçiriyoruz." sözlerini kullandı.

Yılmaz, ilkelerinin şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk olduğunu bildirerek, "Serbest piyasa ve rekabet ortamında verimliliği artırmak temel hedefimizdir. Tasarruf oranlarımızı geliştirerek, gerek kamuda gerek özel sektörde toplam tasarruflarımızı artırarak, yatırımlarımızı ve kalkınmamızı sağlıklı kaynaklarla finanse ederek, yolumuza devam ediyoruz. Makroekonomik istikrarın sağlanması, enflasyonun düşürülmesi ve cari açığın azalması yönünde ortaya koyduğumuz mücadelede de sizlerle birlikte başarıyı yakalayacağımıza inancımız tamdır. Sabırlı, doğru, istikrarlı politikalar ile ülkemizi Türkiye Yüzyılı hedeflerine taşıyacağız." diye konuştu.

Türkiye'nin uluslararası ticarete elverişli merkezi konumu, büyük iç pazarı, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli ve rekabetçi iş gücü ve yatırım ortamıyla yatırımcılar açısından oldukça cazip bir ülke olduğunun altını çizen Yılmaz, "Para politikası, maliye politikası ve yapısal reform adımlarını kademeli bir şekilde devreye alarak Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesi, sürdürülebilir bir büyüme için daha elverişli bir ortamın sağlanması ve ekonomimizin potansiyelinin daha da yükselmesini istiyoruz." ifadelerini kullandı.

'YERLİLEŞTİRME VE MİLLİLEŞTİRMEYE ÖNCÜLÜK ETMENİZİ ÖNEMSİYORUZ'

Yılmaz, yatırım teşviklerinde etki değerlendirmeleri yaparak hedef odaklı ve güdümlü bir sistem üzerinde çalıştıklarını, bunlarla birlikte, yeni dönemde, Milli Teknoloji Hamlesi'ni hayata geçirmek için sanayinin teknolojik dönüşümünün sağlanmasını, yenilikçilik ve tasarım kapasitesini artırarak, nitelikli insan kaynağının geliştirilmesini planladıklarını kaydetti.

Bu hedef doğrultusunda yeşil dönüşüm ve dijitalleşmeyle gelen yeni dönemin gerekliliklerine uygun yetkinliklerin belirlenmesi, eğitim modellerinin dönüştürülmesi ve sürdürülebilir ilerleme adına toplum genelinde yetkinlik gelişiminin sağlanması için çalışacaklarını anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yüksek teknoloji yoğunluklu ürünlerin ihracatı için kapsamlı ihracat destek programları oluşturacağız. İhracat bu dönemin en önemli öncellikleri arasındadır. Biliyoruz ki baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz. Aksaklıkları, sorunları beraberinde çözüm önerileriyle birlikte sunmanızı bekliyoruz. Ara malında yerlileşme ve millileşmeye öncülük etmenizi önemsiyoruz. Etik dışı fiyatlamalardan ya da kötümser senaryolara göre pozisyon almaktan kaçınacağınıza inanıyoruz. Yatırım ve üretimde verimlilik için daha fazla yurt dışı pazara, daha yüksek rakamlarda ihracat yapabilmeniz için ve daha fazla istihdam imkanı sağlamak için ihtiyacınız olan sonuç odaklı politikalarla yanınızda olacağız. Bu kapsamda ihracatın menzilini artırmayı ve daha fazla uzak ülkelere odaklanılmasını, pazar çeşitliliği bağlamında önemli görüyoruz. Her birinizin potansiyelini, geçmiş başarılarını biliyoruz.

Geçmişten bu yana yatırım, üretim, istihdam ve ihracat yoluyla büyüme gayretimize ortak olduğunuzu biliyoruz. Yerelden kalkınmanın yanı sıra dünyanın her köşesinde bir bayrak gibi güven duyulan Türk özel sektörünü temsil ettiğinizi biliyoruz. Bu tecrübe, Türkiye Yüzyılı'nda tarımdan enerjiye, sanayiden lojistiğe 81 ilimizde şahlansın istiyoruz. Depremden etkilenen şehirlerimizi ekonomisiyle, üretim gücüyle hep birlikte ayağa kaldıracağımıza inanıyoruz. Belirsizlikleri azaltacak, yatırımcılar ve diğer aktörler için öngörülebilirliği artıracak politikalar ve yapısal reformlar ile kısa, orta ve uzun vadede sorunların üstesinden gelecek, fırsatları birlikte değerlendirecek, inşallah hep birlikte başarılarımızı yine kutlayacağız."