“Ilımlı İslamcılığınTürkiye’deki çocukları”

Son günlerde Türkiye gündemini ciddi manada meşgul eden konuların başında gelen Merve Kavakçı ve kızlarının  durumu gündemde sıcaklığını korumaya devam ediyor. Bu konuyu bugünkü köşe yazısında kaleme alan Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, ''Kavakçı meselesi bildiğiniz gibi değil'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Barış Terkoğlu, yazısında konu ile ilgili kendince sorular ve cevaplar şeklinde konuyu aktarmaya çalışmış ve başörtüsü gözümüzü  örtmek ve gerçeklere ulaşmamızı engelleyen bir perde olarak mı kullanılıyor? Demiş ve şu soru ile ,  Kimileri türbanını gözümüzü örtmek için mi kullanıyor? Ne yazık, Merve Kavakçı meselesinde sürekli örtüyü tartışmaktan altındakini göremiyoruz.'' diye şikayette bulunarak başörtüsü bazı gerçekleri tartışmamıza perde yapılıyor yorumunda bulunmuş.

Konuyu enine boyuna irdelemeye ve bilgi sunmaya çalışan Terkoğlu, Kavakçı ailesi fertlerinin  sanki özel bir imtiyazla korunduğu ve bir yerlerde görevlendiridiğini işaret ederek, ''Kendisi Malezya’ya Büyükelçi oldu. İki kızı Mariam ve Fatma Gülham’ın Cumhurbaşkanı danışmanı olduğunu geçen hafta öğrendik. Kardeşi Ravza Kavakçı’nın AKP’de milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı olduğunu biliyoruz. Onun kızı Erva Kan’ın da Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nde Proje Direktörlüğü yaptığından yeni haberimiz oldu. Yetmemiş, Ravza Kavakçı’nın eşi Osman Kan geçen aylarda Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü olmuştu. Saymakla bitmiyor, halen Dallas’ta yaşayan diğer kardeş Elif Kavakçı da Emine Erdoğan’ın moda danışmanlığını yapıyor.''

Konuyu aktarmaya vi izah etmeye çalışan Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, yazının orta kısımlarında Kavakçı soyadının ABD ve Fethullah Gülen (FETÖ) ile olan bağlantısını ele almış ve Kavakçı ile babasının fazlasıyla Amerikancı olduklarını söylemiş ve  konuya şöyle aktarmış, ''ABD’de yaşamak zorunda bırakılan bir portre çiziyor. Oysa Kavakçı, bu hikâye için fazla Amerikalı. 
Tarih: 18 Nisan 2018. 
Merve Kavakçı’nın babası Yusuf Ziya Kavakçı, Akit gazetesine “Fethullah Gülen olsam” başlıklı bir yazı kaleme aldı. “Bence bu teşkilat aslî hizmetine dönmeli ve saf ve temiz mensuplarının güzel duygularına bağlanmalıdır” diyen Kavakçı, Gülen’e de bir tavsiyede bulunuyordu: 
“Türkiye’ye köyüne dönmelidir. Zaten kaç yıl daha yaşar ki insan. Bildiğini de anlatır, teşkilata sadece eğitim ve öğretim hizmetinde olmalarını emreder ve bir de dünya çapında güçlü bir İslam âlimleri yetiştirme ve İslam araştırmamerkezi ve üniversiteyi kurar. Bu merkez ve üniversite dünyada benzeri olmayan bir kalitede müessese olur.”

Merve Kavakçı'nın Babası Yusuf Ziya Kavakçı'nın Fethullah Gülen' e  (FETÖ) bir tür çözüm süreci sunduğunu ve bu gayretin içerisinde olduğunu ifade eden Terkoğlu, ''Kavakçı, Gülen’e bir tür çözüm süreci öneriyor, “Türkiye’ye dönünce ve iktidar ile iyi münasebetlerini tesis edince, eminim, ona muamele de iyileşecek” ifadelerini kullanıyordu. 
Darbenin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra yazılan bu yazı, tepkilerin ardından Akit tarafından apar topar yayından kaldırıldı. Başka biri yazsa soluğu Silivri’de almıştı. Gülen ise kendisine uzatılan eli görüyor ve ertesi gün Pensilvanya’dan “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur”''  yanıtında bulunuyor.

Kavakçı ailesinin ABD resmi islam sözcüsü ve ılımlı islamın temsilcileri olduklarını ve Türkiye'ye özel olarak yerleştirildklerini söyleyen Terkoğlu, ''Belki Türkiye’ye görevlendirmeyle gelmiştir'' iddiasında bulundu.

 ‘'ABD resmi İslam sözcüsü’
Yusuf Ziya Kavakçı’nın “Fethullah Gülen olma hayali” tesadüf değil. 
Zira ömrünün büyük bölümünü ABD’de geçiren Kavakçı, “ABD’li İslam” anlayışının temsilcilerinden biriydi. Benim yorumum değil, kendisini Akit’teki künyesinde “ABD Devlet Bakanlığı Resmi İslam Sözcüsü” olarak tanıttı. Anlattığına göre Kuzey Teksas İslam Derneği kurucusuydu, Dallas Merkez Camii’nde imamlık yapıyordu. Türkiye’de Müslümanların zulüm gördüğünü savunan Kavakçı, ABD’nin İslamı himaye ettiğini anlatıyordu. Tesadüf mü, kızı TBMM ’yi karıştırırken, o Teksas Parlamentosu açılışında Tanrı’nın ABD’yi koruması için dua ediyordu. FE - TÖ liderinin fotoğrafları yayımlanıyor da, 2008 yılının nisan ayında ABD’yi ziyaret eden Papa 16. Benedict’in Kavakçı ile buluştuğu unutuluyor. Ya da ISNA (Kuzey Amerika İslam Toplumu) ilişkilerinden kimse söz etmiyor.''

Konu hakkında özetlemede bulunan teroğlu, türban hepimizin gözüne perde oluyor da günlerdir “Merve Kavakçı’nın akrabaları” diye tartışıyoruz. Yanlış söylüyoruz. Doğrusu “Yusuf Ziya Kavakçı’nın kızları ve torunları” olacak. Ya da “Ilımlı İslamcılığınTürkiye’deki çocukları” yorumunda bulunması dikkat çekti.

Merve Kavakçı'nın ABD faaliyetlerini  konu eden Terkoğlu, “Türkiye ve İsrail’de Müslümanlara işkence edenlerin tavırlarını değiştirmeye çalışıyoruz” diyen Kavakçı, Gülen’e referans olan eski CIA’cı Graham Fuller’le bile yan yana geliyor''  ne işi var bu özel görevli şahsiyetlerle.

Merve Kavakçı'nın evliliğini irdeleyen Terkoğlu, evlendiği kişilerin genelde Amerikan vatandaşları olmasına kuşku ile yaklaşmış ve, ''1988’de evlendiği Ahmed Abushanab da 1999’da evlendiği Bekir Yıldırım da ABD vatandaşıydı. Hatta Türkiye ile ilgileri de yoktu. Yani Kavakçı’nın “ABD’ye mecburiyetten gittiği” zorlama duruyor. Belki Türkiye’ye görevlendirmeyle gelmiştir!'' yorumunda bulunmuş

Meselenin sadece sülele olmadığını ve işin içinde karanlık ve gizemli hal ve davranışların olduğuna değinen Terkoğlu, “Türban gözümüze perde oldu” diyorum ya, Kavakçı’nın Ağustos 2000’de bir otel suitinde Şeyh Nâzım Kıbrısi’nin dizinin dibindeki mahcup duruşunu tartışıyoruz. Ama MİT ve Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarında Şeyh Nâzım’ın ajan olduğunun yazdığını, müridinin hem de Malezya gibi özel seçilmiş bir ülkeye nasıl elçi yapıldığını konuşamıyoruz. 
Kardeşi Ravza Kavakçı vekil olunca “cihadın mübarek olsun” diye seslenmesine İslamcılar vuruluyor. “Türbanlı vekilliğin cihatla ne ilgisi var” diyemiyor. 
ABD’nin sapkın İslamcısı Elijah Muhammed için Merve Kavakçı, Akit’te 12 Eylül 2008’de şu satırları yazmıştı: “Daha sonraları peygamberlik benzeri bir statü iddiasına soyunmuş olmasına rağmen, Elijah Muhammed’in Amerika’da İslamın yayılmasına hizmeti göz ardı edilemez.” Türbana bakan İslamcılar, “Hazreti Muhammed’den sonra kendisini peygamber ilan eden biri nasıl İslama hizmet eder” sorgulamasını yapamıyor. 
Öyle görülüyor ki Kavakçılar’ın devlete yerleşmesi bir sülale ihyasından ibaret değil.''