CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin başörtüsü ile ilgili kanun teklifine ilişkin “Gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım” sözlerini değerlendirdi. Özkoç, “Bir getirsin, görelim. Ondan sonra bakarız… Biz bir endişenin ortadan kalkması için mücadele ediyoruz. Bunun içerisine; ‘şunu da koyacağım, bunu da koyacağım.’ Söyleyiş biçiminde bir samimiyet görmüyoruz. Ama bir görelim istiyoruz. Bu yaraların sarılmasını istiyoruz. Bundan sonra barış içerisinde, huzur içerisinde yolumuza devam etmek istiyoruz.” dedi.

TBMM'de gündemi değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün TBMM’de AK Parti Grup Toplantısı'ndaki konuşmasını anımsatarak, “Konuşmada kullandığı kelimeleri daha önceden yaptığım gibi alt alta sıralayarak söylüyorum. 'Sinsi, pişkin, yalancı, istismarcı, malum zat, hastalıklı, riyakar, faşist, CHP faşizmi, dürüst değilsin' kelimelerini kullandı. Gençler için ne dedi, 'süfli' dedi. Daha önce kadınlarımız için ne demişti, 'sürtük.' Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'ndan bahsediyoruz. Gençlere Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki, 'Arkadaşlar o size süfli diyebilir, ama siz asla ağzınızı bozmayın. Siz Türkiye Cumhuriyeti'ne layık gençler olarak bu tuzağın içine düşmeyin. Sizin kullanacağınız dil asla bu dil olamaz.' Kemal Kılıçdaroğlu bir hassasiyet içerisinde devam ederken bir gün sonra AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat, işte az önce söylediğim bu kelimeleri sıraladı.” diye konuştu.  

Engin Özkoç konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da cevapladı.

CHP'li Özkoç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP’nin kılık-kıyavet/başörtüsü ile ilgili kanun teklifine ilişkin, “Gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım” sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:

"İlk önce, biz bir şeyde karar kılalım. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'ndan bahsediyoruz. Bugün bir konuşma yaptı. Konuşmada kullandığı kelimeleri, daha önceden yaptığım gibi alt alta sıralayarak söylüyorum. 'Sinsi, pişkin, yalancı, istismarcı, malum zat, hastalıklı, riyakâr, faşist, CHP faşizmi, dürüst değilsin' kelimelerini kullandı. Gençler için ne dedi 'Süfli' dedi. Daha önce kadınlarımız için ne demişti, 'sürtük.' Cumhurbaşkanı'ndan bahsediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'ndan bahsediyoruz. Gençlere Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki, 'Arkadaşlar o size süfli diyebilir, ama siz asla ağzınızı bozmayın. Siz Türkiye Cumhuriyeti'ne layık gençler olarak bu tuzağın içine düşmeyin. Sizin kullanacağınız dil asla bu dil olamaz' dedi. Kemal Kılıçdaroğlu bir hassasiyet içerisinde devam ederken bir gün sonra AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat, işte az önce söylediğim bu kelimeleri sıraladı. Öncelikle kendisinin buradan gözlerinin içine baka baka diyorum ki bu sözlerin tamamını sana iade ediyorum. Daha önce söylemiştim senin nasıl bir insan olduğunu. Hiç yanılmamışım. Aslında milletimiz de nasıl bir kişi olduğunu biliyor. Bugün söylediğin sözlerin içinde maalesef doğru olmayan şeyler var.
İHTİYACIMIZ, BARIŞTIR, KARDEŞLİKTİR, UZLAŞMADIR

Ama ben CHP'nin Grup Başkanvekili olarak bunları bir kere daha böyle kirli ağızla ifade etmek istemiyorum. Çünkü ihtiyacımız olan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi çok net olarak barıştır, uzlaşmadır, kardeşliktir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun helalleşme ile Türkiye Cumhuriyeti'nde beyaz bir sayfa açmasının nedeni; Türkiye'nin geleceğindeki bu ayrışmaları, kavgaları, bu kirli dilleri tamamen ortadan kaldırmaktır. Kemal Kılıçdaroğlu, bu güzelim ülkede yaşayan tüm yurttaşlarımızın birlik ve beraberlik içerisinde farklı düşünseler dahi, farklı yaşam tarzları olsa dahi birlik ve beraberlik içerisinde ayrışmadan, barış içerisinde yaşamaları için bir mücadele başlattı. Bu mücadelenin CHP olarak tam arkasındayız; tam yanındayız Kemal Kılıçdaroğlu'nun. Sonuna kadar yanında olacağız. Toplumu gidiyoruz ziyaret ediyoruz. Onun gibi saraydan izlemiyoruz. Yurttaşlarımızın bizden taleplerini, kaygılarını dinliyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu onların ellerini tutuyor ve ‘geleceğin Türkiye'sinde sizin bu endişelerinize yer yok' diyor.

AYRIŞMAYI REDDEDEN BİR ZİHNİYETLE HAREKET EDİYORUZ
Saldırmıyoruz, çirkinleşmiyoruz. Helalleşelim diyoruz. Hatalar olabilir. Hatalarımızı düzeltelim, konuşalım diyoruz. Barış, özgürlük diyoruz. Huzur diyoruz. Çok yalın, sade bir kanun teklifi sunduk. O kanun teklifini de TBMM Genel Kurulu'na sunduk. Şimdi bunun peşinden; huzurun, barışın peşindeyiz. Bunun peşinden ayrışmayı reddeden bir zihniyet ile hareket ediyoruz. Sen vazgeçmemekte kararlısın ama biz de direnmekte kararlıyız. Sen savaş diyorsun, biz barış diyoruz. Sen kirli sözler söylüyorsun, biz güzel söyler söylemeye çalışıyoruz. Mevlana gibi, Yunus Emre gibi. Sen, ‘hayır, ayrışacağız’ diyorsun; biz ‘barışacağız, birleşeceğiz.’ Bunun için de ‘milletimizle helalleşeceğiz, kucaklaşacağız’ diyoruz.”

Özkoç, Erdoğan’ın anayasa önerisi ile ilgili olarak bir başka soru üzerine şunları söyledi:

“Ne olduğunu bilmiyoruz. Nedir, görelim. Diyor ya, ‘içine şunu da koyacağım, bunu da koyacağım.’ Ne dediğini bilmiyoruz. Bir getirsin, görelim. Ondan sonra bakarız.”

Özkoç, CHP’nin kanun teklifi ile ilgili soruya da şu yanıtı verdi:

“Çok sade bir teklif. Kanunlaşmasının hiçbir sıkıntısı yok. Biz bir endişenin ortadan kalkması için mücadele ediyoruz. Bunun içerisine; ‘şunu da koyacağım, bunu da koyacağım.’ Karşı tarafın söylediği sözleri söyleyiş biçiminde bir samimiyet görmüyoruz. Ama bir görelim istiyoruz. Seçim döneminde kimseden, bu saikle oy beklentisi içinde olmadık. Bundan sonra da olmayacağız. Bu yaraların sarılmasını istiyoruz. Bundan sonra barış içerisinde, huzur içerisinde yolumuza devam etmek istiyoruz.”

Erdoğan’ın anayasal değişiklik ile ilgili sözlerine ilişkin bir başka soru üzerine Özkoç, şunları söyledi:

“Az önce söylediğim gibi. Özgür Özel arkadaşımızın da ifade ettiği şey çok açık. Biz bir yasayı çok yalın haliyle getiriyoruz. O yasanın genişletilmesi ve anayasaya götürülmesi ile ilgili karşı taraf bir şey söylüyor. İlk önce ne söylüyor onu anlamamız gerekiyor. Onu anladıktan sonra cevabımızı vereceğiz.”