Ekrem Şama





Rüya bu ya, güya Sömürye isimli bir ülkenin vatandaşıymışım.
Gelişimini iç ve dış sebepler yüzünden tamamlayamamış bir ülke imiş Sömürye. 
Başta Vikingya olmak üzere Küreyi Sele veren güçlü ülkeler, Sömürye’nin kaymağını yedikten başka, topraklarında da gözleri varmış. Dışarıdan ülkeyi yıkmak için uğraşırlarken, içeriden de terör ve kargaşa çıkararak kaos ortamı oluşturmaya çalışırlarmış. Ayrıca da Sömürye’nin başında olmasını istemedikleri kralları da içerideki adamlarını kullanarak, ihtilal veya diğer metodlarla alaşağı etmeyi çok iyi becerirlermiş.
Günün birinde gözlerine kestirdikleri bir kral adayını ikna etmeyi başarmışlar. Onu tahta çıkarmanın karşılığında “Kocaman İsrail Planı” olan KİP’in, çok faydalı bir plan olduğuna inandırarak, bu planı beraberce yürüteceklerine dair söz almışlar. Bu şartla onu tahta çıkarmışlar. Başta asrın süper devleti olan Vikingya olmak üzere Küreyi Sele veren güçlü ülkeler, tahta çıkardıkları Kral’ı şöyle ikna etmişler:
“Bizler KİP ile Ortadoğu ülkelerine demokrasi ve insan hakları getireceğiz. Sizin içinizde de bazı rahatsızlıklar var. Bundan dolayı terör oluşuyor. Sizin de “eyalet” sistemi oluşturarak bu rahatsızlıkları bastırma şansınız var. Bu sisteme geçerseniz geçen asırda kaybettiğiniz büyük ve geniş devletinizi tekrar kurma şansı elde edeceksiniz. Çünkü o eski devletiniz “eyalet” sistemi ile üç kıtaya hükmetmeyi başarmıştı. Siz de yapabilirsiniz. Hem de komşu devletlerde oluşacak olan “eyaletleri” gücünüzle himaye edebilir, sınırlarınızı bir anda petrol bölgeleri dahil genişletme şansını yakalayabilirsiniz.”  
Böyle demişler ama eski devletimizin güçlü olduğu zamanlarda “eyalet sistemi” ile daha da güçlendiğini, ama gerileme döneminde aynı “eyalet sistemi” ile çöküşünün hızlandırıldığını söylememişler. Kral da etrafını saran müşavirlerinin dalkavukluk bombardımanı altında hareket ettiğinden, bu gerçeği kendisine anlatan olmamış. Bunu fırsat sayan Küreyi Sele veren ülkeler Kral tahta çıkar çıkmaz, sonradan “ikiz doğuracak” kanunları çıkarttırarak “eyalet” işini garantiye almışlar. Böylece KİP için, işin en başında dev bir adım atmış oluyorlarmış. 
Sümürye ülkesinin halkının büyük çoğunluğu bu eyalet sistemine karşı olduklarından, Kral da halkı alıştıra alıştıra hazırlıklarını yapıyormuş. Kaşla göz arası “eyalet” sistemine geçebilmek için gerekli yetkiyi de, kendini alkışlatarak elde edivermiş. Vikingya’ya verdiği sözleri bir an önce yerine getirebilmek için işleri hızlandırmış. Gönderdiği heyetler güçlü devletlerdeki eyalet sistemini iyice inceliyorlar ama eyalet sistemi sebebiyle yıkılıp tarih olmuş ülkeleri görmezden geliyorlarmış.
İşte rüyam da tam burada hızlandı. Tahta iyice alışan Kral, Vikingya ve diğer Küreyi Sele veren ülkelere verdiği sözü yerine getirmek amacıyla bir gece ansızın, bir “kanun hükmünde ferman” hazırlayarak, çoktan beri üzerinde çalıştığı”eyalet” sistemini devreye sokuverdi. Buna göre Vikingya’nın onbinlerce gemi ile gatirdiği ağır silahların bulunduğu Ege tarafında, birkaç vilayeti bir araya getirmiş, bu vilayetleri “eyalet” ilan etmiş olduğu Sömürye’nin diğer bölgelerindeki vatandaşlar tarafından duyulur duyulmaz, büyük bir homurdanma başladı.
Ellerinde, kazma, kürek, yaba, balta, gibi kavga sembolü aletler olduğu halde, pankartlarla milyonlarca vatandaş payitahta doğru öfke selleri gibi akmaya başladı. “Bizi de mi kandırdın?”, “ Ne hakla böyle bir ferman yayınlayabildin?” ,  “Biz ki sana güvendik, uyarıcıları ayıpladık, ama sen  bizi aldattın!” , “Bize yeni bir Sevr mi dayatıyorsun?”, “Geçen yüzyılda kıyam edip parçalanmışlığı önlemiştik, bugün de önleyeceğiz!” yazıları ve benzerleri olduğu halde, akın akın “payitahta” doğru gelmeye başladılar. Tam bu sırada Vikingya adlı Küreyi Sele veren ülkenin Kralı canlı yayına çıkıp,  Sömürye halkına hitap etmeye başladı:
“Biz ki bu eyalet sisteminin oluşmasını bekleyerek size hep katlandık. Herkes oturduğu yerde otursun. Sömürye Kralı’nın kılına zarar gelirse, Sömürye’nin altını üstüne getiririz. Biz ki  KİP için yıllarca hazırlık yapmışız,  Sömürye’yi parçalamaya muvaffak olmuşuz, siz pişmiş aşa su katacaksınız.  Buna seyirci kalamayız!.. Ege kıyılarında füzelerimiz ateşlemeye hazır. Bugünler için hazırlamıştık, Sömürye içinde istediğimiz her noktayı vurabilecek bu füzeleri ateşleyebilir, hepinizi imha edebiliriz.” diye konuşmaya başlamasın mı? Rüyamız kabusa dönüverdi. Kan ter içinde yataktan fırlamışım. 
Başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım.
Böyle bir şey olabilir mi?
Güneydoğu sınırlarımıza yığılan onbinlerce TIR dolusu silahın içinde bizim her tarafımızı vuracak füzeler var mıdır?
Düşün de düşün!
Tekrar uyumaya çalışamadım. Korkudan. Ya gördüğüm o kabusun devamını görürsem, diye!
BÖLME
Bir bütün, bölünce küçülür,
Herkes bunu bilir hendesede!
“Eyalet” bölme değildir, diye,
Yüksek sesle kerhen dese de!
Ekrem Şama