HAYAT MEMAT BİLGİSİ


Bakara Suresi 28. Ayet-i Kerime’sinde buyurduğu gibi Cenabı Allah İnsan hayatını 5 safhaya ayırır:
1-Dünyaya gelmeden önceki ölü devir.
2-Dünya hayatı.
3-Ölüm yani memat.
4-Diriliş.
5-Allah’a döndürülüş.
Biz şu an dünya hayatını yaşıyoruz. Biz, bu hayatta lazım olacak ve bundan sonraki safhalar hakkın da bilmemiz gereken ve seçtiğimiz birkaç temel bilgiyi kısa kısa not etmek istiyoruz.
*Bütün doğan çocuklar İslam fıtratı üzere doğarlar ve günahsızdırlar. Büluğ çağına gelmemiş olan hiçbir çocuğa, dünyanın neresinde ve hangi ülkesinde yaşarsa yaşasın, kafir, münafık ve bunların benzeri ve eş anlamlısı sıfatlar kullanamayız. Çünkü hepsi İslam fıtratı üzerlerinde olarak yaşamaktadırlar.
*Bütün insanlar şu üç halin biri üzerinde olarak yaşamaktadırlar: Mümin, kafir, münafık. Bunların sıralama dereceleri de şöyledir:
En altta münafık, onun üzerinde kafir ve en üst derecede de Mü’min.
*Yalan söyleme alışkanlığı münafıklığın en büyük alametidir. Emanete riayet etmemek, vadettiklerini yapmamak ve diğer bazı alametler kişinin münafık olduğunun işaretleridir. 
*Amentü olarak özetlenmiş esaslar ve onların kapsadığı hususlara inanmadığını açıkça beyan etmemiş olan hiçbir kimseye “kafir” veya eş anlamlısı başka bir sıfat kullanamayız. Şayet kafir değilse, onlara kafir diyenin imanı zayi olur.
*Yaşadığımız dünya hayatında mükellef ve muhatap olarak 2 türlü kişilik vardır: Gerçek kişiler, hükmi yani tüzel kişiler. Hükmi kişiler gerçek kişilerin kurduğu devlet, vakıf, dernek, birlik, şirket, siyasi parti, meslek kuruluşları, odalar, borsalar ve benzeri kuruluşlardır. Dünya hayatımızdaki hukuk sistemlerinde gerçek kişilerin yanında hükmi kişiler de sorguya, cezaya veya mükafata muhatap kabul edilmektedir. Bundan sonraki yani ölümle başlayacak olan devrelerde ise sadece gerçek kişiler sorguya, sevaba veya cezaya muhatap olacaklardır. Hükmi kişilerin mükellefiyeti olmayacaktır. Yani onlar cennete veya cehenneme girecek değillerdir. Hükmi kişiliklerin içinde bulunan, yöneten, içinde bulundukları halde bile bile onların yaptıklarına göz yuman, destek veren gerçek kişiler bu hükmi şahısları kullanarak işledikleri sevap veya günahtan, Nisa Suresi 85. Ayet-i Kerime ve benzeri nasslarda ifadesini bulduğu gibi şahsi olarak sorumlu tutulacaklardır.
*Bu ve bundan sonraki hayat devrelerimizde herkes Allahü Teala’ya karşı kendi işledikleri ile muhatap ve sorumlu tutulacaktır. Kimse babasının, anasının veya dedesinin işlediği günahlardan sorumlu tutulamayacağı gibi, onların sevapları veya mükafatları kendisine verilmeyecektir. Hiç kimse de kendi işlediklerinden dolayı evladının yanacağını veya sevap alacağını beklememelidir. Bizlerin de kimseye geçmişlerinin işlediği kötülüklerden dolayı suç isnat etmeye, suçlu muamelesi yapmaya, yahut da üstün yaratılışlı olarak kabul etmeye hakkımız yoktur.
*İnsanoğlu günah işlemeye meyyal olarak yaratılmıştır. Peygamber Efendilerimizin dışında günahsız kimse yoktur. Asıl insanoğluna yakışan günahına pişman olup tevbe etmesidir. Nassların bildirdiğine göre tevbe yalnız Allah’a yapılmalıdır. Başka bir insanoğlunu aracı olarak kabul etmemelidir.
*İşlediği amelleri kişilerin niyetlerine göre tartması, Allahü Teala’nın külli irade ve bilgisi ile mümkün olacaktır.
Bunları neden hatırlattık?
Çünkü bu temel bilgilere rağmen içimizde bunlara uygun hareket etmeyen insanlar var. Maalesef hem de çok.
Bize sadece hatırlatma görevi düşer. 

OKUR

Okuyup kazanılan bilgi,
Okuru söz sahibi yapar.
Okumazsan daima bil ki,
O, kuru söz sahibi yapar.

Ekrem Şama