EVRİLDİK Mİ, ÇEVRİLDİK Mİ, DEVRİLDİK Mİ?

Ertan Yülek Bey’in “Ömürdür Gelir Geçer” ismi ve Recai Kutan Abi’nin sunumu ile kitaplaştırdığı hatıralarından bir anektod aktararak yazımıza başlamak istiyoruz. Son yarım yüzyılın olaylarını daha iyi anlamamıza yardımcı olan bu hatıratı gözden geçirmesini herkese tavsiye ederiz.

Mustafa Yarpuz isimli bir arkadaşının Ertan Yülek Bey’e anlattığına göre, 1948 yılında ABD’ye ait Missouri uçak gemisi İstanbul’u ziyaret etmiş. Dolmabahçe’de karaya çıkan ABD askerlerinden bir gurup bu arkadaşın taksisine binmiş ve İstanbul turuna çıkmışlar. Dönüşte de kendilerini geneleve götürmesini istemişler. Bu askerler geneleve girdiklerinde kadınların hücumuna uğramışlar. “Biz bu ga*urları kabul edecek kadar alçalmadık” diyerek yaka paça dışarı atmışlar. Bu olaydan sonra Mustafa Yarpuz da bu askerlere hizmet ettiği için çok utanmış…

Bizim milletimizle Amerikalıların arasındaki yakınlık veya uzaklığı, bu olayı başlangıç olarak alırsak şöyle bir değerlendirme yapmamız mümkün:

Amerikan yönetimi veya halkı milletimiz tarafından asla sevilmiyordu. Çünkü onlar bizim halkımızın gözünde emperyalizmin, tahakkümün, katliamın, tecavüzün, içişlerimize müdahalenin, gurur ve kibirin mümessili bir milletti. On yılda bir yapılan darbe veya ihtilalleri onlar yönetiyordu. Erbakan Hocamızın tarih sahnesine çıktığından itibaren de Siyonizm’in hamisi ve temsilcisi olarak bilindiler. Kalkınmamızın önündeki takoz, Kıbrıs harekatımızın önünde engel, halkımıza ve yöneticilerimize karşı aşağılayıcı tavırlar takınan, küstahlığın ve kabalığın mümessili olarak biliniyorlardı. Bu yüzden Erbakan Hocamız TBMM kürsüsünden “Bana ne Amerika’dan” diye dünyaya haykırmış idi. AKP iktidarında uzun yıllar başbakanlık yapış olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerikan yöneticilerinden ilk şikayetlerinde şu mealde bir cümle kullanmıştı: “Biz AKP olarak halkımızın yüzde 94’ü tarafından sevilmemesine rağmen, ABD yanlısı politikalar takip etmekteyiz”

AKP iktidarı yıllarında Milletimize nasıl bir operasyon çekildi ise bu gün belki de AKP’nin oy oranı kadar insanımız Amerika’yı kurtarıcı olarak gören bir konuma evrildiler, ya da devrildiler. 50 sene önce genelev çalışanlarına varıncaya kadar halkımız ABD’ye nasıl bakıyordu, bu gün nasıl bakıyor, ibretlik bir durum.

Amerika mı değişti? Asla değişmedi. İslam dünyasındaki zulümleri, başvurdukları iğrenç metodlar, yaptıkları katliamlar, tecavüzler, aşağılamalar, Başbakanımıza kendi tecavüzcü ve katliamcı zorbalarının sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ettirmeler, askerimizin başına çuval geçirecek kadar alçalmalar, Cumhurbaşkanımıza ahmak diyecek kadar hakarete yeltenmeler, kendi iğrenç emellerine erişebilmek için yaptığı projelere bizim idarecilerimizi “eşbaşkan” yapacak kadar alçaklıkları, İsrail’i korumak uğruna topraklarımıza kurdurdukları tesisler, paralarını aldığı halde bedeli olan uçak ve silahların üstüne yatacak kadar tevessül ettikleri haydutluklar, 15 Temmuz ve benzeri alçak tertipler düzenleyecek kadar iki yüzlülükleri, ülkemizin  içinden işbirlikçiler kullanmaları, bizim ve dünyanın baş belası olan terör yuvalarına yaptıkları parasal ve silah yardımları, yeni yeni terör örgütleri kurdurarak milletlerin başına bela etmeleri, onlara verdikleri eğitim destekleri, Cumhurbaşkanımıza malvarlığı benzeri dosyalarla yaptıkları iğrenç tehdit ve şantajlar, mazlum ülkelere sebepsiz ve ilansız savaş açıp yaptıkları işgaller, başka devletlerin iç işlerine müdahaleler, etrafımıza askeri yığınak yaparak yurdumuzu bölünmeye zorlamalar ve daha neler neler.

Amerika değişmediği gibi Erbakan Hocamızın tabiri ile “rodeo atı” gibi yabanileşmeleri gittikçe vahşileştiklerini gösteriyor.

Amerika değişmediğine göre; evrilen, çevrilen ve devrilen bizim halkımızın Amerika’ya karşı tutumudur. Bizi deviren kim veya kimler? Bu evrimi AKP ve işbirlikçilerinin yaptığı aşikar. Zaten iktidarlarının onuncu yılında “Biz milletin gazını almak için görev yaptık, on yıldır bunu yapmaktayız “ mealli itirafları da bunu gösteriyor. Bu elbette acaip bir durum. Bundan daha acaibi ise, ünvanlarında “hoca” yazan bazı densizlerin, Amerikalıları bazı ülke Müslümanlarından daha değerli olarak tanımaları ve tanıtmalarıdır. En az bunun kadar acaip olan diğer bir husus ise, işin başında Amerika’ya bazı ifsat sözleri verip, bunları gerçekleştirmekte oldukları aşikar olanlara halen “vekalet” demek olan oy vererek onları baş üstünde tutan bizim halkımızdan azımsanmayacak bir topluluğun bulunuyor olmasıdır.

Denilebilir ki, bir genelev çalışanının Amerika’ya karşı 1948 yılındaki tepkisinden, bugün kendisi gibi düşünmeyen kardeşlerini terörist ilan edip, Amerika’yı kurtarıcı hami gibi gören hatırı sayılır orandaki bir topluma nasıl evrildiğimiz, çevrildiğimiz ve devrildiğimiz olgusu, geleceğin tarih ve toplumbilimcilerinin merakla ve hayretle inceleyeceği bir konu olacaktır.

AMERİKA VE BİZİMKİLER

Amerika kanlı kasap,

Çatır çatır, vurur satır;

Bizimkiler ne hesap?

Övgü dolu satır satır!

Ekrem Şama