Batı Dünyasının Lideri

Cumhurbaşkanı Sayın REcep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 21 yıldır şu ana kadar “tek başına” denebilecek bir şekilde Türkiye’yi yönetmekte. Bu süre 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde bir rekordur. Yeni seçildiği bu dönemi de tamamlarsa, görev süresi açısından kolay kolay ulaşılamayacak bir skora imza atmış olacak.

Osmanlı Devleti’ni de işin içine katarsak şu tespitleri sıralamamız gerekecek: Beylik süresini de dahil edersek 50 yılla Ertuğrul Gazi rekorun sahibidir. Onu takip eden Kanuni Sultan Süleyman 46 yılla ikinci, beylik dönemi dahil 45 yıl yöneticilik yapmış olması ile Osman Gazi üçüncü sırada sayılmaktadır. Yaklaşık 3 aylık padişahlık ile de 5. Murat Han en kısa süreli taht sahibi olmuştur.

Bağımsız Osmanlı Devleti Aliyye’sini toplam 36 adet padişah idare etmişti. Bunların ortalama taht süresi ise yaklaşık 17 yıldır.

Demek oluyor ki Sayın Erdoğan bu ortalamanın çok üzerinde bir süredir hemen hemen tek başına Cumhuriyet Türkiye’sinde iktidardadır.

Tarih bu süreyi başarı yönünden nasıl değerlendirecektir? Şahsi fikirlerimizi belirtmek isteriz.

Batı Medeniyeti’nin İslam Medeniyeti’ne galip geldiğini ve Batı Medeniyeti ile beraber çalışacağını deklere ederek partisini kurmuştu. Kendisinin de 20 yıl sonra ifade ettiği gibi, daha başbakan olmadan önce Batı’nın önemli liderlerinden Bush ile bir yol haritası çizmiş ve bütün iktidar yıllarında bu haritaya sadık kalmıştır.

Kendileri tarihteki Büyük Haçlı seferlerinin Müslüman katliamından ziyade medeniyetler arası ilim ve kültür alışverişi olması ile anılması gerektiğini her vesile ile dile getiren bir Müslüman lider olmuştur. Buradan aldığı ilhamla olacak ki, iktidar süresince hep “Medeniyetler İttifakı” prensibini hayata geçirmeye çalışmıştır.

Batı Dünyası’nın Ortadoğu’daki İslam coğrafyasındaki hançeri olan İsrail’i hep kollayacağı sözünü baştan vermiş ve hep sadık kalmıştır.

Batı Dünyası’nın yeni Haçlı Seferleri başlatması ile birlikte, hep onları destekleyeceği sözünü vermiş ve halen de bu söz üzerine icraatlarını sürdürmektedir.

Batı Dünyası’nın “Arap Baharı” adı ile başlattığı İslam Coğrafyasını karıştırma ve parçalama işine hep destek olmuş, Koalisyon Ortağı ve BOP Eşbaşkanı olarak sürece dahil olmuştur.

En çok çekindikleri Millî Görüş harekatı ve Erbakan Hoca faktörünü gerek fikren, gerek fiilen, Batı Dünyası’nın istediği yönde meşru veya gayrı meşru her türlü metodu kullanarak iktidardan uzak tutmuştur.

İslam Birliği fikrini ve oluşumunu Batı Dünyası’nın arzuladığı şekilde hafızalardan silmeye çalışmış,  Avrupa Birliği yönünde büyük çabalar sarf etmiştir. Böylece Avrupa tarzı aile yapısı ve yaşam biçiminin geçerli olduğu sınırları Anadolu’yu içine alacak şekilde genişletmiştir.

Batı Dünyası’nın İslam Coğrafyasına kanlı müdahalesi safhalarında hem her türlü desteği vermiş, hem de oluşan muazzam mülteci dalgalarından batı ülkelerinin olumsuz etkilenmemesi için takribi 15 milyon adedini Türkiye’de tutmuştur. Bu sayı halen artmaktadır.

Türkiye’de uyguladığı ekonomik ve teknik düzenler neticesinde Batı Dünyası’nın ihtiyaç duyduğu nitelikli beyin ihtiyacına katkıda bulunmuştur.

Velhasıl yer darlığı sebebi ile sayamadığımız daha nice tatbikatları ile 21 yıldır uyguladığı ve halen de uygulamaya devam ettiği icraat şekilleri, hep Batı Dünyası lehine dev adımlar olarak gerçekleşmiştir. 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde Batı Dünyası abad olurken, İslam Dünyası berbat vaziyetlere düşürülmüştür.

Şahsi kanaatimizce tarih; kendilerini, Batı Dünyası’nın gelişim ve yaşamına katkı sağlaması sebebiyle Sayın Erdoğan’ı “En Önemli Batı Liderleri” arasında sayacak ve değerlendirecektir.

EY MİLLÎ GÖRÜŞÇÜLER

Tüm pislikler Batı’dan getiriliyor,

Yangına karşı biz dayanacağız!

Değerlerimiz bir bir bitiriliyor,

Davranmazsak biz de yanacağız!