Acımızı aza indirgeyecek yolları, usulleri arayarak ve hayatımıza uygulamaya çalışarak geçiyor ömrümüz. acılarımız hafif değil, acıtmıyor değil, yakıp kavurmuyor hiç değil.

Tutunduğumuz dallar hürmetine, dayandığımız inançlar hürmetine koca bir yangını ömürlük sönmeyecek bir kıvılcıma dönüştürüyor yaradan. şu an bunu yazarken tek gözümün kenarından yanağıma süzülen o damlayı şahit tutuyorum kendime.

Rabbim; bana tayin ettiğin elemi aldım, kabul ettim, sineme bastırdım ve bununla yaşamayı öğrendim. aklım da kalbim de hep o acımla, küçük bir köz yanıyor bağrımda. unuttuğum tek bir saniye yok varsa da onun da hesabını veririm.

Bu acı benimle bu kadar hemhal iken bana bu hayatta içimde yine de bir sevinçle, onurlu bir hüzünle, dik bir duruş ama gözlerimden anlaşılır o buğuyla, dilimden düşmeyen kelamımla, biriken, birgün taşacak diye korktuğum o özlemle, kavuşma arzusunun verdiği umutla, hatıralara sığınışım ve onu her daim anışımla, sevgimle, içten bağımla, imtihan diye sarıldığım, bedenen, ruhen ve kalben en az zarara uğrayarak geçebilme yollarını kendimce geliştirdiğim "imtihanım" diye kabullendiğim, yolunda yürümeye gayret ettiğim, bazen tökezlediğim ama bin kere hamd ederim ki düşmediğim, düşürmediğin, bana tayin ettiğin o güzel, kederli ama kaldırımlardaki çiçeklere odaklanarak güzelleşen yolculuğumla...

Kelimelerin sonunu hangi cümleye ve manaya bağlayacağımı bilmeden yazdığım şu harflerin ve ömrüm bitene kadar hep yazmak, içimi dökmek istediğim tüm manaların tecelli ettiği yer olan, sadece bir organdan ibaret olmayıp beni duyusal ve sezgisel olarakta tatmin eden, hep temiz kalsın istediğim, içi sana apaçık olan kalbimle. bugünümü, yarınımı ve ebediyetimi merhametinle koru ve kolla...

İnsanın doğal rutini rahmettir, her sabah sağlıkla uyanmak, telaşlarını sorumluluklarını yerine getirmek, işine gücüne dönmek. belki de çoğu insanın özlemini çektiği bir yaşam şekli bu. çünkü dünya üzerinde milyonlarca insanın doğal bir rutini yok, bizim ara ara şikayet ettiğimiz hayatın özlemi içindeler.

Günün her saatini şükürle geçirsek yine de yaradana olan hamd borcumuzu yerine getirmiş sayılmayız. tutan elim, yürüyen ayağım, konuşan dilim, makul düşünebilen beynim, sağlıkla atan kalbim, beni içinde güvenle tutan evim, kilitleyebildiğim kapım, perdesini istediğim zaman çektiğim arada kafamı istediğim zaman dışına çıkardığım pencerem, uzandığım yatağım, oturduğum koltuğum...

Ve korkmadan yürüdüğüm sokaklar, özgürlüğüm, gidebildiğim işim, yapmaktan zevk aldığım meşguliyetlerim, mal ve can güvenliğim, imkanlarım nisbetince ulaşabildiğim her şey.. hergün yapmaktan sıkıldığımız, nimet olduğunu unutup lütuflandırıldığımız her şey.. elhamdülillahirabbilalemin.