AMERİKANCI İSLAMCILAR “KRAL ÇIPLAK” DİYEMEDİ!

Özlü Söz: Bozulmuş bir âlimin İslam’a vereceği kötülük, bütün kötülüklerden daha tehlikeli ve daha fazladır.

                                                                      İMAM HUMEYNİ

________________ 0 ________________

 

İslam’ın devlet olarak siyasal zeminde saltanat hilafeti ile birlikte kalktığı günden buyana Müslümanlar bütün konularda kendi değerlerinden fersah fersah uzaklaştılar. Bundan dolayıdır ki nesillerimizin İslam’ın ana temel kavram ve esaslarını bilip öğrenmek yerine batının kendilerine sunmuş olduğu standardı benimsemiş bir kalıba sokuldular.

Yıllar içinde bu batı standardını hayatın bütün alanlarında bize yavaş yavaş empoze ettiler. Sıra siyasete gelince en son halka olarak bunu da bize adım adım enjekte ettiler. Fakat temel bir farkla! Bu temel farkta kendi İslam’ın siyasalını değil kendi batı siyasası üzerine temellendirdiler. Batı bir kere İslami olan siyasayı yeryüzünde bir daha yeşermemesi için gücünü kullanmıştı ve buna bir daha müsaade etmezdi.

Eğer siyaset yapılacaksa batının temel siyasi normlarına göre siyasete izin verebileceklerini her defasında empoze ettiler. Batıda demokrasi ve insan hakları vardı İslami ülkelerde demokrasi ve insan haklarına riayet olmadığı önceden hazırladıkları planlarına göre insanımıza bunu çeşitli vesilelerle inandırdılar.

Sınırlarımızı çizen ve ümmeti oluşturan milletleri kendi devletlerini kurup başka milletlerin boyunduruğu altında olmamaları yalanı ile ümmet bilinç ve birliğinden ulusalcılık yalanları ile kopardılar. O kopuşun ivme kazanma hızıyla birlikte gelinen nokta ortada İslam ümmeti yok oldu ve yerine batı normlarını rehber edinen ulusçuluğu benimseyen sözde İslam devletleri var edildi.

Bu oluşturulan devletlere siyasal ve ekonomik yön vermelerle kendilerine bağlayan siyonizmin emrindeki emperyalist güçler oldu. Bunu durumu ben Müslüman’ım diyen her kişi biliyor ama ellerinden alınan yaptırım gücünün olmayışı ellerini kollarını bağlamış durumda. Birbirinden kopuk ve silahları olmalarına rağmen birleşme konusunda ümmet yerine ulusalcılığı kabul etmeleri en büyük engelleridir. Gerçi silahları onlara hep batı tarafından verildiği gerçeği de ortada duruyor…

Son dönemlerde Müslümanların Kurani bir çıkışlar yapması batıyı özellikle endişeye sevk etti. Malum olduğu üzere cihatçı gurupları kurup besleyen ve onlara eylem yaptırarak onları dünyaya terörist göstermek batının en başarılı siyasal mühendisliği olmuştur. Müslümanları toparlayacak ve siyasi konularda ileriyi görüp Müslümanları sevk ve idare edip yönlendirmede büyük siyasi dehalar yetiştirmedikleri için bugün Müslümanlar topyekun batının hegemonyası altındadırlar.

Müslümanların siyasal platformda İslami temel esaslar üzerinde dünyada söz sahibi olabilmelerine işgal, savaş ve karşı müdahalelerle cevap veren batı bunu artık alenen yapmaya başladı. İran İslam Cumhuriyetinin varlığı onları büyük bir endişeye sevk ederken Türkiye’de de Erbakan’ın “İslam Birliği Projesi” hedefini içten yıktılar.

Erdoğan’a kurdurulan AKP bugün son seçimi ile 21 yıllık iktidarını tazeledi. Bu seçim ile Erbakan’ın kurmak istediği ve bütün İslam âleminin temel bir birlik içinde olmasını arzuladığı projesi Erdoğan’ın AKP’si ile engellenmiş oldu. Bu projeyi devam ettirmek isteyen ve Erbakan’ın en son olarak siyasi platforma çıkardığı Saadet Partisini devre dışı bırakacak her türlü engeli devreye soktu ve bugün Saadet Partisi halkın desteğini alacak bir durumda değildir.

Erbakan’ın sağlığında defalarca uyarmasına rağmen yıllar önce Erbakan’a destek veren büyük kitle sanki sihirli bir dokunuşla hepsi ABD’nin desteği ile kurulan AKP’nin etrafına üşüştü. Erbakan yıllarca İslam’a dayanan ilke ve kurallara sahip olan Milli Görüşü en ince detaylarına kadar anlatmasına rağmen bu taban AKP’ye kaydı.

Erbakan; AKP’ye oy vermek cehenneme ilet almaktır, AKP’yi siyonizm kurdu, AKP’yi desteklerseniz siyonizme askerlik yapmış olursunuz gibi en can alıcı bilgileri vermesine rağmen bu İslam’ı ve Milli Görüş ilkelerini hiç özümlememiş olanlar ne yazık ki Amerikancı İslam adını verdiğimiz bu ucube anlayışa destek verdi ve son seçim ile tekrarladı. Kimse Kral çıplak demedi/diyemedi.

Peki, bu Amerikancı İslam adını verdiğimiz anlayışın iktidarı 21 yıllık süre içinde neler yaptı. Önce ABD’ye giderek oradaki siyonist örgütlerin desteği ile ABD’den iktidar icazeti aldı. ABD’de yaşayan ve bir projenin baş aktörü olan Fethullah Gülen ile anlaşıp desteğini aldıktan sonra 12 yıllık bir iktidar kankalığı ile birlikte oldular. F. Gülen ekibinin sistemin kılcal damarlarına kadar girmesini fark eden AKP kurmayları onları diskalifiye etmek ve tek adam rejimini kurmak için bir tiyatro ile onları alaşağı etti.

Bu fırsatı yakaladıktan sonra tek adam rejimine geçmek için ve dünyanın hiçbir yerinde benzeri bulunmayan bir başkanlık sistemini yanıma aldığı kurmayları ile bunu gerçekleştirdi. Yargıdan tutun imara ve hayatın diğer alanlarına yön veren bütün kurum ve kuruluşlara tek yön veren ve hiç örneği olmayan bu sistemi muhalefetin her türlü karşı koymasına rağmen oturttu. 

Ben ekonomistim diyerek ve hiçbir ekonomik veri ve temele dayanmayan bir anlayışla ekonomiye müdahalesi sonucu ekonomi ne yazık ki çöktü. Bu çöküşü kendi ekonomik anlayışından kaynaklandığını asla kabul etmeye yanaşmayan ve dünyanın ekonomik çöküşüne bağlayan bir tutumla hata ve eksikliklerini kabul etmeyen bir anlayışla iktidarını sürdürmeleri en nihayetinde ülke ekonomisini çökertti.

Aşırı bir israf ve hesapsız harcamalar neticesinde hazine ödemelerini yapamaz duruma geldikten sonra hazineyi doldurmak adına aşırı zamlara yüklenildi. Akaryakıt, doğalgaz, elektrik ve devletin diğer ürettiklerine aşırı zam yapmaları ülkeyi bir anda en fakir ülkeler konumuna soktu. Gelir düzeyi çok düşen çöplere ve pazar artıklarına muhtaç hale getirdiği halkı hiç düşünmeden beşli çete denilen ve ülke ekonomisinin çökmesine temel taşlardan olanlara vergilerini silme girişimleri her gün halkın gündemine oturması gözlerden kaçmadı.

İcraatları içinde İslam’da haram sayılan bazı konuları serbest bırakması en kötü icraatları oldu. Zinanın suç olmaktan çıkarılması, domuz etinin kasaplık et statüsüne getirilmesi ve erkeğin erkekle evlenmelerine onay verilmesi İslam’da haram sayılan fiillerdir. Erdoğan’a ve partisine oy verip bu konuda sessiz kalan tarikat mensuplarına ve onlara destek vererek ittifak kuran siyasi platformdaki bazı İslami görünen partilere şaşmamak elde değil. Özellikle İslami hassasiyeti ile kendilerini tanıtan Hüda Par, AKP ve diğer katı milliyetçi geçinen partilerin bu İslam’a aykırı icraatlarına nasıl sessiz kalarak onlarla bir ittifaka girdi anlamak mümkün değil.

Hüda Par, özellikle AKP’nin ABD ve diğer emperyalist ülkeler ile Siyonist israilin bir proje partisi olarak kurulduğunu bile bile nasıl onlarla bir ittifaka girdiğini siyaseten çözmek mümkün değil. Hedef sadece meclise birkaç milletvekili sokmaksa bu çok yavan bir ittifak olur. AKP’nin geçmişte çok vekilleri olmasına rağmen yıllarca elle tutulur icraatları görülmediği gerçeğini biliyoruz. Bütün iplerin Erdoğan’ın elinde olduğu gerçeği herkes tarafından bilinen bir şey…

Hâsılı kelam son seçim ile ben Müslüman’ım diyenler yukarıda anlatmaya çalıştığım gerçekler karşısında kimse “Kral Çıplak” demedi/diyemedi.

Her birimiz yarın Allahın huzuruna çıktığımızda zulme, tuğyana ve haksızlığa tepki göstermediğimizden dolayı hesaba çekileceğimizi bilmemiz gerekiyor. 

Allah Kuranın Hud Suresi 112. Ayetinde “Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun” buyurduğunu hiç unutmayalım…

Selam ve dua ile…