Artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle kıymanın kilosu 150-200 liraya yükselince vatandaşlar Et ve Süt Kurumu'na akın etti. Kıymanın kilosunu 89 liradan satan Et ve Süt Kurumu'nda bir kilo eti ucuza alabilmek için işinden izin alıp gelen, 75 yaşında olup taburesini alarak kuyruğa giren vatandaşlar dert yandı. Kuyrukta bekleyen Cüneyt Çakır:“Aç karnımızı doyurmak, ülkenin durumu bu. Yapacak bir şey yok, seçimi bekliyoruz.

İktidarın uyguladığı ekonomi politikaları nedeniyle artan enflasyonun getirdiği ekonomik kriz etkisini hissettirmeye devam ediyor. Dar gelirli aileler temel gıda ürünlerini satın alamaz hale geldi. Ekmek, et gibi ürünleri alabilmek için ucuz gıda kuyruğuna giren birçok vatandaş çaresiz. Kıymanın kilosu 150-200 liraya çıkınca vatandaşlar Et ve Süt Kurumu’nun önünde sıraya girdi.

Kıymanın kilosunun 89 lira olduğu Et ve Süt Kurumu'nda ise her et türü için 1 kilo satış sınırı var. Etler de sınır sayıda getiriliyor. Böylelikle, saatlerce kuyrukta bekleyen vatandaşlardan eli boş dönenler de oluyor.


1672393444222-kiyma.jpg

İstanbul’da Beylikdüzü şubesinde kuyruğun sonu gelmiyor.

Sözcü'nün haberine göre, hava daha aydınlanmadan yola çıkıp sıraya giren vatandaşlar şu sözlerle dert yandılar:

“5-10 LİRA ARTIRMA DERDİNE DÜŞTÜK”

Celal Asan: “Sabah saat 6.30’da kalktım, 07.00’da buraya geldim ve sıra bekliyorum. Dün saat 09.00’da gelmiştim, yaklaşık 300 kişi vardı sırada, et bitti, elim boş döndüm. Bugün o yüzden daha erken geldim, bekliyorum. Nasıl 5 lira, 10 lira artırırız, bu hallere düştük. Bu böyle gitmez, düzelmesi lazım.”


“ET SIRASINA GİRMEK İÇİN İŞİMDEN İZİN ALDIM”

Ömür Süha: “Saat 08.20 gibi sıraya girdim, buradan da işe gideceğim. Normalde mesaim 08.30’da başlıyor ama işten izin aldım, ‘Yarın yılbaşı, et alacağım’ diye. Bekliyoruz ama et kalmama ihtimali de var.”

“ALEM UZAYA GİDİYOR, BİZİMKİLER….”

Musa Tarne: “Ben dün de geldim ama baya sıra vardı, geri döndüm. Bugün de sıradayım. (Eliyle kuyruğu göstererek) Makarnaya, pirince oy verdiğimiz zaman sonuç bu işte… Alem uzaya gidiyor, bizimkiler başörtüsü, sakal, bıyık…”


“SEÇİMİ BEKLİYORUZ”

Cüneyt Çakır: “Aç karnımızı doyurmak, ülkenin durumu bu. Çoluğuna çocuğuna protein yedireceksen, almaya mecbursun. Yapacak bir şey yok, bekliyoruz. Neyi bekliyoruz? Seçimi bekliyoruz. Allah onları (yöneticileri) islah etsin.”

“REZALET BUNUN ADI”

Bağdagül Güzel: “Saat 07.00’da geldim, 06.30’da gelenler var… Nedir? Bir parça et alacağız diye. Her geldiğimizde sıra var. Ve et bittiği için çoğu insan da eli boş dönüyor. 63 yaşındayım, bu yaşadığım çok acı verici bir şey. Gerçekten benim zoruma gidiyor. İlk defa böyle bir rezaletlik görüyorum. Rezalet bunun adı. Birazcık et yiyeceğiz diye değer mi bu zulme? İnşallah bu son olur.”


“HER GELDİĞİMİZDE BÖYLE KUYRUK VAR”

İbrahim Baker: “75 yaşındayım, saat 07.00’da geldim buraya. (Gülerek) Taburemle geldim. Bekleyeceğimi bilerek geldim. Emekliyiz, başka yerden gidip alamıyoruz. Her geldiğimizde bu kuyruk var. Dün geldim, sırada 300’e yakın kişi vardı, geri döndüm. Bugün sabah namazını kıldım, 07.00’da buraya geldim. Üzülüyorum ama yapacak bir şey yok.”

“KASAPTAN ALAMIYORUZ”

Amir Gültekin: “Ucuz diye buraya geliyoruz. Kasaptan alamıyoruz eti. Biz emekli adamız… Mecburiyetten buraya geliyoruz. Sabah saat 6’da çıktım evden, 1 saat yol geliyorum buraya. Buraya gelene kadar bir sürü kasap var ama onları es geçiyorum. Çünkü orada pahalı, alamıyoruz. Kasapta 150-200 lira kıymanın kilosu. Burada 89 lira. Her geldiğimde burada kuyruğa giriyorum. Bu durum bana yokluğu hissettiriyor. Milletin alım gücünü gösteriyor. Benim param olsa neden gelip burada durayım. Eskiden böyle bir şey yoktu.”

“25 YAŞINDA BİR GENCİM, TEK HEDEFİM BURADAN ET ALMAK”

İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Gece işinden geliyorum, vardiyayı bitirdim, 12.00’a kadar boşum, ondan sonra tekrar başka işe gideceğim. 25 yaşında bir gencim, tek hedefim buradan et almak. Et almaya çalışıyorum, yılbaşında et yiyelim diye. Ülkenin düştüğü durum bu. Zaten görüyorsunuz (kuyruğu göstererek) her şey belli. Önümüzdeki seçimde herkesin iradesini koyması lazım ki kurtulalım. Bu yaşta bunları yaşamak bana umutsuzluk hissettiriyor. Bazıları, ‘Eskiden kuyruklar vardı’ diyorlar. Aradan 40 sene geçmiş, hala kuyruklarımız var. Değişen hiçbir şey yok. Değişen tek şey kişiler.”