İSLÂM VE FEMİNİZMDE KADININ ROLÜ
 

Biz kadınlara nefsi arzularının esiri olmuş birey ve sistemler tarafından daima layık görülen aşağılama ve baskılar son yüzyılda feminizm adı altında toplanmış ve kadına özgürlük diye dayatılan her iğrençlik bu isimle sürdürülmektedir.
Peki Feminizm nedir? Bizi nasıl bir özgürlük bekler diye sorarsak, nelerle karşılaşıyoruz bakalım. Feminizm; toplumda kadının haklarını çoğaltma, erkekle eşit düzeye çıkarıp; eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı, kadın hareketidir. Yani kadını erkekler ile eşit gören ve kadınlarında hayatın her alanında erkeklerle birebir davranış sergileme üzerine kurulan bir akım. Fakat baktığımız zaman kadın, fiziki, ruhi olarak erkekler ile eşit değilken, hayatın her alanında bu eşitlik nasıl oluşacak diye sormadan edemiyorum. Çünkü Feminizm savunucularının her ne kadar karalamaya, üstünü ısrarla kapatmaya çalıştığı, yok saydığı fıtrat faktörü bu eşitliğin asla olamayacağının kanıtıdır.

Fıtrat insanın yaratılış biçimidir. Oluşumu ve yaşamında ki kalitenin en önemli unsurudur. Örnek vermek gerekirse, üretilen bir cihazı, onun performansını en yükseğe çıkaran bir parçası ile harekete geçirmek yerine, onu tamamen bozacak; belki işe yaramaz hâle getirecek başka bir parçaya ısrarla takmaya çalışmak gibi; Allah'Cc ın belli bir fıtrat üzere yarattığı kadını asla kendine uygun olmayan başka hayat şartlarına adapte etmeye çalışmak gibi… Bunun sonucunda kadınları kendisinin içinde olan asıl yaşam enerjisini bırakarak, başka ve daha ağır bir yaşam şartlarına eşitlik ve özgürlük sloganlarıyla sürüklemek büyük bir zulümdür. Zulümdür diyorum çünkü eşitlik kavgası, kadının kendi iç dünyasında gezmesini, kendini tanımasını, kapasitesini, yapabileceklerini belirleyip daha mutlu olmasını engelleyerek, kendinden yüksek ve ulaşılmaz gösterilen erkeğin fıtratına ulaşmak istemesine sebep olmaktadır. Halbuki Allah CC kadını erkekten daha esnek, çok yönlü, naif, güzellikler ortaya çıkarmakta mahir yaratmıştır. Bunları detaylı şekilde incelersek feminizmi çökertecek gerçekleri mutlaka göreceğiz. İslam'ın kadını hayatın içinde koyduğu yer, feminizmin kadınları indirgemeye çalıştığı yerlerden daha izzetli ve temizdir. Allah CC insanoğluna kadının yaratılışından beri erkeklere eşit değil ama erkekleri tamamlayacak olan en güzel varlık olduğunu defalarca göstermiştir.

İlk örnek Hz Havva annemizdir. Ebedi cennet nimetlerinin arasından zorluk ve imtihanlarla dünyaya indirilen Havva annemiz eşi yanında olmadan dünyaya ayak basmış ve Allah’ın kendine öğrettiği dualar ile kendini affettirmiş ve bu mucizeyi tek başına atlatmıştır.

Hz. Meryem yaşadığı toplumun tüm baskılarına rağmen Allah CC ın mucizesi Hz İsa'yı karnında taşımış, dünyaya getirmiş ve bütün sorumluluğu tek başına üstlenerek Allah CC ın ona verdiği gücü ortaya koymuştur.

Hz. Asiye'nin bireysel gücü ise Firavun’un sarayında onun Rabb’lik taslamasına karşın tek başına bir olan Allah’a iman ederek, mücadele etmesi ve naif fitri yapısına rağmen, bireysel potansiyelini inancından aldığı güçle ortaya koyması gibi…

Hz. Hacer'in küçücük çocuğu ile çölün ortasında bırakılışına karşın sabrı ve tevekkülü gösteriyor ki bir kadın en zor şartlarda bile inancına, yaradılışına olan güveni ile her şeye göğüs gerebilecek meziyettedir.

İlk Müslüman olan kişinin bir kadın olarak Hz. Hatice olması, ilk şehidin Sümeyye (Rh) olması, hadis ilminde öncülerden Hz. Aişe validemizin olması, savaşın en kızıştığı zamanda Rasulullah'ı aslan gibi koruyan cesur kadının Nesibe binti Kab olması bizlerin gücümüzü, aklımızı, kabiliyetlerimizi nerede nasıl kullanacağımıza en güzel örneklerdir.

Evet görüyoruz ki İmanın, inancın, yaradılışına dönük yaşamanın biz kadınlara hem dünyada hem ahirette huzura ve iyiliğe götürdüğü aşikârdır.

Birde madalyonun diğer yüzüne bakalım.

Feminizm savunucuları kadın ve erkeği eşit tutmak isteği ile en başta kadını erkekten aşağıya çektiğinin farkında değillerdir. İslâm ise kadını sosyal hayatta erkekten geri planda tutma emrine rağmen ibadet ve salih kadınların ecrini erkeklerle eşit tutmuştur. Feminizm kadına çalış, kazan, kendin elde et mantığı yükleyerek, kadını boğucu, yorucu, fıtratına aykırı şekilde yıpratmaktadır.

Kadınların bu zalim çarkın içinde erkekler ile aynı koşullarda, aynı işgücü ile, aynı ücrete tabi tutulmasına karşın İslam dininde Allah CC iman eden kadınlardan ayın belli günlerinde ibadet dahi beklememiş ve kadına dinlenme hakkı vermiştir.

Yine kadına çalışmayı serbest bırakan bu sistem bir tarafta kimi kadınları üst kadrolarda çalıştırarak ondan faydalanırken diğer tarafta başka kadınları, insanlıktan çıkacak derecede zor şartlarda çalıştırarak değil kadın erkek eşitliği, kadın kadına dahi eşitlik sağlayamamaktadır.

Kadınların erkekler ile eşit olması gerektiğini savunan feminizm, kadının erkek tarafından el üstünde tutulmasını emreden İslâmî emirler ile çatışmaktadır.

Batı’ dan alınan çağdışı düşünce yapıları ile bozulan kadın-erkek fıtratı, yaşayış düzeni; yine batıdan empoze edilen çürük tezler ile düzeltilmeye çalışılmaktadır.

Fakat ne yazık ki bu mümkün olmayacaktır.

Merve Şentür