Enflasyon önü alınamaz bir şekilde yükselirken hane halkının alım gücü de giderek düşüyor. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Nisan ayında enflasyon yüzde 3,18 olurken, yıllık bazda ise yüzde 69,80 oldu.

Enflasyon önü alınamaz bir şekilde yükselmeye devam ediyor. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Nisan ayında enflasyon yüzde 3,18 olurken, yıllık bazda ise yüzde 69,80 olarak açıklandı. İstanbul Ticaret Odası'nın Nisan ayına ilişkin yayınladığı verilere göre ise perakende fiyatları 4,89, toptan fiyatları ise 4,87 artış gösterdi. Bu veriler yıllık bazda incelendiğinde artış oranının perakendede yüzde 78,81, toptan fiyatlarda yüzde 65,94 olduğu görüldü. TÜİK'in yayınladığı rakamlar tepkiyle karşılanırken enflasyon sepetinde başı çeken gıda ürünlerindeki fahiş artışlar gündemde. Gıda kalitesine de yansıyan yüksek enflasyon vatandaşın tağşiş sayılan ürünlere yönelmesine neden oldu. Öyle ki yağsız süt, prina yağı, yarım yağlı tereyağı gibi yeni ürünlerin raflarda yer bulmasına neden olan ekonomik kriz üreticilerin gramaj düşürme veya ürün kalitesini düşürme gibi yollara başvurmasına neden oluyor. Yüksek gıda enflasyonun sonuçlarına ilişkin Millî Gazete’ye konuşan Gıda Mühendisi Nurten Sırma ve Ekonomist Uğur Civelek önemli değerlendirmelerde bulundu. 

“UZUN VADEDE PİYASANIN DURULMAYACAĞINI GÖSTERİYOR”

Gıda Mühendisi Nurten Sırma, gıda fiyatlarının büyük oranda enflasyonu belirlediğini söyleyerek, “Enflasyonun aslında en büyük kalemi aslında gıda fiyatları, çünkü son 36 aydır gıda fiyatlarında aralıksız bir artış var. Genel enflasyon ve gıda enflasyonu arasındaki makas da giderek açılıyor. Bu durum da gıdada sahtecilik yapanları cesaretlendiriyor. Yani yüksek fiyatlar gıdada sahteciliğinde arttığını gösteriyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları belli ama sahadaki fiyatlar aslında çok daha fazla. Mesela hayvansal ürünler vatandaşın alması en zor şey haline geldi. Kırmızı et fiyatları son bir yılda ortalama yüzde 83 arttı. Kırmızı ete ulaşamayan vatandaş beyaz ete yöneldi ve beyaz et fiyatlarında da bir patlama oldu. Bu da beyaz et fiyatlarında yüzde 200’e varan bir artışa neden oldu. Öyle ki bunun önüne geçmek için de beyaz et ihracatına sınırlandırma getirildi. Ancak bu da uzun vadede piyasanın durulmayacağını gösteriyor” diye konuştu. 

‘SKİMPFLASYON’, ‘SHRİNKFLASYON’, ‘GREEDFLASYON’

Yüksek gıda fiyatlarının ekonomik dengeleri bozduğunu söyleyen Nurten Sırma, “Kısır döngü içene girdik. Yüksek gıda enflasyonu üreticinin planlama hatası yapmasına neden oluyor ve yine fiyatlara yansıyor. Bu da son yıllarda gıda konusunda çeşitli enflasyon terimlerinin gündeme gelmesine neden oldu. Yüksek gıda fiyatları piyasada 3 şeyin ortaya çıkmasına neden oldu ilki, ‘Skimpflasyon’: Üreticinin sattığı ürünü eskisi gibi üretmemesi anlamına geliyor. Yani üretimde kalite düşüşü ve bu da aynı ürünün daha düşük kaliteyle vatandaşa sunulması demek oluyor. İkinci olarak ‘shrinkflasyon’: Yani ambalajlama hileleriyle vatandaşı aldatma. Paket büyüyor ya da aynı kalıyor ama içindeki ürünün gramajı azalıyor. Son olarak da ‘Greedflasyon’: Bu da ticari manevra yapan üreticilerin arz talep dengesini bozarak ürün fiyatlarını etkilemesi anlamına geliyor” açıklamalarında bulundu. 

“BİRİLERİNİN YEDİĞİ HURMALARIN BEDELİ MİLLETİN SIRTINA YIKILACAK”

Enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını belirten Ekonomist Uğur Civelek ise “Nisan ayı enflasyonunu önce İstanbul için duyduk. TÜİK’in açıklayacağı enflasyon rakamlarını da gördük. Ancak TÜİK’in açıkladığı rakamlar gerçek mi yoksa ekonomi politikaları doğrultusunda baskılanmış rakamlar mı onu vicdanlara bırakıyorum. Çünkü Merkez Bankası’nın yılsonu hedefi belli ve bu doğrultuda enflasyon rakamlarının açıklandığını düşünüyorum. 2019 yılından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve geldiği sürede enflasyon gerçeği açıklanmadı. Bunu da ENAG gibi bazı kurumların yaptığı enflasyon araştırmalarıyla biliyoruz. Halkın hissettiği gerçek enflasyon ortada ve bu enflasyon alım gücünü düşürmeye devam ediyor. Çarpıtılmış enflasyon rakamlarıyla da düşük zamlar yapılacak ve birilerinin yediği hurmaların bedeli milletin sırtına yıkılacak” ifadelerini kullandı. 

“YEME İÇME ENFLASYONU TAM BİR DERT”

Uğur Civelek hane halkının alım gücüne dikkat çekerek, “Gıda enflasyonuna odaklanıyorum. Gıda fiyatlarında anormal bir artış var. Yoksulluk sınırının altında olan vatandaşımızın bütçesinde gıda harcaması neredeyse yüzde 70. Ama TÜİK enflasyonu hesaplarken gıdanın ürünlerinin oranı yüzde 20’yi geçmiyor. Ancak gerçek enflasyonda durum farklı, insanımız gıdayı karşılayamadığı için giyim gibi diğer harcamalarından kısıyor. İnsanlar diğer konularda vazgeçebilir ama yeme-içmeden vazgeçemez. Şu an yeme içme enflasyonu tam bir dert ama TÜİK bunu düşük gösteriyor. Bu da yoksullaşmayı hızlandırıyor ve vatandaşın kalitesiz gıdaya, sahte gıdaya ulaşmasının önünü açıyor. Açlık sınırının altındaki insan sayısının geometrik bir hızla arttığı Türkiye’de işler günden güne kötüye gidiyor” şeklinde konuştu.

Kaynak: Milli Gazete / Onur Şehmus Şahin