Ekonomist yazar Murat Muratoğlu 4 Nisan’da açıklanacak olan yeni enflasyon oranları için öngörüleri ve ekonomi yönetimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ekonominin aynı zamanda psikoloji olduğunu belirten Murat Muratoğlu, “Merkez Bankası Başkanı'nın “liralılaşma” söylemle­rini ciddiye alan kaldı mı? Kimse tarafından güven duyulmayınca uzun uzun konuşmasa boşuna… Çıkıp kendi dedi enflas­yonda kalıcı düşüş baş­layınca faizler indirilecek diye… Gelen baskı üzeri­ne “Bu faizi sevip de kavuşamayanlar için indiriyorum” gibi çekir­deği doldurmayacak baha­neler ile faiz düşürüldü. O günden beri toparlayamadı kendini ekonomi…” dedi.

Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, “Bu saatten sonra fa­izlerin düşmesi ve hatta artırılması orta, uzun vadede önemsiz… Çünkü ülkede artık öngörülebilir bir ekonomi yönetimi yok. İktidar sihirli değnek arayışında… O da ancak masallarda…” diye yazdı.

4 Nisan Salı günü açıklanacak olan enflasyon oranı için de öngörüsünü paylaşan Murat Muratoğlu, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na ise ‘artist’ ifadesini kullandı. Muratoğlu, “Saraydan izin almadan sanki bir şey yapabile­cekmiş gibi konuşmuyor mu… Tat vermiyor artık artistliği… Enflasyonun ne olacağını göreceğiz zaten pazartesi… Minimum aylık yüzde 9 yükselişle açılacak kapı…” değerlendirmesinde bulundu.

Murat Muratoğlu “Ekonomiye sihirli değnek gerek” başlıklı yazısına şöyle devam etti:

“Sizce hangisi daha kötü? Başkan'ın kendi söyle­diklerine inanması mı? Yoksa kendi söylediklerine inanmasa bile arkasında olması mı?

Merkez Bankaları “ba­ğımsız” olmalı ki siyasete hizmet etmesin… Ülke bu duruma düşmesin… Ba­ğımsızlık en temelde para­nın değerini siyasal iktidar­ların kısa vadeli çıkarları ve keyfi uygulamalarına feda etmemek için istenir.

Önümüzdeki seçime dönük, son kez koltukta oturma amacıyla yöne­tiliyor ülke… Sadece bu durumu gözlemleyen bile güçler ayrılığı ilkesinin, bağımsız kurumların neden önemli olduğunu iliklerine kadar hisseder.

Ülkenin para politikasını yöneten kurumun başkanı pazarlama elamanı gibi “Sahaya inin, camile­re gidin ve “Yuvam” hesabını anlatın. Döviz gelmesini sağlayın” diye talimat bile verdi. Hedef kitlenin camilere giden­ler olması enteresan değil mi? Sanki oraları satış merkezi!

Türk Lirası kontrollü bir biçimde değer yitirince ihracat artacak, ithalat azalacak, cari açık kapana­caktı…

Faizlerin indirilmesiy­le birlikte ise yatırımlar artacak, en büyük sorun işsizlikte ilerleme kaydedi­lecekti. Keşke her şey bu kadar basit olsaydı…

Problem artık tek başına ne faiz, ne döviz, ne enf­lasyon, ne hazine yöneti­mi, ne maliye, ne ekonomi yönetimi… Sorun hepsi ve hiçbiri…

Bu sorunlardan kaçabilir­siniz ama saklanamazsınız. Eninde sonunda karşınıza çıkınca da sıvışamazsınız.

İşin fena tarafı, Merkez Bankası faizinin seviyesi sana bana mantıksız geli­yor ama sorsan bazılarına ölümüne savunurlar! Oysa biraz etraflarına tarafsızca baksalar, anlarlar.”